Gayri müslimlere içki ve domuz eti satışı yapmak, domuz çiftliğinde çalışmak (kasaplık gibi) caiz midir?
Değerli kardeşimiz,
Domuz çiftliğinde kasap olarak çalışmak uygun değildir. Çoğu fakihler, yapılan iş dolaylı da olsa haram bir fiili içeriyorsa zaruret yoksa, Müslüman bu tür işlerden uzak durmalıdır, demişlerdir. Meselâ bunun için bir Müslümanın, domuz çiftliğinde çalışmasını doğru bulmamışlardır. (Vehbe Zühayli, İslâm Fıkhı Ansiklopedisi, Ter. Heyet, VI/33)
Kur'ân'da, hadis ve fıkıh kitaplarında "hınzır" olarak geçen domuz, "necisü'l-ayn"dir. Yani her yeri, her tarafı necistir. Ondan hiçbir şekilde istifade edilemez. Temiz bir yere temas etse, bir kuyuya düşse, ağzının suyu aksa, orayı tamamen pislettiği gibi, eti yenilen diğer hayvanlar gibi kesilmekle de temiz olmaz; eti yenmez, parçaları kullanılmaz, derisinden istifade edilmez.
Bu hususta Kur'ân'ın ifadesi çok açıktır. Kur'ân-ı Kerim'in Bakara Sûresi, 173; Mâide Sûresi 3; En'âm Sûresi 145 ve Nahl Sûresi 115. âyet-i kerimelerinde domuzun necis olduğu ve etinin yenilmesinin haram olduğu bildirilir.
Bakara suresindeki âyetin meali şöyle:
"O size leşi, kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası için kesilen hayvanların etini haram kıldı. Her kim çaresiz kalır da bunlardan yemeye mecbur olursa, kendisi gibi zorda kalmış birisinin hakkına tecavüz etmeden ve zaruret miktarını aşmaksızın yemesinde günah yoktur..."(Bakara, 2/173)
En'âm suresinde bu hayvanın necis olduğu bildirilerek meâlen şöyle buyurulur:
"De ki: Bana vahyolunanlar arasında yiyecek bir kimseye, sizin dediğiniz gibi yemesi haram edilmiş bir şey bulmuyorum. Ancak murdar oldukları için leş, akmış kan ve domuz eti ile, Allah'a itaatten çıkarak Allah'tan başkasının adına kesilen hayvanlar haramdır..."(En'am, 6/145)
Âyet-i kerimede geçen şeylerin yenmesi haram olduğu gibi, satılması da haramdır: Müslümanlar bu işleri yapmaktan kesinlikle sakındırılmıştır. Bu hususta Peygamber Efendimizin (asm.) yasaklayıcı ifadeleri de kesinlik arz etmektedir.
Cabir bin Abdullah (r.a.) Peygamberimizin şöyle buyurduğunu rivayet eder:
"Resulullah (asm.) Fetih yılı Mekke'de iken şöyle buyurdu:
"Şüphesiz Allah ve Resulü, içkinin, murdar hayvanın, domuzun ve putların satılmasını haram kıldı." (Buhari, Buyu, 102; Müslim, Müsakat, 71; Tirmizî, Buyu, 60)
Bu hadisin izahında İmam Nevevî şu açıklamayı getirir:
"Murdar hayvanın, şarabın ve domuzun satılmasının haramlığının hikmet ve sebebi, bunların necis olmasıdır. Sebep bu olunca, bu hüküm bütün necis maddeleri kaplar. Murdar hayvanın, şarabın ve domuzun satılmasının haramlığı hususunda Müslümanların icmâı vardır."
Bu durumda bir Müslümanın nerede ve hangi ülkede olursa olsun, domuz etini yemesi; gerek etini, gerekse etinden yapılmış olan ürünleri satması haramdır, ondan istifade etmesi caiz değildir. Çünkü "Haram her yerde haramdır." kaidesi İslâm hukukunun önemli bir prensibidir. Bunun için Müslümanlar kazançlarını meşru ve helâl yoldan temin etmeleri gerekir. Çünkü helâl dairesi ihtiyaca ve keyfe kâfidir, harama girmeye ihtiyaç yoktur.
Domuzun bir ücret karşılığında taşınması caiz midir?
Mevcut fıkhı kaynaklarda her ne kadar bu mesele ile ilgili bir kayda rastlamadıysak da, benzer fetva ve görüşlere yer verilmektedir. Çünkü, eskiden nakliye hizmetleri bugünkü kadar yaygın değildi.
Bu meseleye ışık tutacak bazı fetvaları zikredelim:
- Bir kimse şarap taşıtmak için birisini tutsa, İmam-ı Azam'a göre işçinin bu taşımadan dolayı aldığı para helâldir, fakat İmam-ı Muhammed'le İmam-ı Ebû Yusuf a göre caiz değildir. Yine Ehl-i kitap bir gayri müslim, bir Müslümanın hayvanını veya gemisini şarap taşımak için kiralasa; Müslümanın aldığı para İmam-ı Azam'a göre helâl, İmameyne göre caiz değildir.
Tatbikatta görülmese de, kitaplarımızda şöyle bir fetvaya da yer verilmektedir:
- Bir Müslüman gütmüş olduğu domuzların karşılığında ücret alabilir. Bu İmam-ı Âzam'ın görüşüdür, fakat İmameyne göre alması caiz olmaz. (Feteva'l-Hindiyye, IV/449-450)
Fakat olayın değişik yönlerini de değerlendirmek gerekiyor:
Yurt dışında Müslümanların sosyal ilişkilerinde İslam ahlakını yaşamaları, yurt içindeki Müslümanlara göre daha fazla ehemmiyetli bulunmaktadır. Çünkü yurt dışındaki gayri müslimler İslamiyet’i doğrudan Müslümanların şahsında görüyorlar ve onların güzel ahlakları hidayetlerine de vesile olabiliyor.
Bediüzzaman (ra) İslam ahlakını bizzat yaşayarak örneklik edebildiğimiz takdirde diğer dinlerin tabilerinin İslamiyet’e cemaatlerle girebileceğini bildirirken, İslam’ı doğru temsil etmemenin de mesuliyeti mucip olduğuna işaret buyuruyor.
Gayri müslim ülkeleri “dârülharp” olarak niteleyen İslam fakihleri, bu ülkelerde yaşayan Müslümanlarla gayri müslimlerin münasebetlerini düzenleme konusunda muhtelif görüşler ileri sürmüşlerdir.
Bir Müslüman’ın gayri müslim ülkelerde gayri müslimden faiz alması, gayri müslime içki ve domuz eti satması ve hatta kazanacağı kesin olmak şartıyla kumar oynaması, bu fiillerin gayri müslimlerce meşru olduğu ve Müslüman’ın da bu meşruiyetten faydalanmasının bir ölçüde ganimet mantığıyla açıklanabildiği esasına binaen, İmam-ı Azam ve İmam-ı Muhammed’e göre caiz bulunmakla beraber, İmam-ı Şafii, İmam-ı Malik, İmam-ı Ahmed bin Hanbel, Evzai, İshak ve Hanefilerden Ebu Yusuf’un da içinde bulunduğu fukahanın ekserisi, Müslüman’ın her yerde İslam ahkamı ile bağlı bulunduğunu ifade ederek, böyle batıl ve fasit akit ve alışverişleri caiz bulmamışlardır!..
En uygun olanı da çoğunluğun bu görüşüdür!..
Zira artık günümüzde Müslüman ülkeler de dahil dünya ülkeleri, umumi bir barış ve sulhu esas almışlardır. Müslümanlar gayrin müslim ülkelere izinli ve müsaadeli olarak girebilmektedirler ve bu ülkelerde emniyet ve güvenlik içinde yaşayabilmektedirler. Harp durumu ise söz konusu değildir. Binaenaleyh, İmam-ı Azam’ın fetvasında esas aldığı şartlar da, artık günümüz itibariyle mevcut değildir. Muharebe yok ki ganimet söz konusu olsun!
Esasen, Kur'an ve sünnet, zaruret dışında haramlara izin de vermemiştir. Zaruret olmadığı takdirde haram, her yerde haramdır.
O halde özetleyecek olursak diyebiliriz ki: Günümüzde Müslüman, dünyanın neresinde bulunursa bulunsun; İslam ahkamını ve ahlakını yaşamakla mükelleftir. İki Müslüman arasında caiz olmayan bir alışveriş, Müslüman ile gayri müslim arasında da uygun olmamalıdır.
Bu itibarla, gayri müslim ülkelerde yaşayan Müslümanlar da (zaruret dışında) faiz almamalıdır, içki, domuz eti, laşe gibi İslam’ın haram kıldığı herhangi bir şeyi satmamalıdır. Alimlerin çoğunluğunun şüpheden uzak görüşleri bu doğrultudadır.
Ancak yukarıdaki fetvalar dikkate alınırsa, içki ve domuz taşımak suretiyle karşılık almak, İmam-ı Azam'a göre caizdir denilebilir; fakat imameyne ve diğer müçtehitlere göre caiz değildir, haramdır.
Mecbur kalmadıkça böyle işlerde çalışmamak gerekir.
Kaynaklar:
- Mehmed Paksu, Meseleler ve Çözümleri 1, Nesil yayınları, İstanbul, s. 135-138;
- Süleyman Kösmene, Günümüz Meselelerine Çözümler, Yeni Asya Yayınları.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- DOMUZ ETİNİ SATMAK VEYA TAŞIMAK CAİZ MİDR? ALINAN PARA HELAL MİDİR?
- Yurt dışında, içki markalarının saat, bardak gibi ürünlerini satmak üzere mağaza işletmek caiz midir?
- Gayri müslim bir ülkede, kumar oynatılan bir restaurantta çalışmak caiz mi?
- Dârulharpte gayri müslime içki satmak caiz mi?
- Gayri müslim ülkede içkili mekanlarda garsonluk yapmak haram mı? Ben Almanya'da bir restoranda garsonluk yapıyorum. Bazı müşteriler yemeğin yanına şarap veya bira gibi alkollü içecekler istiyorlar ve ben onlara bu içecekleri taşımak zorunda kalıyorum...
- Boş içki kasalarını taşımak haram mıdır? Ben büyük bir alışveriş mağazasında çalışıyorum. Haftada bir sefer, müşteriler boş su veya içki kasaları iade ediyorlar; ben de o kasaları yerlerine diziyorum...
- Dârülharpte, fâsid alışverişler caizdir, ancak gadr etmek caiz değildir, sözü doğru mu?
- Gayrimüslim bir ülkede bankada çalışmak caiz mi?
- Yurt dışında çekilen kredi ile Türkiye'den ev almak caiz midir?
- Domuz, hangi peygamber döneminde haram kılınmıştır?