Gerçek İslamda temizlik böyle değil iddiası doğru mu?

Tarih: 21.04.2021 - 20:01 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Gerçek İslam temizlik emretmez gibi bir iddia var. Bunun için de Kulleteyn hadisini örnek veriyorlar. Kulleteyn hadisi ne anlama geliyor?
- İnternette bir tane video gördüm biraz pis bir durumdu herkes aynı sudan abdest alıyor elini ayağını yıkıyor falan. Hatta Turan Dursun kitabında bunu çok pis bir şekilde anlatıyor.
- Böyle bir şey var mıdır bizim dinimizde, eskiden Efendimizin döneminde böyle şeyler yapılmış mıdır?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Kulleteyn hadisi, üç tarafı denizlerle çevrili, şarıl şarıl ırmakları akan, her köşesinden tertemiz pınarlar fışkıran ve musluklar çevrildiğinde suya ulaşılan bir ortamda okunduğu zaman, dünyanın her yerini böyle zanneden kimseler tarafından belki garipsenebilir.

Ancak kavurucu sıcaklar altında, yakıcı kumlar üstünde suyun yok denecek kadar az olduğu, hatta bir altın bardağın içindeki suyun o bardaktan daha kıymetli sayılabildiği bir çöl ortamındaki insan için, bu rivayetin ne büyük bir lütuf ve nimet bahşettiği düşünülürse, hiç garipsenecek bir durum değildir.

İslam Dini bütün insanlık için gönderilmiştir ve öyle bir ölçü belirlemiştir ki; çöldeki bir bedevi ile kutuplardaki bir eskimo aynı ölçüleri esas aldığında, zorluk çekmeden bu dini yaşayabilir.

Bu sebeple dini hükümler değerlendirilirken, kişi bu dini yaşayanların tamamının, kendisi gibi her türlü imkana sahip, klima altında, koltuğuna kurulmuş, çayını yudumlayan insanlar olmadığının bilincinde olmalıdır. Aksi halde bu rivayeti kabul etmeyenlerin düştüğü anakronizmin zemini onun ayağını da kaydırır. 

Dinen, temizliği kesin olarak bilinen bir suyu kullanma imkanı varken, kulleteyn miktarı da olsa, içinde kirlilik olma ihtimali bulunan suyu kullanmak uygun değildir. Çünkü Müslümana Allah Teala “tayyibattan” olanı tüketmesini emretmiştir. Tayyibat ise temizliğinde ve helalliğinde kuşku olmayan şeylerden olur.

Öte yandan eğer, daha temiz bir su bulma imkanı yok ise, Müslüman bir kimse, kulleteyn miktarında olan su ile temizliğini yapıp ibadetlerini yerine getirebilir.

Bu sebeple dinin ölçüsü hayatın kendisini ve gerçeklerini esas alan ilkeler olarak belirlenmiştir. 

Yine bu rivayeti kabul etmeyenlere şu da sorulabilir:

Sizin için suyun temiz olmasının ölçüsü nedir? Eğer suyun analizi yapılıp belirli değerlerin belirli rakamlar altında ya da üstünde olması ise; bunu yapmaya kaç kişi imkan bulabilir? Ya da söz konusu rakamsal değerlerin doğru değerler olduğunu nasıl bileceğiz? Dağ başında yaşayan bir kimse, bulduğu suyun temiz olduğunu nasıl bilebilir? Eğer suyun temizliğinin ölçüsü başka bir şey ise bu ölçü ne kadar evrenseldir? Çöldeki insan ile kutuplardaki insan, sizin bu ölçünüzle suyunun temizliğini tespit edebilir mi? 

Sonuç olarak, bu tür argümanlarla İslam Dini'ni tenkit eden ya da reddeden kimseler, az düşünmekten, az araştırmaktan ve yeterince konuyu tahlil etmemekten ileri gelen yanılgılara düşmektedirler.

Bu tür tenkitlerin hepsinin cevabı ulemamız tarafından geçmişte verilmiştir. İlgili rivayetin şerhlerine ve fıkıh kitaplarının "Taharet" bölümlerine müracaat edilerek konunun detaylarına ulaşılabilir.

Hanefî mezhebine göre su yüzeyinin 10x10 zira (yaklaşık 50 m2) olması ve su avuçlandığında dibi görünmeyecek kadar derinliğinin bulunması halinde çok sayılır ve dolayısıyla bu miktardaki suya necaset karışıp fakat tat, renk ve koku sıfatlarını değiştirmezse, bu durumda su temizdir ve kendisiyle abdest gibi hükmî temizlikler yerine getirilebilir. Buna karşılık su miktarı, bundan daha az ise necasetin karışmasıyla ister tat, renk ve koku özellikleri değişsin ister değişmesin necis sayılır.(1)

Şafi ve Hanbelî fakihleri ise “su iki kulle miktarı olunca pislik taşımaz” (2) hadisine dayanarak kulleteyn (yaklaşık 206 litre) (3) miktarında olan suyun çok sayılacağını söylemişlerdir. Buna göre su miktarı iki kulleteyn veya daha fazla ise karışan necaset suyun renk tat ve koku özelliklerini değiştirmezse su temizdir, değiştirirse necistir. Su, az ise bu üç özellikte değişim olup olmadığına bakılmaksızın necasetin karışmasıyla su necis sayılır. (4)

Özetle, temizliği hususunda hiçbir şüphe olmayan su varken, şeriatın aradığı zevahire göre temiz sayılması gerekmesine rağmen içimizde kuşku duyduğumuz suyu kullanmamız gerekmez. Aksi takdirde şeriatın aradığı şartlar yeterlidir. Bu şartları haiz olmayan sulardan kaçınılmalıdır. İçmede de temizlikte de kullanılamaz.

Dipnotlar:

1) Merğînânî, el-Hidâye, I-II, 19-20; Mevsılî, Abdullah b. Muhammed b. Mevdûd (ts.), el-İhtiyâr li ta‘lîli’l-Muhtâr, Beyrut: Dârü’l-kütübi’l-ilmiyye, I, 14; Zeyla‘î, Tebyînu’l-hakâik, I, 21.
2) Ebû Davud, Tahâret, 33; Tirmizî, Tahâret, 50; Nesâî, Tahâret, 44.
3) Ali Bardakoğlu (2003), İlmihal, Ankara: TDV yayınları, I, 189.
4) Şîrâzî, Mühezzeb, I, 19; Gazzâlî, Vasît, I, 168; İbn Kudâme, el-Kâfî, I, 15-18.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Okunma sayısı : 5.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun