Eşari ve Maturidi, İmam Ebu Hanife ve İmam Şafi’ye mi uydular?

Tarih: 26.02.2022 - 08:39 | Güncelleme:

Soru Detayı

- İmam Eşari ve İmam Maturidi'nin Akide ve Fıkıhta İmam Şafii ve İmam Ebu Hanife'ye uyduklarının delili nedir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

1. Ebu Hanife’nin kelam ve fıkıh düşüncesi talebeleri vasıtası ile Maveraünnehir bölgesine taşınmıştır. Hanefi mezhebine mensup alimlerden ilim tahsil eden Matüridi’nin hoca silsilesi İmam Muhammed vasıtası ile Ebu Hanife’ye dayandırılmıştır.

Hanefi alimler arasında İmam-ı Azam’ın görüşlerini en iyi bilen kişi olarak vasıflanan Matüridi, özellikle itikadi alanda Hanefiliğin yaygınlaşmasına büyük katkısının olduğu Ebu’l-Muin en-Nesefi tarafından dile getirilmiştir.

Ayrıca bu bölgedeki alimlerin hem fıkıhta hem de akait konusunda Hanefi olmaları ayırt edici bir özellik olarak gösterilir. Taceddin es-Subki gibi Hanefi olmayan alimler de Matüridi’yi Ebu Hanife’nin mezhebine mensup olarak gösterirler.

İslam mezheplerinin tasnifi yapılırken, her fırkanın temel ilkeleri esas alınmıştır. Bu temel ilkeler dışındaki görüşlerde farklılıkların olması mezhebi aidiyete engel teşkil etmemektedir.

İmam Azam’ın bu konudaki mümeyyiz vasfı ise imanı kalbin tasdiki olarak nitelemesi ve amel ile iman ayrımını belirgin kılmasıdır. Ona göre iman eden bir müminin inancı, amelinin az veya çok olması ile eksilip artmaz.

Özellikle Hanefi fakihler, imanın bir rüknü olarak dil ile ikrarı da gerekli görmelerine rağmen, İmam Matüridi’nin bu konuda Ebu Hanife’ye uyarak sadece tasdiki iman için bir rükün olarak kabul görmesi, onun itikadi görüşünü tam olarak takip ettiğini gösterir. Ebu Hanîfe’nin "el-Alim ve’l-müteallim" eserini zikretmesi de ondan istifade ettiğini göstermektedir.

Yine fıkhi konularda da İmam Muhammed eş-Şeybani’nin Mebsut’unu okuduğu bilinmektedir.

Matürîdî tefsirindeki görüşleri incelendiğinde de Ebu Hanife ve yakın öğrencilerinin görüşlerinden istifade ettiği görülür.

Bu nedenledir ki Matüridi’nin "Tevilatü’l-Kur’an" adlı eserini şerh eden Alaaddin es-Semerkandî, bu eseri fıkhın usul ve füruu konularında Ebu Hanife ve ashabının yolu üzere olduğu şeklinde nitelemiştir.

2. İmam Şafi, Malik b. Enes’in tedrisinde bulunmuş ve onun vefatına kadar öğrenciliği devam etmiştir. Medine’den ayrıldıktan sonra Bağdat’ta bir süre ikamet etmiş ve bu süre zarfında Ebu Hanife’nin öğrencilerinden biri olan Muhammed eş-Şeybani’nin derslerine katılmış, eserlerini okumuş ve münazaralarda bulunmuştur. Özellikle ehl-i reye karşı ashab-ı hadisin görüşlerini desteklemiş ve güçlenmesinde etkili olmuştur.

Mısır’a gittikten sonra özgün düşüncesini oluşturma yoluna giren İmam Şafi, daha önce sıkıca bağlı olduğu hocası İmam Malik’in görüşlerini bütünüyle taklit etmekten uzak durmuştur.

İmam Şafi’nin düşüncesinde vahye bağlılık temel ilke olarak kabul edilmiştir. Ayetlerin yanında sünneti de vahyin ayrılmaz parçası olarak görür, bunlardan hüküm çıkarılması konusunda Arap dilinin incelikleri ile bilinmesinin gerekliliğini savunmuştur. Metodolojik olarak kelam ilmine yakın durmamıştır.

O hayatını fıkıh ilmine adamış, kelam ilmi ile anılmaktan hoşnut olmadığını söylediği nakledilmiştir. Kendi döneminde kelam ilmini elinde bulunduran Mutezile’ye karşı eleştiriler yöneltmiştir.

Yine dönemin önemli bir tartışma konusu olan "imanın artıp eksilmesi" meselesinde Ebu Hanife’nin aksine imanın artıp eksileceğini savunmuştur. Eğer iman artıp eksilmeyen bir yapıda olsaydı, o zaman insanlar arasında fazilet yönünden bir fark kalmazdı.

Ehl-i sünnet kelamının Eşariliğe uzanan kolu ise kendisinden sonra ortaya çıkmıştır.

İmam Eşari; Mutezileden ayrıldıktan sonra Hanbeliliğe yakınlık kurmakla birlikte, temel doktrin olarak Abdullah b. Küllab, Haris el-Muhasibi gibi alimlerin kelami yöntemini benimsemiş ve bu fikri yapı üzerinden Ehl-i sünnet kelamının gelişimini sağlamıştır. Kendisinden sonra Bakıllani, İbn Furek, Ebu İshak el-İsferayini gibi güçlü alimlerin onun mezhebini takip etmesi neticesinde mezhep Eşarilik adıyla sistematik bir yapıya dönüşmüş ve yaygınlaşmıştır.

Eşarinin kelam sistemine Şafi’nin katkısından söz etmek mümkün görünmemektedir. Zira kısaca izah ettiğimiz üzere İmam Şafii kelam yöntemine karşı bir duruş sergilemiştir.

Fıkıh konusunda ise amelde Şafi mezhebine mensup alimlerin kelami yöntem olarak Eşariliği benimsemiş olmaları bu iki mezhebin birlikte anılmasında etkili olmuştur.

Eşarilik aidiyeti sadece Şafiilikle sınırlı olmayıp Maliki, Hanbeli alimlerini de kapsayacak şekilde eklektik bir yapıda gelişim göstermiştir.

Sonuç olarak:

- Ebu Hanife; İmam Matüridi ve Matüridiye mezhebine mensup olan alimlerin üzerinde hem itikadi hem de furui fıkıh yönüyle etkili olmuştur.

- İmam Şafii’nin Eşarilikle olan ilişkisi ise furui fıkıhta Şafi mezhebine mensup olan alimlerin Eşarilik mezhebine aidiyeti ile sınırlıdır.

Kaynaklar:

- Ebu’l-Muin en-Nesefi, Tebsıratü’l-edille, Diyanet İşleri Başkanlığı, Ankara 2003.
- Ahmet Ak, Matüridiliğin Hanefilikle İlişkisi, Milel-Nihal Dergisi, c.7, Mayıs-Ağustos 2010.
-Yusuf Şevki Yavuz, Eşariyye, DİA, XI, 447-455, İstanbul 1995.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun