Cennetin kapısında durup baktım hadisini açıklar mısınız?
"Cennetin kapısında durup baktım. Bir de gördüm ki, içeri girenlerin çoğu yoksullardı... Cehennemin de kapısında durup baktım. Cehenneme girenlerin çoğu kadınlardı..."
- Bu hadis-i şerifi açıklar mısınız?
- Mümkünse Arapçasını da yazınız...
Değerli kardeşimiz,
Üsâme (ra)’den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (asm) şöyle buyurdu:
« قُمْتُ عَلَى بابِ الْجنَّةِ ، فَإِذَا عامَّةُ مَنْ دخَلَهَا الْمَسَاكِينُ ، وأَصْحابُ الجَدِّ محْبُوسُونَ غيْر أَنَّ أَصْحاب النَّارِ قَدْ أُمِر بِهِمْ إِلَى النَّارِ . وقُمْتُ عَلَى بابِ النَّارِ فَإِذَا عامَّةُ منْ دَخَلَهَا النِّسَاءُ »
“Cennetin kapısında durup baktım. Bir de gördüm ki, içeri girenlerin çoğu yoksullardı. Zenginler ise hesap görmek için alıkonulmuştu. Cehennemlik olduğu kesinleşenlerin de ateşe girmesi emrolunmuştu.
Cehennemin de kapısında durup baktım. Bir de gördüm ki, cehenneme girenlerin çoğu kadınlardı.” (Buhârî, Rikak 51, Nikâh 87; Müslim, Zikir 93)
Peygamber Efendimiz (asm), bu hadiste görüldüğü gibi, cennet veya cehennem hayatına dair bilgiler vermiştir. Müstakbel hayatımıza dair bu enteresan bilgiler bizi şaşırtabilir ve “Resûl-i Ekrem’in bahsettiği bu olay ne zaman oldu? Daha kıyamet kopmadı ki! İnsanlar mahşerde toplanıp hesaba çekilmedi ki!” diye düşünmeye sevkedebilir.
Şunu hiçbir zaman unutmamak gerekir: Bize bu bilgileri veren bir peygamberdir. Hiç kimsenin sahip olamayacağı bilgi edinme yollarına ve imkânlarına sahiptir. Allah Teâlâ ile kendisi arasında vahiy dediğimiz bir bilgi ağı vardır. Bu suretle o, insanların ulaşamayacağı bilgilere kolaylıkla erişir. Mi’rac olayı üzerinde dikkatle düşünülürse, Peygamber Efendimiz’in (asm) bu nevi bilgileri nasıl elde ettiği daha kolay anlaşılır. İleride meydana gelecek olayları bir peygamberine şimdiden göstermek Allah Teâlâ için elbette bir problem değildir.
Hadis-i şerifin fakirlere verdiği müjde ne kadar sevindirici ve gönül okşayıcıdır!.. Yoksulluğun ateşten gömleğine katlanan, hâlinden şikayet etmediği gibi isyana da kalkışmayan gani gönüllü fukaraya ne mutlu!..
Yalnız müjdenin cazibesine kapılıp da eldeki sermayeyi büsbütün yele vermemek lazım. Cennete girenlerin çoğunun fakir olduğunu öğrendik. Ama bu durum, dinimize göre fakirliğin mutlak surette zenginlikten üstün olduğunu göstermez. İlahi emirlere uymayan bir fakirin İslam’da hiçbir değeri yoktur. Fakiri değerli kılan, hâline sabretmesidir; Allah’ın verdiğine şükretmesidir; ibadetlerini ve görevlerini yerli yerince yapmasıdır.
Zenginliğin de tıpkı fakirlik gibi bir imtihan yolu olduğu unutulmamalıdır. Zenginlik çoğu zaman insanları azdırır ve dinin tavsiye ettiği orta yoldan uzaklaştırır. Fakir yokluk çeker ama, zenginlerin düştüğü kötülüklerden, azıp sapmalardan da korunmuş olur. Bu sebeple fakir, içinde bulunduğu durumun kendisi için daha hayırlı olabileceğini düşünerek hâline şükretmelidir.
Bu hadis-i şerifte fakirlere deniyor ki, "Şayet hâline sabreder ve Allah’ın rızâsını kazanmaya gayret edersen, cenneti zenginlerden daha kolay kazanırsın. Gösterdiğin bu uysallığın, sabır ve tahammülün mükâfatı olarak da onlardan önce cennete girersin..."
Zengin Müslümanlara da birtakım görevler düşmektedir. Fakirlere kol kanat germek, yoksulluğun korkunç alevi ile daha fazla kavrulmalarına meydan vermemek, fukaralığın sonucu olarak günah ve isyan bataklığına yuvarlanmalarına engel olmak bu görevlerin başlıcasıdır.
Aslına bakılırsa zenginin fakire yaptığı yardım, kendi kendisine yaptığı yardım demektir. Çünkü zengin, yaptığı bu yardımla fakirin manen güçlü olan elinden tutmakta ve o güçlü ellerin himmetiyle cennete doğru uçup gitmektedir. Bu sebeple zengin fakire kol kanat gererken, onu, sayesinde cennete varacağı ve Allah’ın rızasını kazanacağı bir vesile olarak görmelidir. Zira yaşadıkları bölgede fakirler olmasaydı, zenginler zekâtlarını vermek için kimbilir ne zorluklar çekeceklerdi! Üstelik insanlara yardım etmenin o doyumsuz zevkini tadamayacaklardı.
Hadis-i şerifte bir hususa daha dikkatimiz çekiliyor. Zenginler fakirlerle birlikte cennete giremeyeceklerdir. Zira onlar dünyada refah içinde yaşamanın karşılığı olarak servetlerini nereden kazanıp nereye harcadıklarının hesabını vereceklerdir. Bu hesaptan sonra alnı ak olanlar cennete, olmayanlar ise cezalarını çekmek üzere cehenneme gideceklerdir. Şüphe yok ki, mahşerde hesaba çekilmek üzere beklemek, hayal bile edilemeyecek kadar korkunç ve dayanılmaz bir işkencedir.
Bir hadis-i şerifte zenginlerin fakirlerden yarım gün sonra, yani dünya hesabıyla beş yüz sene sonra cennete girebilecekleri bildiriliyor (bk. Tirmizî, Zühd 37). Şayet insan sırf zenginliğinden dolayı hesap vermek üzere fakirlerden beş yüz yıl sonra cennete girebilecekse, demekki varlıklı olmak o kadar imrenilecek bir şey değildir.
Bu hesabı yaparken bir hususu da gözden kaçırmamak gerekir. Hadiste “Cennet’e gireceklerin çoğu yoksul kişilerdir.” buyuruluyor. Demek ki cennete önce girenlerin çoğu fakirler olmakla beraber aralarında zenginler de vardır. Bunlar şüphesiz mallarını yerli yerince harcayan, üzerlerinde Allah ve kul hakkı bırakmayan, servetini Allah yolunda harcamasını bilen şuurlu zenginlerdir.
Hadis-i şerifte cehenneme girenlerin çoğunun kadınlar olduğu haber verilmektedir. Peygamber Efendimiz (asm) bu durumu muhtelif hadislerinde ifade etmiş, buna gerekçe olarak da bazen “Allah lanet etsin.” diye çok beddua etmelerini, kocalarına karşı saygılı davranmayıp onlarla iyi geçinmemelerini göstermiştir. Bu konuda şu hadis-i şerife bakalım:
İbni Ömer (ra)’dan rivayet edildiğine göre Resûl-i Ekrem (asm):
“Ey kadınlar! Sadaka veriniz ve çok istiğfâr ediniz. Çünkü ben cehennemin çoğunu sizin doldurduğunuzu gördüm.” buyurmuştu. Orada bulunan kadınlardan biri:
- Niçin cehennemin çoğunu biz dolduruyoruz, diye sordu. Resûl-i Ekrem de:
“Çünkü siz çok lanet eder ve kocanızın yaptığı iyilikleri unutursunuz. Aklı ve dini eksik olup da aklı başında adamların aklını çelen sizin gibisini görmedim.” buyurdu. O kadın:
- Aklımızın ve dinimizin eksikliği nedir, diye sordu. Resûl-i Ekrem de:
“İki kadının şahitliği bir erkeğin şahitliğine bedeldir. Kadının günlerce namaz kılmadığı olur.” (Buhârî, Hayz 6, Küsûf 9, Zekât 44, Savm 41, Şehâdât 12; Müslim, İman 132).
Bu uyarısıyla Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm) kadınları, söz ve davranışlarında daha dikkatli olmaya, dini görevlerini aksatmamaya ve kocalarıyla iyi geçinmeye teşvik etmiştir.
Güzelliğe, süse, zinete, daha iyi ve rahat yaşamaya kadınların meyli fazladır. Bunları temin etmek ise maddi imkâna bağlıdır. Bu nevi şeyleri bir ihtiyaç olarak gören ve kocalarını bunları elde etmeye zorlayan kadınlar, maddi durumu müsait olmayan eşlerini zor durumda bırakırlar; şikâyetleriyle onları rahatsız ederler. Kocaları da eşlerini mutlu etmek için meşrû olmayan yollara sapabilir, haksız kazanç elde etmeye yönelebilirler. Böylesi kadınlar hem kendi ahiretlerini hem de kocalarının ebedî saadetini tehlikeye düşürmüş olurlar.
Özet olarak;
- Allah Teâlâ Peygamber Efendimiz’e (asm) cenneti ve cehennemi göstermiş, o da bize cennet ve cehennem hakkında bazı bilgiler vermiştir.
- Cennetlikler, fakirler ile Allah’ın gösterdiği yolda gidenlerdir.
- Allah’a karşı gelen, onun buyruklarına uymayan, kocalarına karşı nankörlük eden kadınlar cehennemliktir.
- Kadın erkek herkes her fırsatta tövbe ve istiğfâr etmelidir.
- Hiçbir kadın ve erkek kesinlikle kendine ve başkalarına lanet etmemelidir.
- Kadınlar, Cenâb-ı Hakk’ın kendilerine verdiği bazı özellikleri ve güzellikleri kötüye kullanmamalı, erkekleri baştan çıkarmaya çalışmamalıdır.
- İnsan iyilik bilir olmalı; eşler yaptıkları iyilikleri unutmamalı ve nankörlük etmemelidir.
- Nasihat eden bir kimse, belli bir şahsı hedef almamalı, tıpkı Peygamber Efendimiz’in (asm) yaptığı gibi genel olarak konuşmalıdır.
- Kadın sahâbînin yaptığı gibi, insan bilmediği veya anlamadığı şeyleri bilenlere sormalı ve doğruyu öğrenmelidir. (bk. Riyazü’s-Sâlihîn Tercüme ve Şerhi, Peygamberimizden Hayat Ölçüleri, Erkam Yay., H. No: 260, 490, 1883)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- “Fakirler, cennete zenginlerden yarım gün önce, yani (dünya hesabıyla) beş yüz sene önce girerler.” Bu hadisi açıklar mısınız?
- HAYBER`İN FETHİ
- Cehennemin büyük bir bölümünü kadınların ve zenginlerin doldurması ile ilgili hadisleri açıklar mısınız?
- UHUD SAVAŞI- I
- Hayber'in fethi nasıl gerçekleşmiştir?
- "İlk çocuğunun kız olması kadının bereketindendir." (İbn. Asakir) hadisini açıklar mısınız?
- Çok secde etmeye bak ifadesi hadis midir?
- UHUD SAVAŞI-II
- Zenginler bütün sevapları alıp götürüyorlar mı?
- Hz. Peygamber çoğu zaman arpa ekmeği mi yerdi?