Allah'ın arşı ne demektir?
Değerli kardeşimiz,
اَلَّذ۪ينَ يَحْمِلُونَ الْعَرْشَ وَمَنْ حَوْلَهُ يُسَبِّحُونَ بِحَمْدِ رَبِّهِمْ وَيُؤْمِنُونَ بِه۪
"Arşa hamele olan (Hamele-i Arş) ve Arş'ın etrafında olanlar, hamd ile Rab'lerini tesbih ederler ve O'na inanırlar." (Mü'min, 40/7)
Arş, kelime olarak, taht anlamındadır. (İbn Manzur, Lisanu'l-Arab, Daru Sadır, Beyrut, VI, 313; Alûsî, XIX, 190; Bursevi, IV, 320; Yazır, III, 2126-2127) Bu kelime Kur'an'da yirmi altı defa geçer. Bunlardan yirmi biri Allah'ın tasarrufuyla, beşi de beşerî arşla ilgilidir. İnsanların arşından bahseden bu beş ayetten biri Hz. Yusuf'un, dördü de Belkıs’ın tahtı ile alakadardır.
Mücessime, Arş'ı cismani bir taht ve Rahman'ın Arş'a istivasını maddi bir oturuş olarak anlamak istemişlerse de ilgili ayetlerin bu tarz yorumu Kur'an'ın esaslarına aykırıdır. Hamdi Yazır'ın ifadesiyle böyle bir anlayış "aklen ve şer'an pek büyük bir cehalettir." (Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, III, 2184) Keza, Hamele-i Arş'tan bahseden ayetlerden hareketle, İlahi Arşı meleklerin omuzuna yükleme gayreti, haktan sapmaktır.
Arş, genelde müfessirler tarafından ilahi saltanattan kinaye olarak değerlendirilmiştir. (Râzî, XIV, 115; Beydâvî, I, 342; Alûsî, VIII, 134; Cürcani, Seyyid Şerif, Ta'rifat, Daru'l- Kütübi'l- İlmiyye, Beyrut, 1983, s. 150; Yazır, III, 2177; Nursi, Sözler, s. 362; Kutub, III, 1767) Yani, nasıl ki bir hükümdar tahtına oturur, emir ile ülkesini idare eder. Cenab-ı Hak dahi, emir ve iradesiyle âlemde hükmeder, tasarrufta bulunur.
Bu konuda Hamdi Yazır şu açıklamaları yapar:
"Arş'ta cismiyetin zaruriyeti iddia olunamaz... Bir hükümdarın tahtına oturması mefhumunda bile asıl maksat, cismanî bir oturuş değildir." (Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, III, 2178-2179)
Başta verdiğimiz ayeti Mücessime kendi görüşlerine delil olarak kullanır. Müfessir Zemahşeri, ayetle ilgili şu yorumda bulunur:
"Şayet Allah Arş'a oturmuş olsaydı Hamele-i Arş ve Arş'ın çevresinde olan melekler O'nu görürlerdi. Ayetin "Ona inanırlar" kısmı durumun böyle olmadığına bir tembihtir." (Zemahşeri, Keşşaf, Daru'l- Marife, Beyrut, III, 361)
Fahreddin Razi bu yorumla ilgili olarak şöyle demekten kendini alamaz:
"Allah Keşşaf sahibini rahmetine mazhar kılsın. Kitabında sadece bu nükte bile olsa, fahr ve şeref olarak ona yeterdi." (Râzî, XXVII, 32-33)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Dünyadan nasiplenmenin ölçüsü nedir?
- Hz. Peygamber, ümmetin babası mıdır?
- Tahrif nedir?
- Kur'anın ibareleri, pek çok manalara kapı açacak zenginlikte midir?
- Cifir hesabı nedir?
- Mezhep realitesini açıklar mısınız?
- Cihad ile savaş arasında ne fark vardır?
- Hariciler kimdir, nasıl ortaya çıkmıştır ve temel özellikleri nelerdir?
- Kelimelerin lügat ve ıstılah anlamlarında iltibas nasıl oluyor?
- Savaşa hazırlık konusunda Kur'an'da nelere dikkat çekilir?