Allah, niye herkesin ona inanmasını ister?
Ve ona inanmayanlar cehenneme gidiyorsa Allah’ın adaleti sınırlı olmuyor mu? Bunları düşündükçe aklımda çok çelişki oluyor. Lütfen yardım edin.
Değerli kardeşimiz,
Bu soruları sorman çok normal. İman, cehennem ve adalet meseleleri yüzyıllardır insanların zihnini meşgul etmiş konular. Şüphe gelmesi “kötü” olduğun anlamına gelmez; aksine düşünen ve anlamak isteyen bir kalbin işaretidir. Şimdi, hasta–doktor örneğiyle ve daha sade bir çerçevede cevaplamaya çalışayım.
1. Allah neden herkesin kendisine inanmasını ister?
Önce şunu netleştirelim:
Allah’ın bizim imanımıza ihtiyacı yoktur. Kuran’da açıkça söylenir:
“Ey insanlar! Allah’a muhtaç olan sizlersiniz. Allah ise hiçbir şeye muhtaç değildir.” (Fâtır, 35/15)
Yani iman, Allah’a bir şey kazandırmaz; bize kazandırır.
Bir düşünelim:
Çok iyi ve şefkatli bir doktor var. Hastasına şunu söylüyor: “Bu ilacı içmezsen hastalığın ilerler.”
Doktor, hastanın ilacı içmesine muhtaç değildir. İlacı içmeyince zarar görecek olan doktor değil, hastadır. Doktorun “Bu ilacı kullan gerekir” demesi, kendi çıkarı için değil, hastanın iyiliği içindir.
İman da böyledir. Allah, “Bana iman edin” derken, haşa “Ben güçleneyim, bana faydası olsun” demez. “Siz doğruyu tanıyın, varoluşunuzu anlayın, kendinize zarar vermeyin” demiş olur.
İman, insanın kim olduğunu, nereden geldiğini, nereye gittiğini anlamasını sağlar.
Demek ki, iman ve ibadet hem dünyada ve ebedi ve sonsuz hayatta kendine lazım olan ve olacak şeyleri alması hem de bütün manevi hasatlıklardan kurtulması demektir.
2. “İnanmayanlar cehenneme gidiyorsa bu adaletsizlik değil mi?”
Bu sorunun cevabı birkaç noktada açıklanabilir:
a) Adalet, eşitlik değil; hak edene hakkını vermektir
Adaletsizlik şudur: Birinin hak etmediği halde cezalandırılması.
Ama Allah kimseye “İnanmadan cennete gir” deyip sonra cezalandırmaz. Kimseye zorla inkar ettirip sonra cehennem vermez
İnsana, akıl verilmiş, vicdan verilmiş, seçme özgürlüğü verilmiş, uyarılar (peygamberler, kitaplar) gönderilmiş, buna rağmen insan “Ben seni tanımak istemiyorum, hayatımı senden bağımsız yaşayacağım” derse, bunun bir sonucu olur.
b) Dünya örneğiyle düşünelim
Bir ülkeye kendi isteğinle giderseniz, o ülkenin kanunlarına uymak zorundasınız, uymadığında ceza alırsınız, kimse buna “adaletsizlik” demez.
Bu dünyaya da insan imtihan için gönderilmiş. Allah “Kurallarım bunlar, yolum bu” demiş.
Kabul eden başka bir yol seçmiş olur, reddeden başka. Sonuçlar da buna göredir.
3. “Allah’ın adaleti neden bana ağır geliyor?”
Çünkü insan aklı sınırlıdır. Bir çocuk düşünelim, doktor ona iğne yapıyor, çocuk ağlıyor: “Bu çok acımasızlık!” diyor, ama doktor: Hastalığın tamamını, sonuçlarını, tedavinin gerekliliğini biliyor.
Biz de Allah’ın adaletine tablonun içinden bakıyoruz. Oysa Allah, tablonun tamamını görüyor. Bu yüzden Kuran’da sık sık şu vurgulanır:
“Siz bilmezsiniz, Allah bilir.”
4. Şüphe gelmesi imanla çelişir mi?
Hayır, şüphe gelmesi imanın düşmanı değil, bazen derinleşmesinin sebebidir.
Önemli olan şüphede kalmak değil, “Bu işin hikmeti nedir?” diye samimiyetle aramak. Allah, samimi arayanı yarı yolda bırakmaz.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet