Bir Nedâmet ve Bir İtiraf


Türkçe Kur`an çalışmalarını sürdüren heyetin içine katıldığı için M. Raif Ogan`ın dehşetli ve şiddetli hücumuna maruz kalan Hafız Ali Rıza Sağman cevabî yazısında özetle şöyle diyor:

Ben hanende değilim, rakı masalarında oturmam, oturmuşsam kerhen oturmuşumdur. Ben hafızım, dersiâmım, hukuk fakültesi mezunuyum, İmam Hatip kursunda Kur`an ve hutbe muallimiyim.


Diyeceksiniz ki: "Madem ki böyle idi, o Türkçe Kur`an okumalar... ne oluyordu?"

Bu hadise iki bakımdan mütalaa edilir:

a. İşin zatı:

"Türkçe Kur`an olur mu, okunur mu?" meselesi. Buna istediğiniz kadar hücum ediniz, hatta beni de yanınıza almayı unutmayınız.


b. İşin tatbiki ciheti:

Burada hülasa olarak derim ki: Azim ve pür dehşet bir sel önünde bir koca kütük olamadık. Herkes gibi biz de resmi ve sivil köpükler ile gelen bu selin önünde bir saman çöpü durumuna düşmüştük.


Türkçe Kur`an çalışmalarına alet olan, ama alet olduğuna üzülen, Kur`an`ı Türkçeleştirmek isteyenleri yıkıcı bir sele benzeten, fakat o selin önünde bir kütük gibi duramadığına, saman çöpü gibi sürüklendiğine hayıflanan Hafız Ali Rıza Sağman`ın şu cümlesi de çok şeyler anlatmakta, geçmişe ve geleceğe mühim mesajlar vermektedir. Sağman`ın günahlarına da keffaret olacağını umduğumuz cümlesi şudur: TÜRKÇE KUR`AN OLAMADIĞI GİBİ, TÜRKÇE KUR`AN OKUNAMAZ DA. BU NÜKTEYİ NÜKTEBİN OLAN ANLAR.( Geniş bilgi için bkz. Cündioğlu, Dücane, Türkçe Kur`an ve Cumhuriyet İdeolojisi, s. 316-318)

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Okunma sayısı : 5.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun