Beni evlatlık alan aile gerçek ailem sayılır mı?

Beni evlatlık alan aile gerçek ailem sayılır mı?
Tarih: 02.12.2020 - 20:46 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Beni evlatlık alan aileme karşı sorumluluklarım nedir, ne yapmalıyım, nasıl davranmalıyım?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Öncelikle sizi aile, anne-baba ve kul hakkı gibi konulardaki sorumluluk şuurunuz ve “davranışlarınızın nasıl olması gerektiği” konusundaki hassasiyetiniz için tebrik ederiz.

Evlatlık; içinde başta insani olmak üzere, psikolojik, sosyolojik, ekonomik ve dini boyutları olduğu için, her zaman sıkıntılar ve sorunların olması muhtemel olan bir müessesedir. Bundan dolayı evlatlık olarak verilen kişinin hayatı, bazen ergenlik döneminden başlayarak hayatının sonuna kadar sorgulamalarla geçebilmekte; ayrıca hem dünyaya gelmesine vesile olan anne ve babasına hem de kendisini bin bir zahmetlerle büyütüp besleyen, fedakarlık eden sevgi abidesi evlatlık verilen aileye karşı kırgınlık ve öfke duymaktadır. Bunun dışında mahremiyet ve miras konularından kaynaklanan sorunlarda da kişi ile ailesini karşı karşıya bırakmaktadır.

Bundan dolayı İslam dini çocuklara her türlü yardımda bulunmaya, onları sahiplenmeye, onlara kol kanat germeye karşı toplumu teşvik etmesine karşın, modern anlamda evlatlık kurumuna sıcak bakmamaktadır.

Tüm bunlara rağmen, evlatlık verilen kişi, aile büyüklerinin veya psikologların yönlendirmesiyle, saydığımız bu ve benzeri sorunlarını çözebilir, bazı alanlarda daha güçlü de olabilir. Bu gerçeğe rağmen bazen aileler, çeşitli korku ve kaygılardan dolayı kişi ile bunu başta açıkça konuşamamakta, makul izahlar yapamamakta, hak ve sorumluluklarının çerçevesini çizememektedirler. Bu durumda da kişiler, ileriki yıllarda sizin gibi sorunlarına bizzat kendileri çeşitli yollarla cevap aramaktadırlar.

Görüldüğü gibi sizin de içinde yaşadığınız bu süreç, evlatlık verilen kişilerin hayatlarının bir döneminde çoğunlukla yaşayabilecekleri bir durumdur. Burada önemli olan çözüme odaklanarak adım atmaktır.

Bu kişiler, sorunlarını çözdükçe, diğer kişilere göre hayata daha güçlü başlayabilirler. Ayrıca daha geniş bir aile çevreleri olacağı için daha fazla imkanlara ve sosyal çevre de da sahip olabilmektedirler.

Şimdi sorunuzun cevabına geçelim:

“Beni evlatlık alan aile gerçek ailem sayılır mı?” şeklindeki sorunuzun birbirinden bağımsız iki farklı boyutu var. Bunlardan birisi duygusal, vicdani ve insani boyuttur, diğeri de İslami hukuk boyuttur.

Bu iki farklı boyut, ailenize karşı sözünü ettiğiniz sorumluluklarınız ve davranış şeklinizi de biçimlendirir ve farklılaştırır.  

Öncelikle konunun insani boyutuna bakalım:

Evlatlık olarak verilen yer, kişinin “gerçek” ailesi midir, değil midir, sorusunun cevabı öncelikle çocuğun o ailede yaşadıklarına bağlıdır. Çünkü aile demek, kişiye saygı, sevgi, dayanışma, yardımlaşma, sıkıntıları paylaşma, mutlulukta birlikte olma, psikolojik rahatlık sağlama gibi imkân ve değerleri veren kurum demektir. Kişi, bundan dolayı en çok evinde ve ailesinin yanında rahat eder.

Bundan dolayıdır ki, ailenin oturduğu eve “yuva” demişizdir. Çünkü aile bizim sığınağımız ve yuvamızdır. Aile demek, çocuğu koruyup kollayan ebeveynlerin varlığı demektir. Erkek, rol modelliği baba rolündeki erkekten, kız ise rol modelliği anne rolündeki kadından öğrenir ve hayata daha sağlıklı atılır.

Eğer ailenizin yanında aile sıcaklığı hissediyorsanız veya en azından hayatınızın bir döneminde bu sıcaklığı ve yakınlığı hissettiyseniz, bu aile sizin ailenizdir. Önemli olan sizi evlatlık alan kişilerin size verdiği sevgi, muhabbet, alaka ve yardımla size bir aile atmosferini yaşatmış olmalarıdır. Eğer, bulunduğunuz ortamda erkek ve kadın rol modellerini görerek büyüdüyseniz bu aile demektir.

Kısaca ailenin bir çocuğa sağladığı psikolojik rahatlık ve verdiği değerleri almış iseniz, demek ki siz gerçek bir aileye sahipsiniz.

Buna karşın, kendi anne ve babalarının yanında büyüdükleri halde, sevginin olmadığı, şiddet, alkol ve diğer sorunların yaşandığı bir aile ortamında büyüyen binlerce çocuk ve gencin çektiği sıkıntıları düşündüğümüzde, onların “gerçek bir aile” sahibi olduğu söylenemez

“Gerçek bir aile” kavramına bu şekilde baktıktan sonra, sıra sizin sorduğunuz sorumluluk ve davranış şekline gelmektedir. Bu çerçevede size düşen şey, konuya kul hakkı, insani ve vicdani bir perspektiften yaklaşmaktır.  

Nokta kadar bile olsa bizde hakkı olan kişilere karşı sorumluluğumuzun olduğunu bildiren bir dinin mensuplarıyız. Yine bizde hakkı olan kişi hakkını helal etmedikçe, Allah’ın bunu affetmeyeceğini söyleyen bir dininin mensuplarıyız.

Bizi büyütüp besleyen, maddi ve manevi emek veren kişilere bu çerçeveden baktığımızda, bizde ödenmesi çok zor haklarının olduğu görülecektir. Dolayısıyla söz ve davranışlarımızla onları rencide etmekten kaçınmak, sevgi, saygı ve hürmet duyguları içinde olmak, hâl ve hatırlarını sormak temel sorumluluğunuzdur.  Ayrıca onların namus, şeref ve onurunu korumak, yaşlandıklarında da onların size sahip çıktığı gibi aynı şekilde onlara sahip çıkmak, yardım etmek vicdani ve dini bir sorumluluktur.

Ancak tabii ki sizi büyütenler ve size bu ortamı sağlayanlar, biyolojik anlamda gerçek anne-babanız değildir. Gerçek anne-babanız, ancak sizin dünyaya gelmenize vesile olan kişilerdir. Bu durum, sizi evlatlık alan ailenin, eğer varsa diğer çocuklarıyla olan ilişkiniz için de geçerlidir. Onlarla kardeş gibisiniz, ama gerçek kardeşleriniz değildirler.

Konuya dini hukuk açısından bu çerçeveden baktığımızda, sizin gerçek aileniz gibi bu ailenizin mirasından hak dava etmeniz İslami hukuka uygun değil. Ancak onların rızalarıyla sizi miraslarına ortak etmelerinde de bir sıkıntı yoktur.

Bunun dışında sorumluluk ve hassasiyet gerektiren bir diğer konu ise, mahremiyet ilişkisidir. Bu çerçevede anne ve babanızın yanında mahremiyet duygularınızı koruma sorumluluğunuz var. Bu mahremiyet ilişkisi, onların varsa başka çocukları, erkek ve kız kardeşleri, anne ve babaları için de geçerlidir.

Bunun yanında hukuki olup, ancak uyulması da zorunluluk olmayan hak ve sorumluluklar da söz konusudur. Örneğin kendinizi o aileye ait görseniz bile, onların soyadını istememe hakkınız vardır. Ancak ailenize aidiyet duygularınız güçlüdür, uzun yıllardır kullandığınız soy adını devam ettirmenizi istemenizde de bir sorun yoktur.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun