Cinlerden ve şeytanlardan korunma, şerlerinden Allah’a sığınma nasıl olmalıdır?
Değerli kardeşimiz,
Görmediğimiz ve bilmediğimiz bir canlı türle karşı karşıya bulunmaktayız. Şu halde, geriye onları da bizi de yaratan Allah’a sığınıp onların şerlerinden ve yapabilecekleri kötülüklerden korunmak kalıyor. Bunun da bir tek yolu var: Dua ve Münacatlar.
Zaten normal olarak hayatımızın bir parçası olması gereken dua ve münacat aynı zamanda bizi Allah’a yakınlaştıracağı için, cinler ve şeytanlar da yakınımıza sokulamayacaklardır. Çünkü onların da bizim gibi gurupları, cemaatleri ve teşkilatları vardır. Bizim dualarımızdan şüphesiz onların hayırlıları da istifade edecekleri için, rahatsızlık vermek isteyenlere karşı onlar da kendi içlerinde mücadeleye girişecekler ve kötüleri engellemeye çalışacaklar, hatta savaşacak ve cezalandıracaklardır. Bu sebeple dua ve münacatın cinlerden ve şeytanlardan korunmada önemli bir yeri vardır.
İnsan günlük hayatında abdestli bulunması halinde, onlardan kısmen korunacağı gibi, buna namazı ve diğer duaları da ilave ederse, korunma hususunda kendini biraz daha sağlama almış olacaktır.
Hâris el-Eş'ari (r.a)’den nakledilen bir hadisi şerifte Rasülullah (s.a.v)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmektedir:
“…Allah size, Allah'ı zikretmenizi emretti. Bunun da misali, peşinden hızla düşmanın geldiği bir adamdır. Bu adam muhkem bir kaleye gelip, düşmandan kendini korur. Kul da böyledir. Şeytana karşı kendisini sadece Allah’ı zikretmekle koruyabilir." [Tirmizi, Emsal, 3, (2867)]
Şimdi bu hususta Efendimiz (s.a.v) ve ashabının okuduğu dualardan örnekler takdim etmek istiyoruz.
Euzü - Besmele
Bu konuda Kur’an-ı Kerim'de şöyle buyurulmaktadır:
“Şayet sana şeytandan bir kışkırtma (şeytani bir dürtü) gelecek olursa, hemen Allah’a sığın.” (Fussilet, 41/36)
Yani, “Euzü billahi mine’ş-şeytani’r-racim” de. Bununla beraber, Müminün suresindeki şu ayetlerle de Allah’a sığınmak yerinde olur:
“Rabbi euzü bike min hemezeti’ş-Şeyatin ve euzü bike Rabbi en yahdurun.”
“Rabbim, şeytanın kışkırtmasından sana sığınırım ve onların benim yanımda bulunmalarından da sana sığınırım.” (Müminun, 23/97-98)
Eve Girerken
Besmele ilgili olarak Cabir (ra)’den rivayet edilen başka bir hadis ise, evlere girerken ve yine yemek yerken Besmele çekmenin önemine işaret ediyor: “Rasülullah (s.a.v) buyurdular ki:
"Kişi evine döndüğü zaman içeri girerken ve yemek yerken Allah'ın adını zikrederse, şeytan (avenelerine): 'Size burada gecelemek de yok akşam yemeği de yok!' der. Ama kişi, eve girerken Allah'ı zikreder fakat akşam yemeğini yerken zikretmezse, şeytan (avenelerine): 'Akşam yemeğine kavuştunuz, ama burada gecelemeniz mümkün değil!' der. Adam eve girerken ve yemeğe başlarken 'Bismillah!' diyerek Allah'ı zikretmezse, şeytan (avenelerine): 'Yemeğe de yetiştiniz, yatmaya da!' der.” [Müslim, Eşribe, 103, (2018); Ebu Davud, Et'ime, 16, (3765)]
Evden Çıkarken
Eve girerken okunan Besmele, şeytanın şerrini bizden ve onu da evden uzaklaştırdığı gibi, insanın sokağa çıktığı zaman da korunmaya muhtaç olduğu açıktır. Bunun içinde Euzü-Besmele çekilir. Ancak, Resulullah (s.a.v), sokağa çıkarken sadece Euzü - Besmele ile yetinmemiş ve ayrıca dua etmiştir. Bu konuda Enes (r.a)’den nakledilen hadisi şerifte, Hz. Peygamber (s.a.v)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmektedir:
“Evinden çıkınca kim: 'Allah'ın adıyla, Allah'a tevekkül ettim, güç kuvvet Allah'tandır.' derse kendisine: 'İşine bak, sana hidâyet verildi, kifâyet edildi ve korundun da.' denir, ondan şeytan yüz çevirir.” [Tirmizi, Daavât, 34, (3422)]
Bakara Sûresi: Âyetü’l-Kürsi ve Âmene’r-Rasülü
Konumuzla ilgili olarak, Ebu Hüreyre (r.a)’den nakledilen bir hadisi şerifte, Rasülullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Evlerinizi kabirlere çevirmeyin, içerisinde Bakara suresi okunan evden şeytan kaçar.” [Müslim, Misâfirin, 212, (780)]
Başka bir hadisi şerifte ise bu iki ayetin, Bakara suresinin son iki ayeti olan “Amene’r-rasülü” olduğu açıklanmaktadır.(Tirmizi, Sevabu’l-Kur’an, 4/2882)
Uyumak İçin Yatağa Girince
Resul-i Ekrem Efendimizin yatağa girdiği zaman okuduğu çeşitli dualar vardır. Bu konuda Büreyde (r.a)’den nakledilen bir hadisi şerifte Hz. Peygamber (s.a.v), şu duayı tavsiye buyurmuştur:
“Ey yedi kat semânın ve onların gölgelediklerinin Rabbi, ey arzların ve onların taşıdıklarının Rabbi, ey şeytanların ve onların azdırdıklarının Rabbi! Bütün bu mahlukâtının şerrine karşı, beni himâye et! Et ki, hiçbirisi, üzerime âniden saldırmàsın. Senin koruduğun aziz olur. Senin övgün yücedir, senden başka ilah da yoktur; ilah olarak sâdece sen varsın.” [Tirmizi, Daavât, 96, (3518)]
Uykuda Korkunca
İmam Malik’ten rivayet edildiğine göre, Hâlid İbnu Velid (r.a), Hz. Peygambere: “Ben uykuda iken korkutuluyorum. (Ne yapmamı tavsiye buyurursunuz?)” diye sordu. Hz. Peygamber (s.a.v) ona şu duayı okuması tavsiyesinde bulundu:
“Allah'ın eksiksiz, tam olan kelimeleri ile Onun gazabından, ikabından, kullarının şerrinden, şeytanların vesveselerinden ve beraberliklerinden Allah'a sığınırım, de!” [Muvatta, Şiir, 9, (2, 950)]
Helaya Girerken
Tuvaletlerin, çöplüklerin, hamamların, kabirlerin, harabelerin cinlerin ve şeytanların meskenleri mahiyetinde çok uğradıkları ve konakladıkları yerlerdir.
“Rasülullah (s.a.v) kazâyı hâcet için helâya girdiği zaman şu duayı okurdu:
“Allahümme inni euzü bike mine'l hubsi ve'l-habais. (Allah'ım, pislikten ve (cin ve şeytan gibi) kötü yaratıklardan sana sığınırım.” (Buhâri, Vüdu, 9)
Tekbir, Tesbih, Tahmid
Namaz tesbihatı, camide ve namaz kıldığımız herhangi bir yerde yapılabileceği gibi, yolda-sokakta yürürken, araç kullanırken; yatakta ve uyumadan önce de yapılabilir. Kur'an-ı Kerim'de de bu konuya işaretle şöyle buyurulmaktadır:
“Onlar, ayakta iken, otururken, yanları üzere yatarlarken Allah’ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler...” (Âl-i İmran, 3/191)
Tesbihat, hiçbir vakit terk edilmemeli ve nerede olursa olsun mutlaka yapılmalıdır. Nitekim Hz. Peygamber, şeytanın namazda kişiye günlük işlerini hatırlatıp vesvese verdiğini ve namazı alelacele kıldırıp tesbihatı yaptırmadan işine gücüne daldırdığını veya uyuttuğunu anlatıyor.
Lâ ilâhe illallâhu vahdehu la-şerike leh,
Bu da yine, dua makamındaki namaz tesbihatından birisidir.
Peygamber Efendimiz, Ebu Hureyre (r.a)’den nakledilen hadisi şerifte, şöyle buyurmaktadır:
“Her kim: ‘Lâ ilâhe illallâhu vahdehu la-şerike leh, lehü'l mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadir.’ duasını, bir günde yüz kere söylerse, kendisine on köle âzat etmiş gibi sevap verilir, ayrıca lehine yüz sevab yazılır ve yüz günahı da silinir. Bu, ayrıca üç gün akşama kadar onu şeytana karşı muhafaza eder." (Buhâri, Daavât, 54)
Şeytanın Telkinlerine Karşı İhlas Suresi
Bir hadisi- şerifte şeytanın bir vesvesesinden söz edilmiş ve buna karşı İhlas Suresinin okunup sol tarafımıza doğru üç defa tükürmemiz tavsiye edilmiştir.
Muavvizeteyen (Nas ve Felak Sureleri)
Cinlerin şerrinden kurtulmak için de, Hz. Peygamber (s.a.v)’in, Felak ve Nas Surelerini okuduğu, ashabına ve bizzat Hz. Aişe validemize de okumayı tavsiye ettiği bildirilmektedir.
Hz. Âişe (r.a)’den rivayet edilen bir hadis şöyledir:
“Hz. Peygamber (s.a.v) yatağına girdiği zaman, ellerine üfleyip Muavvizeteyn'i ve Kul hüvallahu ahad'i okur, ellerini yüzüne ve vücuduna sürer ve bunu üç kere tekrar ederdi. Hastalandığı zaman aynı şeyi kendisine yapmamı bana emrederdi.” (Buhari, Fezâilü'l-Kur'ân, 14)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Panik atak durumunda neler yapılmalı ve hangi duaları okumalıdır?
- Şeytanın yemesi ve içmesi ne anlama geliyor?
- Besmele-i şerif ve belirli sayılarda onu okumanın fazileti hakkında bilgi verir misiniz?
- Nazar / göz değmesi gerçek midir ve büyüyle ilgisi var mıdır?
- Vesveseli ve zayıf insanlara cinlerin zarar verir deniyor. Mesela nasıl vesveseli ve zayıf insan; örnek veirir misiniz?
- Kur'an'da içki, kumar ve falcılığın, şeytanın işlerinden olduğu ifade edilir. Bunların şeytanla ne ilgisi vardır?
- Şeytanın varlığını nasıl bilebiliriz?
- Namazda "Sübhaneke" duasından önce neden besmele söylemiyoruz?..
- Tesettürle ilgili ayet ve hadisler nelerdir?
- İsra Sûresi, 26. ve 27. ayette; "... saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir..." buyrulmaktadır. Bu ayeti nasıl anlamalıyız?