Yağmursuzluk, Yağmur Namazı ve Duasının Vaktidir

Yağmur namazı ve duası bir ibadettir. Yağmursuzluk, o ibadetin vaktidir. Yoksa o ibadet ve o dua, yağmuru getirmek için değildir. Eğer sırf o niyet ile olsa; o dua, o ibadet halis olmadığından kabule layık olmaz.

Nasıl ki Güneş'in batması, akşam namazının vaktidir veya Güneş'in ve Ay'ın tutulmaları, küsuf ve husuf namazları denilen iki özel ibadetin vakitleridir. Yani; gece ve gündüzün nurani ayetlerinin perdelenmesiyle Allah’ın büyüklüğünü ilana sebep olduğundan, Cenab-ı Hak kullarını o vakitte bir nevi ibadete davet eder. Yoksa o namaz, (açılması ve ne kadar devam edeceği, astronomi hesabiyle belli olan) Ay ve Güneş'in açılmaları için değildir. Aynı onun gibi; yağmursuzluk dahi, yağmur namazının vaktidir. Cenab-ı Allah kullarını o vakitte duaya ve namaza davet eder. Yağmursuzluk o ibadetlerin zamanı olmuş olur. Yoksa o ibadetler yağmurun yağması için değildir. Bu açıdan yağmursuzluğu mutlaka bir ceza olarak görmemek gerekir.(1)

Yağmura muhtaç bulunan ve onu getirmekten de aciz olan insanoğlu, bu ihtiyacının ancak İlâhî rahmet tarafından yerine getirileceğinin şuurunda olarak Allah’a iltica eder ve O’na sığınır. Her ibadet gibi yağmur namazında da Allah’ın rızası esas alınır. İbadet sonunda yağmursuzluk afetinden kurtuluş için Allah’a dua edilir, ondan yardım dilenir.

Gerçi yağmur namazının görünüşteki neticesi yağmurun gelmesidir; fakat asıl hakikî, en menfaatli neticesi ve en güzel ve tatlı meyvesi şudur ki: Herkes o vaziyetle anlar ki, onun rızkını veren babası, evi, dükkânı değil; belki onun ihtiyacını gören ve yemeğini veren, koca bulutları sünger gibi ve zemin yüzünü bir tarla gibi tasarrufunda bulunduran bir Zât, onu besliyor, rızkını veriyor. Hattâ en küçücük bir çocuk da, daima aç olduğu vakit validesine yalvarmaya alışmışken, o yağmur duasında, küçücük fikrinde büyük ve geniş bu mânâyı anlar ki: Bu dünyayı bir hane gibi idare eden bir Zât, hem beni, hem bu çocukları, hem validelerimizi besliyor, rızıklarını veriyor. O vermese, başkalarının faydası olmaz. Öyleyse O’na yalvarmalıyız der, tam imanlı bir çocuk olur.(2)

Yağmursuzluk ibadetin vakti olduğuna göre, bu vakit bitinceye kadar ibadete devam etmek gerektir. Yani yağmursuzluk ibadetlerinin vakti olan yağmur yağışının olmaması durumu, ancak yağmurun yağması ile son bulacaktır. Dolayısıyla yağmur yağmadı diye bu ibadeti bir defa yapıp bırakmamalı, bu vakit bitinceye kadar, yağmur yağıncaya kadar devam ettirilmelidir.

Dipnotlar:

(1) bk. Bediüzzaman, Sözler,  Yirmi Üçüncü Söz.
(2) bk. Emirdağ Lahikası-I, 14. Mektup.

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Okunma sayısı : 5.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun