"Allah'ın ayetlerini az bir menfaat karşılığında satmayın." ayeti nasıl anlaşılmalıdır?

Tarih: 26.04.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Kur'an ayeti yazan kitap ve levhaları yazıp satmak caiz değil midir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Yahudilerden, nimetlerin en büyüğü olan hak dini reddedip âhiret kurtuluşundan mahrum kalma pahasına, bunlarla mukayese edildiğinde hiçbir değer ve anlam ifade etmeyen dünya malı, dünyevî mevki ve itibar peşinde koşmamaları istenmektedir. "Ayetlerimi az bir karşılık ile satmayın." mealindeki ifade, Allah'ın yüce ve kutsal kitabını ve dinini kişisel ve maddî çıkarlar için kullanıp yanlış yorumlayanlara, haramları helâl, helâlleri haram göstermeye kalkışanlara karşı kesin bir uyarıdır. (bk. Ateş, I, 155-156; İbn Âşûr, 1,467-469; Kur’an Yolu:I/52-53)

Bu mealdeki ayetlerin anlattığı hususlar, gerçekten  belli bir para karşılığı ayetlerin satımını gerçekleştirmek değildir. Bilakis, "dinlerini dünyaya satmak." Allah’ın indirdiği ayetlerinde ortaya koyduğu emir ve yasaklarını -fani dünya hayatının değersiz menfaati uğruna- çiğnemek, kalplerindeki imanlarına rağmen, şeytanın ve nefs-i emarenin telkinlerine boyun eğmek gibi süflî ve aşağılık bir konumun sergilenmesi söz konusudur.

Örneğin -Yahudilere hitap eden- Maide Suresinin 44. ayetinde “Benim ayetlerimi az bir fiyata satmayın.” mealindeki ayetin sonunda “Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler / tasdik etmeyenler kâfirlerin ta kendileridir.” ifadesi ile Hristiyanlara hitaben gelen 47. ayetin sonunda da “Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler / tasdik etmeyenler fâsıkların / yoldan çıkmışların ta kendileridir.” ifadesinde arz ettiğimiz hususu görmek mümkündür.

Hukuku icra ederken, Yahudi hâkimlerin rüşvet alarak -bile bile- yanlış ve haksız karar vermeleri, bu cümleden olarak recim hükmünü uygulamamaları veya sadece halk kesimine tatbik etmeleri; yine, insanların teveccühünü kaybetmemek, makamlarından olmamak için -bile bile- Hz. Muhammed (asm)’in vasıflarını gizlemeleri, Allah’ın ayetlerini  değersiz bir menfaate satmak anlamına gelir.

Eğer Hz. Muhammed (asm)’in hak peygamber olduğu ortaya çıkarsa, ilim adamları, muhtaç oldukları bilgileri ondan almak durumunda kalır. Haham ve papazlar, birer dinî otorite olarak merci olma konumunu kaybeder, halkın yeni peygambere tabi olmasıyla, onlar geri planda kalmaya mecbur olacaklar. Bu makamlar, manevi makamların dışında maddî makamlar olarak da kendini gösterir. Nitekim, Bizans Kralı, Hz. Peygamber (asm)’in elçilerini ve -o anda daha iman etmemiş olan- Ebu Süfyan’ı dinledikten sonra, onun hak peygamber olduğunu söylemiş, ancak oradaki papazların isyan etmelerinden ötürü –makamını muhafaza etmek için -işi şakaya vurmak zorunda kalmıştı.

Bununla beraber, Kur’an’ın açıkça ifade ettiği üzere, dinlerini dünyaya satan, rüşvet gibi haksız kazançla hayatlarını sürdürmeye alışık olan Yahudî hahamları, iman etmeleri durumunda yalnız makamlarından uzaklaşmakla kalmaz aynı zamanda rant gelirlerini de kaybederlerdi...

Kur'an ayetlerinin yazıldığı kitapları ve levhaları satmak caizdir. Bunun ayette geçen konuyla bir ilgisi yoktur.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun