Hz. Peygamberin Risalet Yönü

Rasulullah risalet yönüyle bir takım gaybî sırlara mazhardır. Bunun en büyük delili başta kurandır. Kuranı Kerimde bunun çok örneklerine rastlamaktayız. Mesela: Hudeybiye barışı dönüşünde nazil olan Fetih Suresinde, sefere katılmayan münafıkların ne gibi mazeret uyduracakları peygambere haber verilmişti:

"Geride kalanlar sana 'Mallarımız ve çocuklarımız bizi alıkoydu. Bizim için istiğfar et.' diyecekler. Onlar dilleriyle kalblerinde olmayan şeyi söylüyorlar." (Fetih, 48/11).

Benzeri bir durum Tebük seferine katılmayanlarla ilgili:

"(Seferden geri kalan münafıklar) onlara döndüğünüzde size özür beyan edecekler. De ki: Özür beyan etmeyin. Size inanmayacağız. Allah bize, durumlarınızı haber verdi." (Tevbe, 9/94).

Keza, Hz. Peygambere münafıkların bir takım halleri vahiyle bildirilmektedir:

"Onlar "başüstüne" derler. Yanından ayrıldıktan sonra bir kısmı gece senin dediğinden başkasının kurar." (Nisa, 4/81).

"İnsanlardan bir kısmı vardır ki, dünya hayatı hakkında söyledikleri hoşuna gider. Kalbindekine Allahı şahit tutar. Halbuki o, hasımların en yamanıdır. Dönüp gitti mi (senden ayrılıp bir iş başına geçti mi) yeryüzünde fesat çıkarmaya, harsı ve nesli helak etmeye çalışır." (Bakara, 2/204-205).

Şu olay da, Hz.Peygambere gelen gaybî bilgiyi teyid etmektedir:

Ebu Àmir, Hz. Peygamber Medineye gelmeden önce Hristiyanlığı din olarak seçen ve ruhban olarak yaşayan birisidir. Rasulullah Medineye geldiğinde kendisinin reislik ve saltanatı sona erdiğinden, peygambere düşman kesilir. Müşriklerle beraber hareket eder. Huneyn mağlubiyetinden sonra Şama kaçar. Oradan Medine münafıklarına "Elinizden geldiğince silahlanın. Benim için de bir mabed yapın. Ben Rum Kayserine gidiyorum. Oradan büyük bir ordu ile gelip Muhammed ve arkadaşlarını sürüp çıkaracağım." diye haber gönderir. Münafıklar da, böyle bir mescidi yapıp, açılışına Peygamberi davet ederler. Rasulullah gelmeye hazırlanırken, gelen ayetler durumu Rasulullaha haber verir: (Vâhidî, Esbabun-nüzul, s.264)

"Onlar o kimselerdir ki, zarar vermek, küfrü yaymak, müminler arasına ayrılık sokmak ve daha önceden Allah ve Rasulü aleyhinde savaşmış olana yataklık etmek için bir mescid edindiler 'İyilikten başka bir şey murad etmedik.' diye yemin de ederler. Fakat Allah şahittir ki, bunlar gerçekten yalancıdırlar. Orada asla namaz kılma !..." (Tevbe, 107-108)

Şu ayet, Hz. Peygamberin ilahî vahiyle bir kısım gaybî bilgiye mazhariyetinin en açık delillerindendir:

"Peygamber, eşlerinden birine gizlice bir sır söylemişti. Fakat eşi, bunu başkasına haber verdi. Allah bunu, peygamberine bildirdi. Peygamber, bir kısmını söyleyip bir kısmından vaz geçmişti. Peygamber bunu haber verince eşi 'Bunu sana kim haber verdi?' dedi. Peygamber, 'Alim ve Habîr olan Allah haber verdi.' dedi" (Tahrîm, 66/3)

Buharide zikredilen rivayetten Rasulullahın bu ik zevcesinin Hz. Hafsa ve Hz.Aişe, olduklarını öğrenmekteyiz. (Buhârî, Tefsîr, 66/3)

Mümtekine suresinin iniş sebebi de Rasulullahın gaybdan talimat aldığının bir misalidir.

"Ey iman edenler! Benim ve sizin düşmanınızı dostlar edinmeyin." diye başlayan sure, Hâtıb B. Ebi Beltea dolayısıyla inmiştir. Şöyle ki:

Bedir gazilerinden olan Hâtıb, Medineden Mekkeye gelen Sâre ismindeki kadına bir mektub verir. Mektubda, Hz.Peygamberin Mekkeyi fethe hazırlandığını haber vermektedir. Kadın Mekkeye doğru yol alırken, Hz.Cebrail durumu Rasulullaha bildirir. Rasulullah, bir kısım ashabını çağırır. "Filan yerde Mekkeye giden bir kadın bulacaksınız. Üzerinde Hâtıbın bir mektubu var. Mektubu getirin kadını ise, bırakın yoluna devam etsin." der. Giderler, kadını bulurlar. Kadın önce inkâr ederse de, sonunda saçında sakladığı mektubu vermek zorunda kalır.

Rasulullah, Hâtıbı çağırtıp "niye böyle yaptığını" sorar. Hâtıb der: "Ya Rasulullah, İslama girdikten sonra küfre dönmüş değilim. Yanlız mekkeli muhacirlerin her birinin Mekkede aşiretini koruyacak kimsesi var. Benimse yok. Kimsesi olmayan birisiyim. Ailem de onların arasında. Onlara yardımcı olmak istedim. Bildim ki Allah Mekkelilerin cezasını verecek. Mektubum ise, onlardan bu cezayı gidermeyecek." (Vâhidî, Esbabun-nüzul, s.441-442; Buhârî, Tefsîr, 60/1)

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun