Allah, meleklere kullarını övmüş müdür?
Değerli kardeşimiz,
Soruda geçen konunun daha iyi anlaşılması için aşağıdaki ayet meallerini okumak uygun olacaktır:
"Bir zamanlar Rabb'in meleklere: 'Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım.' demişti. (Melekler): 'A!.. Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Oysa biz seni överek tesbih ediyor ve seni takdis ediyoruz.' dediler. (Rabb'in): 'Ben sizin bilmediklerinizi bilirim.' dedi."
"Ve Âdem'e isimlerin hepsini öğretti, sonra onları meleklere gösterip: 'Haydi davanızda sadıksanız bana şunları isimleriyle haber verin.' dedi."
"Dediler ki: 'Yücesin sen (ya Rab!). Bizim, senin bize öğrettiğinden başka bir bilgimiz yoktur. Şüphesiz sen bilensin, hakîmsin.'"
"(Allah): 'Ey Âdem, bunlara onları isimleriyle haber ver.' dedi. Bu emir üzerine Âdem onlara isimleriyle onları haber verince, (Allah): 'Ben size, ben göklerin ve yerin gayblarını bilirim, sizin açıkladığınızı da, içinizde gizlediğinizi de bilirim.' dememiş miydim?" dedi.
"Ve o zaman meleklere: 'Âdem'e secde edin!' dedik, hemen secde ettiler. Yalnız İblis dayattı, kibrine yediremedi, inkârcılardan oldu." (Bakara, 2/30-34)
Bu olay, hem insanın yaratılmasının hikmetiyle ilgili meleklerin sorularına canlı bir cevap hem de Hz. Âdem (as)’e secde etmeyen İblis’e ve İblis gibilere önemli bir uyarıdır.
Meleklerin Hz. Âdem’e secde etmeleri hadisesinden iki ayrı dersi birlikte alıyoruz: Birisi, Allah’ın emrine itaat dersi, diğeri ise insanın mahiyetinin meleklerden daha üstün olduğu.
Aynı şekilde, şeytanın Hz. Âdem’e secde etmemesinde de iki ayrı kötülük birlikte sergilenir: Birisi İlâhî emirlere isyanın, diğeri ise kibirlenmenin kötülüğü.
Bu hadiseyi Kur’ân’dan öğrenen bir mümin, onun hükümlerine uydukça meleklerle arkadaş olduğunu düşünmeli ve şükretmelidir. Günah işleyen bir mümin de şeytanın yoluna girdiğini düşünmeli ve büyük bir uçuruma yaklaştığını fark ederek derhal tövbe etmeli ve istikamet yoluna girmelidir. Öte yandan, her isyanın altında, İlâhî emre başkaldırmak gibi bir kibir halinin olduğunu da ayrıca düşünüp bu kötü hasletten uzak durma konusunda hassasiyet göstermelidir.
Demek ki, Allah kendi yolundan gidenleri sever ve meleklerine karşı onlarla iftihar eder.
Allah’ın mümin kullarıyla iftihar ettiğiyle ilgili bazı hadisler:
"Size bereket ayı Ramazan geldi. Bu ayda Allah sizi kuşatıp rahmetini indirir. Günahları bağışlar, duaları kabul eder. Allah bu ayda sizin hayır hususunda yarışmanıza bakar ve sizinle meleklerine karşı iftihar eder. Allah´a hayır ameller takdim ediniz. Şâkî (günahkar), bu ayda Allah’ın rahmetinden mahrum olan kimsedir." (et-Tergib ve’t-Terhib, 2/99)
"Arafe günü vakfe sırasında Cenab-ı Hakk'ın Cehennem'den azad ettiği kulların sayısı diğer günlerde azad ettiklerinden kat kat fazladır. Allah, arafe günü vakfe yapanlara rahmetiyle yaklaşır. Sonra onlarla meleklere karşı iftihar ederek 'Bunlar ne istiyorlar ki bütün işlerini bırakıp burada toplandılar?' der.” (İbn-i Mâce, Menâsik, 56)
“Allah, ibâdete düşkün gençle meleklere karşı iftihar ederek şöyle buyurur: Kuluma bakın. Benim rızâm için nefsânî isteklerini terketmiştir." (Camiüssağir, 2/280, Hadîs No: 1841)
"Kul, namaza kalktığı zaman, Allah Teâlâ kendisi ile onun arasındaki perdeyi kaldırır ve onunla yüzyüze gelir. Melekler de onun omuzları hizasından itibaren tâ arşa kadar hava boşluğunu doldururlar. Onunla birlikte namaz kılar ve onun yaptığı dualara 'âmin' derler. Göklerin tam ortasından namaz kılan kimsenin üzerine rahmet yağar. Allah'ın tellallarından birisi şöyle bağırır: 'Eğer şu münacaat eden kul kime münacaat ettiğini bilseydi, gözleri sağa-sola kaymazdı. Göklerin kapısı namaz kılanlar için açılır.' Allah Teâlâ namaz kılan kulu ile meleklere karşı iftihar eder." (Gazali, İhya, Namaz Teşehhüd Bölümü)
İnsanoğlu, daha yüksek bir dereceye yükselme imkânına sahip olmak bakımından meleklerden ayrılır. Çünkü insanoğlu, Allah’ın emirlerini yerine getirmekle ve yasaklarından da sakınmakla sürekli Allah Teâlâ'ya yaklaşır. O, bu fırsattan devamlı istifade etmektedir. Melekler içinse makam artışı kapısı kapalıdır. Her bir meleğin muayyen bir rütbesi ve bir vazifesi vardır; ondan başkasına intikâl etmesi mümkün değildir. Onda gevşeklik göstermesi de düşünülemez. (bk. Gazali, a.y.)
Özetle, şeytan ve nefis gibi iki büyük düşmana karşı mücadele edip bu mücadeleyi kazananlarla Allah iftihar eder. Bu durum her zaman, her yaş ve her konu için geçerlidir, denilebilir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- “Deniz, her gün insanı boğmak için Allah’tan izin ister." anlamında bir hadis var mıdır?
- "Hastalarınızı yemeye ve içmeye zorlamayın. Zira Allah onlara yedirip içirmektedir." hadisinde anlatılmak istenen nedir?
- Malının azalmasını istiyorsan ekmeği eline al gezerek ye, anlamında bir rivayet var mı?
- Araf suresi 17. ayette şeytan bütün insanları yoldan çıkaracağını söylüyor. Halbuki o an sadece Hz. Adem yaratılmıştı?
- "İki adam var, bunlardan birincisi, birbirine rakip, birbiriyle hep çekişen ortakların emrinde, diğeri ise sadece bir kişinin emrinde çalışıyor. Bu ikisinin durumu hiç bir olur mu?" (Zümer, 39/29) ayetini açıklar mısınız?
- “Günahından tam olarak dönüp tövbe eden, onu hiç işlememiş gibidir." hadisinin tefsirini açıklar mısınız?
- İblis cinlerden midir, cennetten kovulan bir melek mi ve niçin kaybetmiştir?
- Şeytanların ve cinlerin yaratılışı ve mahiyeti hakkında bilgi verir misiniz?
- Hz. Âdem'in hayatı hakkında bilgi alabilir miyim?
- M. Esed gibi, İblis’in/şeytanın bir şahıs olmadığı, düşünme yetisinden ibaret olduğunu iddia edenlere nasıl cevap verirsiniz?