Dindar olmak empati ve düşünsel esneklik yetilerini azaltır mı?
- Dinde karşıt görüşlü fikirler tehlikeli yollar olarak kabul edildiğinden onları anlamaya çalışmaktan kendimizi baştan men ediyoruz ve onlara karşı düşünsel mesafe koyuyoruz. Bu da onlara dini tebliğ etmemizi bile engelleyebiliyor. Hatta kafir olmak korkusuyla aklımıza gelen farklı fikirleri veya karşımıza çıkan farklı ideolojileri rahatça objektif bir şekilde düşünüp araştıramıyoruz.
- Kişisel gözlemlerime göre de dinle arasında daha fazla mesafe bulunan insanlar dindar insanlara göre daha kucaklayıcı (dindar olmayanların dindar olanlara olan bakış açısının dindar olanların dindar olmayanlara olan bakış açısıyla karşılaştırılması) oluyorlar.
- Bu konular hakkında bilgilendirebilir misiniz?
Değerli kardeşimiz,
Öncelikle ister dini inançlar olsun, isterse de ideolojik, politik inanç ve düşünceler olsun veya spor taraftarlığı olsun tümü de kişilerin dünyaya bakış açısını şekillendirir.
Mesela, farklı görüşlerdeki beş profesör bir televizyon tartışmasında aynı konuda saatlerce birbirinden bütün bütün farklı düşünüp tartışıyor. Herkes kendi düşüncesini doğru bulup, diğerlerinkinin ne kadar yanlış olduğunu savunuyor.
Görüldüğü gibi hiçbir alanda sizin sözünü ettiğiniz esneklik tam olarak söz konusu değil.
Ayrıca dünyaya bakış açılarındaki esneklik veya katılık, din ve ideolojilerin kimliğine bağlı olduğu kadar, kişinin kişisel özelliklerine, inançlarının içeriğine ve dini pratiğin biçimine bağlı olarak da değişebilir.
Mesela, bir kişi zaten sabit fikirli, katı mizaçlı, empatik kapasitesi sınırlı, kendisini çok geliştirmemiş, hep aynı ortamda ve sınırlı kişilerle beraber kalmışsa, bu insanın düşüncelerinde esneklik beklemek zordur. Veya kominizim, faşizm, radikal feminizm, Siyonizm, ırkçılık, spor fanatizmi vb. gibi bir düşünsel saplantısı varsa, bunların mensuplarının da düşünsel esnekliği olamaz. Çünkü bir kişinin inançları ve düşünceleri dogmatik bir şekilde benimsemesi, karşıt fikirleri ve ideolojileri anlamada zorluklar yaşanmasına yol açar. Bu, düşünsel esneklik açısından bir daralmaya sebep olur, çünkü kişi, sadece kendi inançlarıyla uyumlu düşünceleri kabul etmeye eğilimlidir ve alternatif bakış açılarını daha az ciddiye alabilir.
Ancak İslam dininde akla muhalif hiçbir hüküm olmadığından rahatlıkla her konu konuşulabilir ve tefekkür edilebilir.
Buna rağmen bu konuda yanlış anlaşılmalar ve algılamaların olduğu da bir gerçektir. Bazen din adamları ve aile büyükleri insanları, koruma adına, birçok şey günah diyerek susturmuş olabilirler. Burada kusuru dinde değil, yanlış din algısında veya bilgi yetersizliğinde aramak daha doğrudur.
Oysaki Kuran-ı Kerim insanları sık sık düşünmeye davet ediyor:
Kime dilerse hikmeti ona verir; şüphesiz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez. (Bakara, 2/269)
De ki: "Size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum, gaybı da bilmiyorum ve ben size bir meleğim de demiyorum. Ben, bana vahyedilenden başkasına uymam." De ki: "Kör olanla, gören bir olur mu? Yine de düşünmeyecek misiniz? (Enam, 6/50)
Kavmi onunla çekişip-tartışmaya girdi. Dedi ki: "O beni doğru yola erdirmişken, siz benimle Allah konusunda çekişip tartışmaya mı girişiyorsunuz? Sizin ona şirk koştuklarınızdan ben korkmuyorum, ancak Allah'ın benim hakkımda bir şey dilemesi başka. Rabbim, ilim bakımından her şeyi kuşatmıştır. Yine de öğüt alıp düşünmeyecek misiniz? (Enam, 6/80)
Bu şekilde düşünmeye davet eden bir dinin konuşmaktan kaçınacağı bir konu olamaz.
Ancak İslam dini, mensuplarının kendi inançlarıyla ilgili meseleleri, inandıktan sonra eleştirel bir şekilde sorgulamak yerine hikmetini araştırmak, sormak, incelemek şeklinde bir sorgulamayı talep eder. Mesela, namaz farz kılınmışsa, bunu nedenini, niçinini, zamanını, okunan duaların, namazın kılınış biçiminin vb. her şeyin hikmetini incelemeye, araştırmaya, davet eder.
Neden namaz günde beş defa emredilmiş de üç defa emredilmemiş?
Neden belirli saatlerde kılmak gerekir?
Zamanında kılınmasının nedenleri nelerdir?
…
Fakat inançsız bir insan gibi, eleştirel sorgulamayı uygun görmez. Çünkü iman teslimiyettir, kabul etmektir.
Öte yandan, İslam dini, aynı zamanda güçlü bir empati kaynağıdır. Çünkü Kuran-ı Kerim’de yüce yaratıcı sık sık başkalarına yardım etmeyi ve onları anlamaya çağırır. Sadece yakınlarına değil, tüm insanları anlamayı, yardım etmeyi ister.
"Allah'a ibadet edin ve ona hiçbir şey ortak koşmayınız. Ana babaya, yakın akrabaya, yetimlere, kötülere, yakın komşuya, uzak komşuya, yanındaki arkadaşlara, yolcuya ve ellerinizin altında bulunanlara iyilik edin. Allah, kendini beğenen ve böbürlenen kimseler sevmezsin." (Nisa, 4/36)
“Eğer sen kaba, katı kalpli olsaydın, onların çevresinden dağılıp giderlerdi.” (Al-i İmran, 3/159)
“Kâfir olmak korkusuyla aklımıza gelen farklı fikirleri veya karşımıza çıkan farklı ideolojileri rahatça objektif bir şekilde düşünüp” araştırmaktan korkmak ise dinimizle değil vesvese hastalığı ile alakası vardır. Buna benzer vesveseler, günlük hayatın her alanında karşımıza çıkar.
Mesela, çok sevdiğimiz birisinin, annemizin, ölümünü düşünmek istemeyiz, ağzımızdan buna benzer bir söz çıktığında çevremizdekiler hemen “Allah korusun, böyle şeyler düşünme, bir daha ağzına alma.” gibi uyarılarda bulunurlar.
Sonuç olarak: Din ile empati ve düşünsel esneklik arasındaki ilişki bireysel farklar ve dini anlama ve uygulama şekline göre değişir.
İslam dini, müntesiplerini düşünmeye ve akıl etmeye teşvik eder.
İmanın esasları ile ilgili eleştirel bir sorgulamayı hoş görmese de aynı zamanda derin bir empati ve hoşgörü anlayışını da güçlendirmektedir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Bir kafiri anlamak mümkün mü acaba?
- Bir müslümanın farklı din ve inançlara sahip kişilerin inançlarıyla alay etmesi günah mıdır?
- Baskıcı bir aileye karşı nasıl yaklaşmalıyım?
- İçimizde olan şefkat ve merhamet duygusunu nasıl daha da artırabiliriz?
- İbn Rüşd, İmam-ı Gazali/Gazzali hakkında ne düşünüyor?
- Eşimle tamamen ayrı kişiliklere sahibiz, ne yapmalıyım?
- Ruhun aletleri nelerdir, nefis dahil midir? İnsana ruh üflenirken nefis de mi üfleniyor? Nefis, ene ve akıl arasındaki fark ve irtibat nedir?
- Öfke ve nefret duygusu nasıl sakinleşir?
- İnanmaya Direnen Birinin Son Soruları
- İnançsızlık ve inkâr, insana hiçbir şey kazandırmadığı hâlde, neden pek çok insan kâfir? Sorgulayıcı olmak caiz midir?