Allah, vücudumuzdaki hareketleri her an yaratır mı?
- Yoksa vücudumuz programlı mıdır, kendi kendine mi görevlerini yapar?
Değerli kardeşimiz,
Elbette her an yaratılıyor. Bu konuya şu örnek penceresinden bakılabilir:
Bir aynada gördüğümüz renkler, ışıklar ve hissettiğimiz ısılar, güneşten gelir ve bu geliş kesintisizdir. Güneş bir an bile bu gelişi kesse, aynada hiçbir şey kalmaz.
Kainat tamamen içindekilerle beraber, Allah’ın isimlerinin tecellileridir. Bu tecelliler kesintisiz devam ederse, o varlıklar da devam eder, eğer tecelli kesilirse, o varlık da yok olur.
Örneğin, bütün hayatlar, Hay isminin tecellileridir. Allah, Hay isminin tecellisini bir varlıktan kesse, onda hayat yok olur.
Bunun gibi bütün varlıkların var olması, varlığının devam etmesi ve varlığın devam etmesi için gerekli ihtiyaçlarının verilmesi her an ve sürekli olarak Allah’ın isimlerinin tecellisi ile var olur ve varlığı devam eder.
Nitekim bu hakikat, Nur Risalelerinde şöyle ifade edilir:
“Bütün mevcudatın hakaikı, bütün kainatın hakikatı; esma-i İlahiyeye istinad eder… Hatta muhakkikîn-ı evliyanın bir kısmı demişler: 'Hakikî hakaik-ı eşya esma-i İlahiyedir. Mahiyet-i eşya ise, o hakaikın gölgeleridir.' ” (Sözler, Otuz İkinci Söz, Üçüncü Mevkıf)
Alemin varlığı bir hakikat; Mucid ismine dayanıyor. Bu âlemde her şeye bir suret, bir şekil verilmiş olması da ayrı bir hakikat; bu da Musavvir ismine dayanır. Her suretin ayrıca benzetildiği, en güzel bir biçime sokulduğu da bir başka hakikat; bu da Müzeyyin ismine dayanır. Bu ziynette rengin de ayrı bir yeri vardır; Mülevvin ismine dayanır. Ölümün hakikati Mümit ismine, hayatınki Muhyi ismine dayanır... Misaller çoğaltılabilir.
Bu konuya başka bir örnek olarak Kayyum isminden de bakılabilir:
Kayyumiyet; her şeyin Allah’ın kudreti ile ayakta durması anlamındadır. Yani atomdan ta galaksilere kadar her şey varlığında ve hareketlerinde hepsi Allah’ın kudreti ile varlar ve onun kuvveti ile hareket ediyorlar. Allah bir an kudretini bu kainattan ve varlıklardan çekse, her şey yerle bir olup helak olur.
Demek ki, Allah’ın sıfatları, isimleri şu kâinattan zerre bir miktar elini çekse kâinat yok olur. Kâinatın kendi kendini icad edip devam ettirmesi nasıl mümkün değilse, Allah tarafından yok iken var edildikten sonra kendi hâline bırakması aklen ve naklen de mümkün değildir.
Allah’ın sıfatlarının ve isimlerinin tecellileri olmadan, bütün bu işlerin kendi başına olup bitebilmesi için her şeyin haşa ilah gibi olması gerekiyor.
Örneğin bir atomun bir adım atabilmesi, bütün kâinatın plan ve programına uyum içinde olması ile mümkündür. Öyle ise ya "Atom ilah gibi her şeyi bilir ve ona göre adım atar." denilecek -ki bu muhaldir- ya da "Bu zerre Allah’ın tedbir ve terbiyesinde, kayyumiyet sırrı ile hareket eden aciz bir memurdur." denilecektir.
Mesela; insan bedeninde çalışan atomların hareket planı, bedenin genel planı ile iç içedir. Yani bir atom hareket ederken, bütün bedenin genel plan ve dengesine uygun bir şekilde hareket ediyor. Şayet plansız ve gelişi güzel hareket etse, bütün bedenin sistemi ve dengesi çöker. Bu sebeple atom her adımında ve her hareketinde bedenin genel sistemine ve uyumuna uygun hareket etmek zorundadır.
Böyle bir hareketi yapabilmek için de ya atomun bütün bedeni bilir bir ilmi ve görür bir gözü var ve ona göre adım atar, demek lazımdır, ya da sonsuz ilim ve görme sahibi olan Allah’ın planı, sevki ve yaratması ile hareket ediyor demek gerekir. Atomun bütün bedeni ve bedenin kainat ile olan ilişki ve münasebetlerini bilmesi imkan dahilinde olmadığına göre; geriye ikinci şık olan Allah’ın sevki ve planı ile hareket ediyor demek kalıyor.
Bu örnekte olduğu gibi atom; Allah’ın ilim, irade ve kudret kayyumiyeti ile o muazzam adımı atıyor. Şayet Allah atomun arkasından çekilse; yani ilim, irade ve kudretini bir an atomdan çekse, atom o muazzam adımı atabilir miydi acaba. Burada hem tevhit var, hem de kayyumiyet hakikati var, ikisini ayırmak mümkün değildir. Delilleri ve örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Organlarımızın hepsini Allah yarattığı gibi onların çalışmasına yardım eden bu âlemi de yine O yaratmıştır. Yani, güneş de Onun mahluku, göz de. Havayı da O yaratmış, akciğeri de. Bunların ne yapılmalarında ne de vazife görmelerinde bize bir iş düşmüyor.
Aynı şekilde, ruhumuz da Allah’ın mahluku, onun bütün fonksiyonları da yine Allah’ın ihsanıyla ortaya çıkıyor. Düşünmemiz, hafızamızı çalıştırmamız, işitmemiz, görmemiz hep Allah’ın ihsanıyla ve onun iradesiyle. İçimizde ve dışımızda cereyan eden bu kadar çok işten bizim sadece bir hissemiz var, o da irademizi hayra yahut şerre yönlendirmemiz.
Biz bir işe meyledip, cüz’i irademizi o işin olması yönünde sarf ettikten sonra, bütün işler Allah’ın küllî iradesiyle, muhit ilmi ve kudretiyle yaratılıyor.
Buna göre, bize verilen cüz’i tercih hakkını da nefsimizin isteği istikametinde değil, Allah’ın rızasına uygun olarak kullanmamız gerekir.
İlave bilgi için tıklayınız:
- Allah her şeyi önceden yarattı mı, yoksa hâlâ yaratmakta mıdır?
- Allah kâinatı yaratıp kenara çekilmiş deniyor. Bu konuda (deizm ...
- Allahu Teala'nın dünyaya karışmadığına, bütün imkanları zaten ...
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Allah kâinatı yaratıp kenara çekilmiş, deniyor. Bu konuda (deizm) bilgi verir misiniz?
- Kur'an'da, Evvel ve Ahir, Zâhir ve Bâtın isimleri niçin birlikte kullanılmıştır?
- Allah Teala'nın dünyaya karışmadığına, bütün imkanları zaten dünyada verdiğine, sınava müdahale etmediğine, bu sebeple de duaların kabul olmayacağına inanan birine, duayı nasıl anlatabiliriz?
- Cehennem Ebedidir 7- Allah “Baki” sıfatını mahlukuna vermez mi?
- Zaman kavramının çöküşünü ve eşyanın hakikatini anlamanın yolunu açıklar mısınız?
- Cansızlardan canlılar nasıl meydana gelmektedir?
- Cansız varlıklar, Allah'ın kelam sıfatına muhatap olur mu?
- Ezan çiçeğinin olayını bana anlatabilir misiniz?
- Topraklarda bitkileri tanıyacak madeni matbaalar ve fabrikalardan maksat nedir?
- Allah, bir fiil icra ederken, o iş vukuunda bütün esma-i ilahiye farklı farklı boyutta mı tecelli eder, yoksa sadece mahdut belirli esma-i ilahiye mi tecelli eder?