Biz bir bilgisayar programıyız. Allah adaletlidir, diye kimsenin bizi kandırmadığını nasıl anlarız?
Değerli kardeşimiz,
Her şeyden önce insan olarak biz bir bilgisayar programı gibi değiliz. Çünkü bilgisayarın iradesi yoktur, yazılım esnasında ona böyle bir hak tanınmamaktadır. Zaten böyle bir şey mümkün de değildir. Bu sebeple, bilgisayar, programcının elinde bir kukladan öteye geçemez. Şayet programcı yanlış bir komut öğrettiyse o bunu öyle algılar. Nitekim bazı kelimelerin yazılımını -yanlış olarak bellediği için- yanlışa doğru, doğruya yanlış diyebiliyor.
Oysa, insanın kader yazılımında yer alan unsurların başında “özgür irade” gelmektedir. Kişi bu özgür iradesi sayesinde istediğini seçmekte hürdür. Yazılımında olduğu için insan istese de özgür olmaktan kendini uzaklaştıramaz.
Bununla beraber, yazılımı yazan Allah’ın bir ismi “ADL”dir. Yani öyle adildir ki, adeta adaletin / adlin kendisidir. Kâinatın her tarafında kendini belli eden dengeler, ölçüler, bu adaletin varlığına şahitlik etmektedir. Eskiden beri peygamberlere karşı isyan eden zalimleri helak etmesi, hakkın, adaletin temsilci olan peygamberleri ve onlara tabi olanları himaye etmesi, reddi kabil olmayan -tarihin referans verdiği- ilahî adaletin yansımalarıdır.
Ayrıca, Kur’an’a iman etmiş bir kimse için, bu ilahî adaletin varlığının en büyük şahidi Kur’an’ın kendisidir.
Özetle, bilgisayarın beynine istediği şekilde komuta eden insan beyni ile, bilgisayar beynini kıyaslamak eskilerin eskimez deyimiyle “kıyas maal-farıktır”, yani -bu iki unsur, kıyaslamayı / karşılaştırmayı haklı çıkaracak şekilde- bir benzetme yönü, bir ortak paydası olmayan türden olduğu için, aralarında konuyla ilgili bir benzetme yapmak mümkün değildir.
Kendisine -dışta varlığı olan- gerçek bir vücut elbisesi giydirilen, başına özgür iradeyle seçici olmaya imkân veren bir şuur takılan insan ruhu ile, ruhsuz, cansız, ne yaptığını gerçekte fark etmeyen, özgür irade nedir bilmeyen, bir yazılımın esiri olan kukla bir makineyi karşılaştırmak, mantık açısından her türlü lojistik destekten yoksun, her yönden çatırdamaya, dökülmeye müsait bir önerme yapılanmasıdır.
Eğer insan, “rüzgarın önünde sürüklenen bir yaprak, sadece verilen komutu yerine getiren bir bilgisayar” ise, seçme kabiliyeti yoksa, yaptığından mesul değilse, o zaman suçun ne manası kalır? Böyle diyen kişi, bir haksızlığa uğradığı zaman mahkemeye müracaat etmiyor mu?
Halbuki, anlayışına göre şöyle düşünmesi gerekirdi:
“Bu adam benim evimi yaktı, namusuma dil uzattı, çocuğumu öldürdü, ama mazurdur. Çünkü makinedir, bilgisayardır, bu fiilleri yapmak zorunda, ne yapsın, başka türlü davranmak elinden gelmezdi ki.”
Hakkı çiğnenenler gerçekten böyle mi düşünüyorlar?
İnsan yaptığından sorumlu olmasaydı, “iyi” ve “kötü” kelimeleri manasız olurdu. Kahramanları takdire, hainleri aşağılamaya gerek kalmazdı. Çünkü, her ikisi de yaptığını isteyerek yapmamış olurlardı. Halbuki hiç kimse böyle iddialarda bulunmaz. Vicdanen her insan, yaptıklarından sorumlu olduğunu ve rüzgarın önünde bir yaprak, programlanan bir bilgisayar gibi olmadığını kabul eder.
İlave bilgi için tıklayınız:
- Allah’ın küllî iradesi ile insanın cüzî iradesi nasıl bağdaştırılabilir? ...
- Allah bizi yaratırken ne yarattığını bilmiyor muydu? ...
- Günah işleyen bir kişi kendi iradesine uyarak mı günah işler, ...
- İnsanın iradesini de Allah yarattığına göre Allah insanın günah işlemesine neden müsade etmektedir?
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Yaratan, yarattığını yargılar mı? Yarattığını yargılıyorsa O, Yaratan olabilir mi?
- Kader konusunda detaylı bilgi verir misiniz?
- Kaderin fiillerimiz üzerindeki etkisi nedir? Tedbirli olsak da, ezelde takdir edilen mi olur, bunu açıklar mısınız?
- Anne ve babamızın belirli olması, evliliğin irademiz dışında olduğunu göstermez mi? Eğer anne babamızın kim olacağını biz belirleyemiyosak, evlilikte kader olmuş olmuyor mu?..
- İnsan kendi kaderini kendi mi belirler, yoksa Allah tarafından mı belirlenir?
- Allah bizi yaratırken ne yarattığını bilmiyor muydu?
- İntihar etmek kişinin kaderinde mi vardır?
- Acaba cehenneme gidecek insanların ruhunda, kötü ruh kaynağı gibi bir yerden eklenmiş bir parça olma ihtimali var mıdır?
- Bizim ne yapacağımız kaderimizde yazılmış ise, ne suçumuz var?
- Ölümü Allah yarattıysa neden sorumlu olalım?