Bu hafızlar hep mi ... oluyor, diyen kafir mi olur?

Tarih: 08.02.2018 - 01:05 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Tevbe 65 ve 66’yı izah eder misiniz?
​"65- Eğer onlara, (niçin alay ettiklerini) sorarsan, elbette, biz sadece lafa dalmış şakalaşıyorduk, derler. De ki: Allah ile, O'nun âyetleriyle ve O'nun peygamberi ile mi alay ediyordunuz?
66- (Boşuna) özür dilemeyin; çünkü siz iman ettikten sonra tekrar kâfir oldunuz. Sizden (tevbe eden) bir gurubu bağışlasak bile, bir guruba da suçlu olduklarından dolayı azap edeceğiz."
- Bir hoca, bu ayetlerin sebebi nüzul olarak Taberi'de bir rivayette geçen bir hadiseyi anlattı. O hadisede birisi
"Bu hafızlar hep mi göbekli oluyor?" demiş ve birisi onu Rasûlullah'a (a.s.m.) şikayet etmiş. Sonra bu ayet inmiş.
- Bu durum beni çok korkuttu ve birkaç soru aklıma geldi:
- Şirk dahil bütün günahlara dünyada kişi tövbe ederse affedilebileceğini biliyoruz. Hatta bir kişi dinden çıksa geri dönebiliyor. Peki bu ayette "Özür dilemeyin" denmesi ne demektir?
- Mesela ben birisinin "Bu hafızlar hep mi ... oluyor" dediğini duydum. Ama o imanlı birisiydi. O tövbe etse bile kafir olma ihtimali var mı?
- Veya ben bir ara böyle şaka etsem ve fark etmesem; ama ölürken imanla ölsem ne olur?
- Veya o durumda imanla ölme ihtimalim mi olmaz? Allah muhafaza…

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İlgili konudaki meselenin anlaşılmasına yardımcı olacak şu üç ayetin mealini bir arada vermekte fayda vardır:

Münafıklar, kalplerinde olanı kendilerine haber verecek bir surenin müminlere indirilmesinden çekinirler. De ki: ‘Siz alay edin! Allah o çekindiğiniz şeyi ortaya çıkaracaktır.’"

"Eğer onlara, (niçin alay ettiklerini) sorarsan, elbette: ‘Biz sadece lafa dalmış şakalaşıyorduk.’ derler. De ki: ‘Allah ile Onun ayetleriyle ve Onun peygamberi ile mi alay ediyordunuz?’ Özür beyan etmeyin, çünkü siz iman ettikten sonra tekrar kâfir oldunuz. Sizden bir gurubu bağışlasak bile bir guruba da suçlu olduklarından dolayı azap edeceğiz.” (Tevbe, 9/64-66)

Bu ayetlerden açıkça anlaşılıyor ki, konu münafıklarla ilgilidir.

Rivayetlere göre, münafıklar Hz. Peygamberi ve Müslümanları -alaylı bir şekilde- ayıpladıkları zaman, kendi aralarında: “Allah bu gizlice yaptığımız sırrımızı ifşa etmeyeceğini umuyoruz.” diyorlardı. Bunun üzerine Tövbe suresinin 64. ayetin nazil oldu. Onları tehdit eden “Resulüm! Onlara de ki: Siz alay edin bakalım! Allah o çekindiğiniz şeyi ortaya çıkaracaktır.” mealindeki ifadeyle uyarıldılar. (bk. Taberi, ilgili ayetin tefsiri)

- Yine gelen rivayetlere göre, Tebük gazvesinde münafıklardan biri Avf b. Malik ile konuşurken: “Bu kurralarımıza / hafızlarımıza ne oluyor, karınlarını / midelerini en çok seven, en fazla yalancı dillere sahip olan ve düşmanla karşılaştığımızda en çok korkanlarımız onlardır...” Buna Mükabil, Hz. Avf: “Sen münafığın tekisin. Vallahi ben bunu Resulullah’a söyleyeceğim.” dedi ve Hz. Peygambere bunu anlatmak üzere yanına vardı. Ancak kendisinden önce Kur'an’ın bunu haber verdiğini gördü.

Abdullah b. Ömer’in anlattığına göre, konuyla ilgili ayetin indiğini duyan söz konusu münafık: Hz. Peygamberin devesinin ipine yapışarak ve durmadan “Biz lafa dalıp şakalaşıyorduk.” diyerek Hz. Peygambere özür beyan ediyordu. Allah’ın Resulü ise, “Siz Allah ile Onun ayetleriyle ve Onun peygamberi ile mi alay ediyordunuz?” diyerek cevap veriyor, başka bir şey söylemiyordu. (bk. Taberi, ilgili ayetin tefsiri)

Bu ayetlerin nüzul sebepleri olarak başka hususlar da rivayetler arasındadır. (bk. Taberi, ilgili yer)

- Surenin 66. ayeti de 65. ayetin bir devamıdır. Hz. Peygamber Allah’ın emri üzerine münafıklara: “Siz Allah ile Onun ayetleriyle ve Onun peygamberi ile mi alay ediyordunuz?” dedikten sonra da şunları söylüyordu: “Özür beyan etmeyin, çünkü siz iman ettikten sonra tekrar kâfir oldunuz. Sizden bir gurubu bağışlasak bile bir guruba da suçlu olduklarından dolayı azap edeceğiz.” (Taberi, ilgili yer)

- Bu  ayetlerde bir ihbar-ı gaybi söz konusudur. Münafıkların gizlice kendi aralarında konuştuklarını ortaya koymakla -geçmişe ait- ihbar-ı gaybi nevinden bir mucize gösterildiği gibi, bu son ayetten de anlaşıldığı üzere, -geleceğe ait- ihbar-ı gaybi nevinden başka bir mucizeye yer verilmiştir. Bu da söz konusu istihza / alay işine karışanlardan bazılarının samimi olarak imana gelip af kapsamına gireceği, diğerlerinin ise küfür üzere ölüp cezaya çarpılacakları gerçeğidir.

Burada -çoğul sığasıyla kullanılmakla beraber-, rivayetlere iman edip affa uğraya yalnız bir şahıstır. O da Mahşi b. Humeyyir el-Eşceidir. (Taberi, ilgili yer)

- Bu açıklamalardan anlaşılıyor ki, sorudaki tereddütlü telaşa gerek yoktur.

Bu konunun muhatapları kâfirlerin en şiddetlileri ve zararlıları olan münafıklardır. Allah onlardan büyük bir kısmının imana gelmeyeceğini bildiği için cezaya çarpılacaklarını bildirmiştir. Beyan etmek istedikleri mazeretleri de ayrı bir yalandır ve vahiyle açığa kavuşturulmuştur. Yani, Allah ile, ayetlerle ve Hz. Peygamber (asm) ile yaptıkları alay, bir şaka değil, bilerek işlenmiş ciddi bir suçtur. “Siz Allah ile Onun ayetleriyle ve Onun peygamberi ile mi alay ediyordunuz?” mealindeki ayetin ifadesinden anlaşıldığı gibi, bu tür kutsal varlıkları bir eğlence veya alay konusu yapmak büyük bir suç olduğuna göre, söz konusu tahkirleri ciddi ciddi yapmanın ne kadar daha büyük bir suç olduğu açıktır. Böyle bir suçu -mazeret kılıfında- lafla geçiştirmek mümkün değildir.

Bununla beraber, nifaktan çıkıp samimi olarak iman edenlerin tövbelerinin kabul olacağına da (“eğer bir kısmını affedersek…” ifadesiyle) ve af kapsamına gireceğine de ayette işaret edilmiştir.

Özetle bu ayetlerde, Ehl-i sünnet alimlerinin kitap ve sünnet çerçevesinde ortaya koydukları itikadı çürüten bir beyan söz konusu değildir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun