Dünyamız dışında başka alemlerde yaşayan canlılar var mıdır? UFO gerçek midir?

Tarih: 15.10.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Cenab-ı Hak nurdan, ateşten, ışıktan, zulmetten, havadan, sesten, kokudan, kelimelerden ve elektrik gibi seyyal ve latif maddelerden hayat ve ruh sahibi varlıklar yaratmış ve yaratıyor. Bunlar evrenin her köşesinde bulunuyor.

Dünya dışında da başka varlıklar vardır. Ancak o varlıklar nurani varlıklardır. Kur’ân lisanında onlara melaike ve ruhaniyat denilir.

Kur’ân’da dünya ve yeryüzü “ard” (arz) olarak geçer; başta Âdem Aleyhisselam olmak üzere bütün peygamberlerin yeryüzüne, dünyaya gönderildiği bildirilir.

Bu arada bazı sema katlarında İbrahim, İdris ve İsa Aleyhimüsselâm gibi peygamberlerin makamının bulunduğu da Miraç hadisinde ifade edilir. Yine İsra 44, Talak 12. âyetlerinde yeryüzünün gökyüzü gibi yedi tabaka olduğundan bahsedilir. Ama bu yeryüzü tabakalarının nelerden ibaret olduğu, yeryüzü katmanları mı, yedi kıta mı, yedi iklim mi, neler olduğu kesin olarak belirtilmemiştir.

Ancak bu yaşadığımız dünyadan başka yaşama uygun farklı gezegenler olsa bile, orada insan gibi mükellef ve sorumlu varlıkların yaşadığı konusunda bir ayet veya hadis yoktur.

Dünyadan başka sekiz ve son verilere göre on bir gezegenin daha olduğu varittir, ama oralarda böyle bir varlık türünün yaşadığı hususunda ne dini, ne de bilimsel bir doküman söz konusu değildir.

Bu arada şu gerçeği de gözden uzak tutmamak gerekir: Bu eski gezegen olan dünyamızda bu kadar canlı, ruh sahibi, akıl ve şuur sahibi varlıklar olduğu gibi, diğer gezegen ve yıldızlarda, gök cisimlerinde oraların hayat şartlarına göre, oranın yapısına ve konumuna göre ruhani varlıklar vardır.

Bu meseleye Bediüzzaman Said Nursi şu açıklamayı getirir:

“Şu nihayetsiz feza-yı âlem ve şu muhteşem semâvat, burçlarıyla, yıldızlarıyla, zîşuur (şuur sahibi olan mahlukatlar), zîhayat (hayat sahibi olan mahlukatlar), zîruhlarla (ruhu mahlukatlar ile )doludur."

“Nardan, nurdan, ateşten, ışıktan, zulmetten, havadan, savttan, râyihadan, kelimattan, esirden ve hattâ elektrikten ve sair seyyâlât-ı lâtifeden halk olunan o zîhayat (hayat sahiplerine) ve o zîruhlara (ruh sahiplerine) ve o zîşuurlara (şuur sahiplerine), Şeriat-ı Garrâ-yı Muhammediye (Aleyhissalâtü Vesselâm), Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyan, "melâike ve cân ve ruhaniyattır" der, tesmiye eder(isimlendirir).”
(Sözler, Yirmi Dokuzuncu Söz, Birinci Maksat, Birinci Esas)

Evrenin her tarafında yaşayan varlıklar vardır. Güneşte, ayda, yıldızlarda, galaksilerde bütün bir evrende çeşitli türden varlıklar yaşıyor.

Koca evrende bir nokta kadar bile zor yer tutan, kâinat haritasında bulunduğu yer dahi belli olmayan dünyamızda milyonlarca tür canlılar mevcut ve yaşıyor.

Yerin üstünde, altında, karada, denizde, havada dünyanın her bir köşesinde canlı varlık bulmak ve görmek mümkün.

Okyanusların binlerce metre derinliklerinde canlılara rastladığımız gibi, bir metre kazdığımızda yer altında da değişik tipte ve türde canlı organizmalara rastlayabiliyoruz. Hatta bir çöplükte o kadar mikroorganizmalar var ki, saymakla bitmez ve tükenmez.

Küçük dünyamız, insanından hayvanına, balığından solucanına ve tek hücreli canlılara varıncaya kadar hayat ve ruh sahibi varlıklarla doludur ki, haddi hesabı yoktur.

Dünyada insandan ve hayvanlardan başka Kur’ân’ın da bildirdiği ve anlattığı gibi, varlıklarını kabul ettiğimiz, fakat gözle görme imkânımız olmayan cinler ve ruhani olarak isimlendirilen diğer canlı türleri ve ruh sahibi varlıklar da bulunuyor.

Dünya gibi küçük bir gezegende bu hayat şartlarına göre canlı türleri ve ruhani varlıklar bulunur da, dünyadan milyonlarca büyüklükteki yıldızlarda, gök cisimlerinde, o ışık huzmesi nurlu âlemlerde oraların şartlarına göre yaşayan varlıkların olmaması mümkün müdür? Vardır ve bulunuyor.

Bizim görmememiz onların olmamasına delil olamaz.
Bizim bilmememiz onların olmadıklarını göstermez. Çünkü her şey bizim bilgimiz dahilinde değildir, olamaz da.

Bediüzzaman’ın Sözler’de meleklerin varlığını ispat eden bölümde dile getirdiği gibi, Cenab-ı Hak nurdan, ateşten, ışıktan, zulmetten, havadan, sesten, kokudan, kelimelerden ve elektrik gibi seyyal ve latif maddelerden, hayat ve ruh sahibi varlıklar yaratmış ve yaratıyor. Bunlar evrenin her köşesinde bulunuyor.

Dünyamız nasıl insan, hayvan, cin ve meleklerle dolu ise, diğer âlemler ve evren de başta melekler olmak üzere insan ve havyan dışında varlıklarla doludur. O varlıkların insan gibi maddi olarak suya, ekmeğe ve oksijene ihtiyaçları yoktur. Onların gıdası bünyelerine ve yaratılış maddelerine göre tespit edilmiş ve veriliyor.

Bir can ve ruh taşımasına, nefsi, aklı ve duyguları olmasına rağmen nasıl ki, cinler bizim yiyip içtiğimiz gibi yiyip içmiyorlar, hayat tarzları ve şartları bize benzemiyorsa, diğer yıldızlardaki ve gök cisimlerindeki varlıklar da insana ve cinlere benzemez. Oraların hayat şartları farklı olduğu gibi, orada yaşayan varlıklar ve canlılar da ona göre farklıdır.

Yüzlerce ayette semâdan ve semâvattan söz edilir, onların yaratılışına dikkat çekilir, Allah’ın yerin ve semâların Rabbi olduğu gerçeği dile getirilir. Demek ki, kâinatta, evrende ve bu koca âlemde meleksiz ve ruhanisiz bir yer yoktur.

Nasıl melekleri ve cinleri görmediğimiz halde varlıklarını kabul ediyor, inanıyorsak, diğer yıldızlarda ve galaksilerde yaşayan ve o âlemlerin hayat şartlarına göre yaşayan varlıkların var oluşlarını kabul ederiz.

İlave bilgi için tıklayınız:

Ufolar (uzaylılar) hakkında bilgi verir misiniz?..

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun