Herkes memnun olacaksa, çaba niye?

Tarih: 27.10.2025 - 11:44 | Güncelleme:

Soru Detayı

Cennette herkes kendisine verilen nimetlerden memnun olacakmış, o zaman neden çabalıyoruz ki?
Hadislerden ve kaynaklardan ulaştığım verilere göre cennette Allah'a iman etmiş kimse Allah'ın kendisine vermiş olduğu dereceden memnun kalacak, üst dereceleri kıskanma çekememezlik vb. durumlar olmayacakmış. Ben zaten sonucunda her şekilde memnun olacağım bir durumda (cennette bana verilenler) neden ekstra çabalayayım ki? İman ederim ve farz ibadetleri yerine getiririm yeter diye düşünüyorum, düşüncemin zararlı olduğunun farkındayım. İslam adına daha fazla çabalamak için motivasyon kaynağı arıyorum. Bana yardım edebilir ve farklı bakış açılarından düşüncemi çürütebilir misiniz?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Öncelikle ifade edelim ki, imanla vefat edeceğimiz garanti olmadığı gibi, imanal vefat etsek bile doğrudan cennete gideceğimiz de garanti değildir.

Bu nedenle, şeytanın ve nefsimizin “Herkes memnun olacaksa, çaba niye?” şeklinde bir soru sorması yersizdir, kişiyi sorumluluktan, Allah’a ve kullarına karşı görevlerinden uzaklaşmasına neden olur.

Ayrıca, Müslümanlar cennet sevdası ve cehennem korkusu için ibadet etmezler, Allah emrettiği için ibadet ederler, onun rızasına nail olmaya çalışırlar.

Bu açıdan, ne kadar çaba ve gayret gösterse yine de az kalır.

Diğer taraftan fazilet, kemal ve cemal zatında güzeldir, karşılık beklenmeden yapılır.

Bu kısa bilgiden sonra detaya gelince:

İslam dininde, cennetin güzellikleri ve orada yaşanacak memnuniyet, müminler için büyük bir müjde ve hedeftir. Ancak bu durum, daha fazla çabalamanın önemini ortadan kaldırmaz; aksine, daha yüce mertebelere ulaşmak için bir teşvik kaynağıdır.

Şüphesiz ki, cennete giren her mümin, Allah'ın kendisine lütfettiği nimetlerden ve bulunduğu dereceden sonsuz bir memnuniyet duyacaktır. Cennet, insanı sıkmayan lezzetlerle doludur ve her geçen günün lezzeti daha da artacağından, insanın sıkılması söz konusu olmaz. Ayrıca, cennete layık olmayan kıskançlık, çekememezlik gibi duygulardan arındırılmış olarak girileceği için, kimse başkasının derecesine bakıp üzüntü veya pişmanlık hissetmeyecektir.

Ancak bu durum, cennette derecelerin ve mertebelerin olmadığı anlamına gelmez. Nitekim, ayet ve hadislerde de belirtildiği gibi, cennete giren insanlar oradaki nimetlerden herkesin istifade ettiğini, yani nimetlerin herkese verildiğini, ancak mertebesine ve derecesine göre duyduğu haz farklılık gösterir.

Bu durum, en düşük derecedeki cennet ehlinin bile sonsuz bir mutluluk ve memnuniyet içinde olacağı, ancak daha üst derecelerdeki müminlerin, bu memnuniyeti daha üstün bir haz ve derinlikte yaşayacağı anlamına gelir. Tıpkı dünyada farklı yaşam standartlarına sahip insanların kendi durumlarından memnun olabilmeleri gibi, cennette de her derecenin kendine özgü bir kemal ve güzelliği olacaktır.

Bu bağlamda, daha fazla çaba göstermenin hikmeti birkaç yönden ele alınabilir:

1. Derecelerdeki Farklılık ve Artan Nimetler

Cennetin her geçen zaman daha bir güzelleşeceği ve içindeki nimetlerin kadri daha bir artırılacağı hadislerde bildirilmektedir. Herkes ibadetlerinin karşılığını tastamam alsa da, cennette sahip olunan güzelliklerin dereceleri sonsuza kadar çoğaltılmaya devam edecektir. Bu da, daha fazla ibadet ve salih amelle daha yüksek derecelere ulaşmanın, dolayısıyla Allah'ın lütuflarından daha geniş ve derin bir şekilde istifade etmenin önemini gösterir.

2. Peygamber Efendimiz'in (sav) Teşviki ve Duası

"Öyleyse hakkımızda yazılmasına itimad edip ona dayanmayalım mı?" diye sorulduğunda, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur:

"Çalışın, herkes kendisi için yaratılmış olana erecektir. Cennetlik olanlar, saadete götüren amelde muvaffak olacaktır. Şekavet ehli olanlar da şekavete götüren amelde muvaffak olacaktır!" Sonra şu ayeti tilavet buyurdular. (Leyl 5-7- Mealen): "Kim bağışta bulunur, günahtan kaçınır ve dinin en güzelini tasdik ederse, biz de ona hayır ve kolaylık yolunu kolaylaştırırız." (Buhari, Tefsir; Leyl; Cenaiz 83

Bu hadis-i şerif, kader inancının insanı tembelliğe sevk etmemesi gerektiğini, aksine Allah'ın vaadine güvenerek çalışmaya devam etmenin gerekliliğini vurgulamaktadır. Amellerimiz, cennetteki derecemizin bir göstergesi ve vesilesidir.

Ayrıca, Peygamber Efendimizin (asm) gece namazdan sonra yaptığı bir duada, Allah'tan dünya ve ahirette kıymetli bir mertebeye ulaşmayı dilemesi de bu çabanın ne kadar değerli olduğunu göstermektedir. (Tirmizi, Deavât 30)

3. Allah'ın Rızasını Kazanma Arzusu

Müminin en büyük hedefi, cennet nimetlerinin ötesinde, Allah'ın rızasını kazanmak ve O'na daha yakın olmaktır. Her bir salih amel, Allah'a duyulan sevginin ve itaatin bir göstergesidir. Daha fazla çaba, daha fazla ibadet, daha fazla iyilik; Allah'a olan kulluk bilincinin ve şükranın bir ifadesidir. Bu çaba, sadece cennet nimetleri için değil, aynı zamanda Rabbin rızasını kazanma ve O'na yakınlaşma niyetiyle yapılır.

Sonuç olarak, cennetteki sonsuz memnuniyet, dünya hayatındaki çabalarımızı azaltmak için değil, aksine daha yüksek mertebelere ulaşma ve Allah'ın engin lütuflarından daha fazla istifade etme arzusuyla bizi motive etmelidir.

Her ne kadar herkes kendi derecesinden hoşnut olacaksa da daha fazla gayret göstererek elde edilecek üstün dereceler, daha büyük hazlar ve Allah'a daha yakın bir konum demektir. 

Bu nedenle, farz ibadetlerin yanı sıra nafile ibadetlere, güzel ahlaka ve insanlığa hizmete yönelmek, müminin dünya hayatındaki en değerli hedeflerinden olmalıdır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun