Allah Teala mesaj olarak işaretler gönderir mi?
- Etrafımızda bazen yaşanan olaylardan sonra, "Allah'tan gelen bir işaret olabilir" diyenlerle karşılaşıyoruz, mesela en sıradan bir örnek olarak, bir adam elma yerken elmayı düşürüyor, sonra diyor ki, "Allah bunu yememi istemiyor", sonra tatile gidecekken yağmur yağıyor sonra diyor ki "Allah gitmemizi istemiyor", vb...
- Baktığımızda sıradan örnekler, amma günlük hayatta karşımıza çıkıyor, bir Müslüman olarak böyle olaylar bu tarz hükümler çıkarmak bizim işimiz değil, hatta küfür tehlikesi var, biz sadece Kuran ve Sünnet ile hareket etmekle mükellefiz, peki Allah-u Teala gerçekten bazı olaylarla kullarına mesajlar veriyor ola bilir mi?
- Yukarıda saydıklarımdan başka, doğal olaylarda buna dahil (ay tutulması, güneş tutulması, kırmızı ay vb...)
Değerli kardeşimiz,
Öncelikle ifade edelim ki, kâinat ve içindeki her şey, Allah’ın birer mektubudur, o mektupları okumak için bu dünyaya gönderilmişiz. Öyleyse her olaydan, her varlıktan hatta her şeyden bazı mesajlar alınabilir.
Nitekim bir beyitte şöyle denilmiştir:
تَأَمَّلْ سُـطُورَ الْكَائِنَاتِ فَإِنَّهَا ... مِنَ الْمَلِكِ الأَعْلَىٰ إِلَيكَ رَسَـائِلُ
Kâinatın satırlarını dikkatle mütalaa et. Zira onlar, Mele-i Âlâdan sana gönderilmiş mektuplardır.
Demek ki, her şeyden Allah’ın varlığına, birliğine, güzel isimlerini tecellilerine işaret eden yazılar ve mesajlar olduğu gibi, her insana bakan güzel işaretler de olabilir.
Ancak, başımıza gelen herhangi bir olayın ne anlama geldiğini kestirmek her zaman mümkün olmayabilir. Bu açıdan Allah’ın kelamından gelen şeriat kanunlarına ve iradesinden gelen kâinattaki fıtrat kanunlarına uymakla sorumluyuz. Yoksa "Şu oldu bunu yapmayayım, bu oldu şunu demeyeyim..." gibi bir yola girmek doğru olmaz.
Önemli olan yaptıklarımızın dini ve kevni kanunlara uygun olmasıdır.
Diğer taraftan, Allah’ın Kuran’da birçok ayette bazılarının anlayabileceği bazı işaretlere yer verdiği bilinen bir gerçektir. Elif Lam Mim, Nun, Kaf gibi mukattaat harflerinin bu şifreli tarafı kadimden beri alimlerin ilgili alanını oluşturmuştur.
Taberi’nin de ifade ettiği gibi bu konuda yapılan yorumların -ebced ve cifir dahil- hepsi doğru olabilir. (bk. Bakara suresinin ilk ayetini tefsiri)
Bu konudaki en önemli kural ve şart, yapılan yorumun, ayetin açık nassına ve cumhuru ulemanın icma ve ittifakına aykırı olmamasıdır.
Aynen bunun gibi, mücessem bir Kuran olarak isimlendirilen “Kitab-ı kebir-i kâinat” yani büyük kâinat kitabının da bu tür şifreli işaretleri değerlendirmek caizdir.
Fakat buradaki yorumlar da “sahih İslam bilimleri” ve “sahih fen bilimleri”nin açık naslarına aykırı olmaması şarttır.
Örneğin bugün ispatlanmış olduğu kabul edilen “yerküresinin yuvarlaklığı, Güneş sisteminde Güneş'in merkezdeki hareketi” gibi. Güneş'in imamlığı kabul edilmezse cemaatin hepsinin namazı bozulur. “Yıldızlar dağıldığı zaman” gibi ayetlerin mealleri bu gerçeğe bakar.
Bizim de hususi manada gördüğümüz bir işareti, Arapça dilbilgisi kurallarına uygun, muktaza-yı hale mutabık, bir işaret yorumlanabilir. Fakat spesifik olarak “Bu olayın bu şekilde cereyan etmesi benim şu halime işaret eder.” demek kesin bir bilgi olarak algılanmamalıdır.
Sorudaki gibi bir yorum (küfür değil fakat) “recmen bilgayb” denilen uzaktan uzaktan gördüğü serabı buz gibi bir içecek olarak algılamak gibidir. Yüzlerce ihtimali bulunan bir olayı tek bir ihtimale indirgemek manidar bir cehaletin örneği olabilir.
Özetle, bu tür olaylarda dengeli ve hikmetli bir yaklaşım içinde olmalıyız.
İşaretler ve Yorumlar Arasındaki Denge
İslam inancına göre, Allah evrende her an tecelli eder ve her olayda bir hikmet bulunur. Ancak her olayı doğrudan bir işaret olarak yorumlamak, bazı riskler taşıyabilir:
- Yanlış Anlamalar: Olayları kişisel arzularımıza veya korkularımıza göre yorumlayabilir, yanlış sonuçlar çıkarabiliriz.
- Batıl İnançlara Kayma: Her olaya özel bir anlam yüklemek, zamanla batıl inançlara ve hurafelere yol açabilir.
- Allah'a İftira: Bir olayı "Allah'ın emri" veya "Allah'ın isteği" olarak kesin bir dille ifade etmek, eğer doğru değilse, Allah'a (cc) iftira anlamına gelebilir.
Doğru Yaklaşım Nasıl Olmalı?
1. Kur'an ve Sünnet'e Başvurmak: Yaşanan olayları anlamlandırmak için öncelikle Kuran-ı Kerim ve Hz. Muhammed'in (asm) sünnetine başvurmalıyız. Bu kaynaklar, bize doğru yolu gösterecek temel prensipleri sunar.
2. İlim ve Hikmetle Hareket Etmek: Olayları yorumlarken ilim sahibi kişilere danışmak, aceleci ve duygusal davranmaktan kaçınmak önemlidir.
3. İbret Almak ve Tevekkül Etmek: Her olaydan bir ders çıkarmaya çalışmalı, Allah'a tevekkül etmeli ve O'nun takdirine razı olmalıyız.
Unutmayalım ki, her şey Allah'ın ilmi ve kontrolü dahilindedir. Bizim görevimiz, ona kulluk etmek, onun rızasını kazanmaya çalışmak ve karşılaştığımız olaylardan dersler çıkararak hayatımızı daha iyiye yönlendirmektir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- En'am sûresi, 59 ayette; "Yaş ve kuru her şey Kitab-ı Mübin'de vardır." buyurulmaktadır. Her şey Kur'an'da var mıdır?
- Kur'an'da, güneşin dünya etrafında doğup batmasıyla ilgili ayetler var. Aslında güneş dünya etrafında değil de dünya güneş etrafında dönüyor. Bu durumun hikmeti nedir?
- Kuran-ı Kerim'de bütün bilgiler var mıdır?
- KÂİNAT (EVREN)
- Kutuplarda Güneş'in batmaması ayetlerle nasıl açıklanır?
- "Ne Güneş Ay'a yetişebilir, …" ayetini açıklar mısınız?
- Güneşin dünyanın etrafında döndüğüne dair bir ayet var mı?
- Kuran'ın, Tanrı'nın varlığını ispatlamak üzere kullandığı mantığın, hiçbir bilimsel değeri yok mu?
- Neml suresinin 88. ayetinde dağların yürütüldüğü anlatılırken başka ayetlerde sabit olduğu ve sadece kıyamet günü yürütüleceği bildirilmiştir. Bu konuya açıklık getirir misiniz?
- Namazda iken işaretle selam almak namazı bozar mı?