Humeyra kim?

Tarih: 22.04.2025 - 11:01 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Peygamberimiz hangi hanımına Humeyra demiş, Humeyra ne demek?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Peygamber (asm) Efendimiz Hz. Aişe (r.anha) validemize Humeyra diye latife yapmıştır.

Hz. Peygamber (asm) Hz. Aişe validemizi çok sevdiği için kendisine Ayşe, Uveyş ve Aiş (Ayiş) diye hitap ederdi. Ayrıca açık tenli olmasından dolayı Hz. Aişe’ye “Humeyrâ” denildiği, kendisine Hz. Peygamber’in (asm) bu şekilde hitap ettiği de rivayet edilmiştir.(1)

Lakap, bir kimseye asıl adından ayrı olarak sonradan takılan ikinci bir isim; şeref payesi; halife ve sultanların hakimiyet alametidir. “Kişinin severek aldığı, onu toplum içinde yücelten ad.” anlamında lakap güzel görülmüş,(2) ancak inananların birbirlerini çirkin lakaplarla çağırmaları Kuran-ı Kerim’de yasaklanmıştır.(3)

Hz. Aişe’ye şerefi ve faziletine delalet eden pek çok lakap verilmiştir. Bunlardan bazıları şöyledir:

Ümmü’l-Müminîn

“Müminlerin Annesi” anlamına gelen bu tabir Hz. Aişe’nin (r.anha) en meşhur lakabıdır. Bu lakabı bizzat Allah (c.c.) vermiştir. Kuran-ı Kerim’de:

“Peygamber, müminlere kendi canlarından daha yakındır. Eşleri, onların analarıdır...”(4)

buyrulmaktadır.

Sıddîka/Sâdıka

"Sıddîk" doğru sözlü, doğruluktan ayrılmayan, gerçeği tasdik eden anlamlarında kullanılan bir Kuran terimidir. Sözlükte “gerçeği konuşmak, gerçeğe uygun bilgi vermek, dürüst ve güvenilir olmak” anlamlarına gelen sıdk mastarından isim olan sıddîk “son derece doğru sözlü, asla yalan söylemeyen, sözünde duran, gerçek olduğuna inandığı şeyi onaylamakta tereddüt göstermeyen kimse” şeklinde tanımlanmaktadır.(5)

Tayyibe

"Tayyib" kelimesi kula sıfat olursa “kötü ahlak ve çirkin davranışlardan arınmış, iyi davranışlarda bulunan kişi” anlamına gelir.(6)

İfk Hadisesi’nden sonra inen Nur Suresinin 26. ayetinde şöyle buyrulmaktadır:

“Kötü kadınlar kötü erkeklere, kötü erkekler ise kötü kadınlara; temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlara yaraşır. Bu sonuncular, (iftiracıların) söylediklerinden çok uzaktırlar. Kendileri için bağışlanma ve güzel bir rızık vardır.” 

Bu ayet-i kerime Hz. Aişe (r.anha) hakkında nazil olmuştur. Ayette Hz. Aişe’nin “Tayyibe / temiz” olduğu ifade edilmiştir.(7)

Bundan dolayı Hz. Aişe hakkında “Tayyibe” lakabı kullanılagelmiştir.

Hz. Aişe (r.anha) validemiz de: “Temiz (Tayyibe) olarak yaratıldım ve temiz (Tayyib) birisine eş oldu. Mağfiret ve bereketli bir rızıkla müjdelendim.”(8) demiştir.

Humeyrâ

"Humeyrâ", “hamrâ” kelimesinin ism-i tasğiri olup çok açık, beyaz anlamına gelmektedir. Araplar renk için beyaz anlamında “ebyad” kelimesini değil “ahmar” kelimesini kullanır. Ebyad kelimesi ayıplardan temizlenmiş anlamında kullanılır.(9)

Hz. Aişe (r.anha)’ye beyaz tenli olmasından dolayı Humeyrâ denilmiştir. Hz. Aişe’den gelen bir rivayete göre bir gün Allah Resulü (asm) mescitte oyun oynayan Habeşli çocukları görünce: “Ey Humeyrâ, sen de izlemek ister misin?” diyerek Hz. Aişe’ye “Humeyrâ” şeklinde hitap etmiştir.(10)

Muvaffaka

“Başarılı, zeki, muktedir ve sonuç alan” anlamındadır. Bu lakabın da Hz. Aişe’ye Hz. Peygamber (asm) tarafından verildiği rivayet edilmiştir.(11)

Habîbetü Resûlillâh

"Allah Resul’ünün sevgilisi" anlamına gelen bu lakap Hz. Peygamber’in (asm) Hz. Aişe (r.anha)’ye aşırı sevgisini göstermektedir.

Resulullah’a (asm): “İnsanlar içerisinde en çok kimi seviyorsun?” diye sorulduğunda Resulullah: “Aişe” cevabını verdi. “Peki, erkeklerden en çok kimi seviyorsun?” denilince “babasını” buyurması Hz. Aişe (r.anha)’ye olan sevgisine güzel bir örnektir.(12)

Müberrâ

Sözlükte "berî, müstesna, azâde, münezzeh ve arınmış" anlamlarına gelir. Hz. Aişe’ye müberrâ denilmiştir.(13)

Dipnotlar:

1) Nesai, Sünen, thk. Abdülfettâh Ebû Gudde, Halep, 1986, 5/307.
2) Nebi Bozkurt, “Lakap”, DİA, 27/65.
3) Hucurât, 49/11.
4) Ahzâb, 33/6.
5) İbn Manzûr, Lisanü’l-arab, 7/307.
6) Adem Yerinde, “Tayyib”, DİA, 40/196.
7) İbn Kesîr, Hadislerle Kur’ân-ı Kerim Tefsiri, çev. Bekir Karlığa, Bedreddin Çetiner, İstanbul, 1991, 11/5847, 5848.
8) Heysemî, Mecmâ‘u’z-zevâid, 9/386.
9) Beyaz olan şeye “Ahmer” denmektedir. Firuzabadi, Ebü’t-Tahir Mecdüddin Muhammed b. Yakub b. Muhammed, (ö. 817/1415), el-Okyânûsu’l-Basît fî tercemeti’l-kâmûsi’l-muhît Kâmûsu’l-muhît Tercümesi, ter. Mütercim Âsım Efendi (ö. 1820), Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı, İstanbul, 2013, 2/1880; İbn Manzûr, 3/317.
10) Nesâi, Sünen, 5/307.
11) Sekkâf (Editör), Âişetu Ümmü’l-Mü’minîn, Zahran/Suudi Arabistan: Müessesetü’d-düreri’s-seniyye neşri, 1434/2013, 1. Baskı, s. 46.
12) İbn Saʻd, Tabakat, 8/53.
13)  İbn Sad, 8/53; İbn Hibbân, Târîhu’-s-Sahâbe, Beyrut/Lübnan, Dârü’l-kütübi’l-‘ilmiyye, 1408/1988, s. 201; Detaylı bilgi için bk. Ömer Sabuncu, “Hz. Âişe’nin Hayatı, Şahsiyeti ve İslâm Tarihindeki Yeri”. Doktora tezi. Harran Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Şanlıurfa 2015.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun