Allah kötülüğü nasıl izler?
Dünyada yaşanan kötü ve iğrenç diyebileceğim olayları Allah nasıl izleyebiliyor? Çocuk istismarlar, cinayetler, zulümler vb. nasıl katlanıyor olabilir? Yarattığın ve bazılarını da sevdiğin insanların türlü eziyetler görmesini izlemek nasıl bir şeydir?
Değerli kardeşimiz,
Öncelikle ifade edelim ki, nasıl ki ateşi yaratmak kötü veya kötülük değildir, kişinin ateşi kendine zarar verecek duruma getirmesi kötüdür ve bu kötülüğü kişi kendine yapmıştır.
Aynen bunun gibi, şeytanı ve nefsi yaratmak asla kötü veya kötülük değildir, kişinin bunlara uyarak günah işlemesi kötüdür ve bu kötülüğü kişi kendine yapmıştır.
Her şeyi yaratan Allah’tır, ancak kulun iradesiyle ilgili fiilleri kul istemedikçe Allah yaratmaz; kul ister Allah yaratır.
Çalışmayan ve imtihanda zayıf alan öğrencinin sınıfta kaldığına hükmeden öğretmendir, ama sınıfta kalmayı tercih eden ve sınıfta kalan öğrencinin kendisidir. Bu nedenle hoca beni sınıfta bıraktı diyemez.
Ayrıca, Allah’ın her şeyi görmesi ve bilmesi, O'nun sonsuz merhameti ve adaletiyle doğrudan bağlantılıdır. Allah, insanları imtihan etmek üzere yaratmış ve onlara akıl, irade ve özgürlük vermiştir. Bu özgür irade, insanların iyi ya da kötü tercih yapabilme yeteneğini beraberinde getirir.
İnsanların yaptığı zulümler ve kötülükler, onların kendi seçimleri ve iradeleri doğrultusunda gerçekleşmektedir. Bu bağlamda, kötü eylemlerin sorumluluğu, bu eylemleri gerçekleştiren kişilere aittir.
“İnsan, kendi kazandığı (iyi veya kötü) ile yükümlüdür.” (Necm, 53/39) ayeti bu durumu açıkça ifade etmektedir.
Dünya hayatı, bir imtihan alanıdır. Bu imtihan, insanların içindeki erdemleri geliştirebilmeleri ve gerçek anlamda iyi ile kötü arasında seçim yapabilmeleri içindir. Dünyada karşılaşılan zorluklar ve sıkıntılar, insanlara sabır, dayanıklılık ve merhamet gibi değerleri öğretir. Allah, bu sıkıntıları yaşayan kullarına sonsuz rahmetiyle mükâfat verecektir.
Bu kısa bilgiden sonra detaya gelince:
Hiçbir kötülük Allah’a zarar vermez, onu incitmez. Onun nasıl bunları izlediğini biz belemeyiz. Ancak Allah bilir. Cevşenu’l-Kebirde Allah’ın sıfatları arasında “Ey kendisine cefa veren/ isyan eden kimselere karşı yumuşak davranan.
Ey yumuşak tavrında hikmetle davranan” şeklindeki sıfatların varlığı bize bir ipucu veriyor.
Allah’ın izleyişi acı çekmek değildir
Allah yaratılmışlardan zât ve mahiyet olarak tamamen farklıdır. Acı çekmez, üzülmez, yorulmaz, etkilenmez.
Kuran’daki ifade şudur: “O’nun benzeri hiçbir şey yoktur.” (Şûrâ, 42/11)
Biz bir olayı izlerken: sınırlıyız, güçsüzüz, çaresiz hissederiz.
Allah ise: sınırsız güç sahibidir, her şeye hâkimdir, kimse O’na zarar veremez, kimse O’nu etkileyemez.
Dolayısıyla Allah’ın “izleyişi” bizim izlememiz gibi değildir.
Bu yüzden “nasıl dayanıyor?” sorusu, insanî bir duygudur. Allah’ın izleyişi “hikmetle bilme”dir; acı duyarak izleme değildir.
Meseleyi birkaç misal üzerinden açıklayalım:
a) Allah dünyayı bir imtihan salonu olarak hazırlamıştır. İmtihanı yönetenler adaletin tahakkuku için öğrencilere müdahale etmezler. Eğer tembel öğrencilere yardım ederse imtihan sırrı kaybolmuş olur. Allah da eğer hırsızlık yapmak, içki içmek, kumar oynamak gibi günahları isteyen kimselerin elinden tutsa ve engel olsa, cennet ve cehennem gibi mükâfat ve mücazatı olan bir imtihanın değeri sıfıra müncer olur.
b) “Rıdvan ağacının altında sana biat eden müminlerden Allah razı oldu.” (Fetih, 48/18) mealindeki ayette bu işi temaşa eden Allah’ın sınıfı geçenlerden hoşnut olduğu, onları rahmetinin bağrına bastığına işaret edilmiştir.
c) “Allah kulları için küfre girmelerine razı olmaz.” (Zümer, 39/7) mealindeki ayette küfür cinayetini özgür iradesiyle tercih edip benimseyen kimselerden Allah’ın hoşlanmadığı ifade edilmiştir. Allah bundan razı olmaz fakat onlara müdahale de etmez. İmtihan sırrı bunu gerektirir.
c) Dünyanın en güçlü adamı olan bir kimse, kendisine karşı edepsizlik eden bir yaşındaki çocuklara karşı ne yapar? Onları çocuk gördüğü için kendisine zarar vermeyeceklerini bilir. Onların kabiliyet ve istidatlarını öğrenmek için de onları serbest bırakır. Bu temsiller penceresinden Allah’ın isim ve sıfatlarını düşünecek olursak, sonsuz kudret, ilim, hikmet ve şefkat sahibi bir yaratıcı olarak elbette bu sıfatlarına uygun hareket eder.
d) Allah hikmetine, lütfuna ve ihsanına uygun olarak, bazan katilin elinden tutar onu cinayet suçunu işlemekten ve maktul namzedi olan adamı mağdur olmaktan korur. Dilerse ve hikmeti iktiza ederse, hiç karışmaz, seyreder. Çünkü, Onun açtığı imtihan sonucu ahirette ortaya çıkar.
e) “(Münkirler) yeryüzünde fitne fesat çıkarmak için çaba gösteriyorlar. Halbuki Allah fesatçıları sevmez.” (Maide, 5/64) mealindeki ayette Allah’ın ortaya koyduğu hak yoldan ayrılan, Kitap ve sünnete aykırı hareket edenleri sevmediğine, imtihanın birer sorusu olan ilahi emir ve yasaklara riayet etmeyenlerin fitne yolunda yürümeye karar verenler olduğuna dikkat çekilmiştir. Ve bunlar Allah tarafından sevilmezler. Ahirette ceza çekeceklerdir.
Demek ki, kulların yaptıkları kötüdür ve bu kötülüğün sebebi de kendileridir. Ancak Allah’ın buna izin vermesi ve yaratması, rahmetsizce değil, hikmetsizce değil, umursamazca değil, imtihanın gereğidir. Ve her kötülüğün hesabı: bazen dünyada, mutlaka ahirette, tam karşılığını bulur.
Bu konuda şöyle sorular da akla gelebilir:
Allah mazlumun acısını niçin hemen dindirmiyor?
Çocukların başına kötü şeyler neden geliyor?
“Adalet” neden bu hayatta tam görünmüyor?
Kötü insanlar neden özgür bırakılıyor?
Bu tür konulara özetle şöyle cevaplar verilebilir:
1) Allah zulme izin verir ama mazlumun acısını asla umursamazlıkla izlemez
Allah’ın izleyişi bizimki gibi “seyretmek” değildir. Biz: güçsüz olduğumuz için üzülürüz, çaresiz kaldığımız için acı çekeriz, “keşke elimden bir şey gelse” diye içimiz yanar.
Allah ise: sınırsız kudrete sahiptir, sınırsız bilgiye sahiptir, hiçbir şey O’nu aciz bırakmaz, hiçbir şey O’nu şaşırtmaz.
Bu yüzden Allah’ın izleyişi bir hakim gibi, dünyayı geçici mahkeme, ahireti kesin hüküm olarak planlayan bir adaletin izleyişidir. Bu, ilgisizlik değil; büyük bir hesabın ön hazırlığıdır.
2) Mazlumun acısı, İlahi adalette biriktirilen sermayedir
Dinleyince ağır gelebilir ama hakikati şudur:
Mazlumun çektiği her acı, onun lehine bir ahiret hakkı biriktirir.
Zalimin yaptığı her kötülük, onun aleyhine bir ceza biriktirir.
Bu yüzden hadis şöyle der:
“Mazlumun duasıyla Allah arasında perde yoktur.” (Buhari, Zekat 1, 41)
Yani mazlumun gözyaşı doğrudan Allah’ın rahmetine dokunur. Dünyada adalet bazen tehir edilir ama asla iptal edilmez.
3) Çocuklara gelen kötülükler neden engellenmiyor?
Bu sorunun cevabı çok önemlidir ve çoğu insanın yüreğini en çok yaralayan noktadır.
İslâm’a göre: çocuk günahsızdır. Çocuğa yapılan her kötülük, Allah katında özel bir hesap doğurur. Çocukların acıları onların aleyhine değil, tamamen lehinedir.
Yani: Çocuk mazlum olur, tamamen ve kesin cennet hakkı kazanır. Zulmeden ise zalim olur, ceza kesinleşir. Allah’ın izni ise imtihan dünyasının geçici özgürlüğüdür.
Her çocuk, Allah’ın sonsuz rahmetinin doğrudan koruması altındadır; ancak imtihanın gereği olarak insanların özgürlüğü, çocuklara zarar verebilecek bir alan doğurur. Fakat bu zarar sonsuz zarar değildir. Allah ne verdiyse kat kat fazlasını cennetle geri verir.
Özetle: Çocuk için sonuç her hâlde rahmettir. Zalim için sonuç kesinlikle hüsrandır. Dünya olayı, ahiretin ilk sahnesidir.
4) Zulüm neden hemen durdurulmuyor?
Bunu anlamak için şu örnek yardımcı olur:
Bir mahkeme düşünelim. Hakim, herkes mahkemeye çıkıp konuşsun, deliller toplansın, suç sabitlensin diye süreci uzatır.
Hakim “boş ver, şimdi ceza vereyim” dese: adalet eksik olurdu, suçlu “ispatlanmadı” derdi, mağdur hakkını tam alamazdı.
Dünya da böyledir. Allah zalimi hemen durdursa, imtihan olmaz; imtihan kalksa, adalet de kalkar. İnsan özgür olmasa, iyilik de anlamını yitirir.
5) Allah’ın müdahalesi sandığımızdan daha çoktur
Biz sadece: engellenmemiş kötülükleri görürüz, gerçekleşmeyen binlerce felaketi fark etmeyiz.
Fakat gerçekte: kaç hastalık başlamadan durduruldu? Kaç kaza bir santim farkla engellendi? Kaç çocuk kötü niyetli birinin elinden korunarak kurtarıldı? Kaç kötülük, biz fark etmeden tamamen iptal oldu?
Allah’ın müdahalesi “anlık mucizeler” şeklinde değil, sürekli ve ince bir gözetim şeklindedir.
Biz sadece gerçekleşene bakıp “Allah neden engellemedi?” deriz. Oysa engellenenler, gerçekleşenden kat kat fazladır.
6) Allah neden izliyor?
Çünkü izlemek adaletin başlangıcıdır
Bir anne çocuğuna yapılan kötülüğü görse: içi yanar, üzülür, belki dünyada adaleti sağlayamaz, öfkesi içinde kalır.
Allah ise: her kötülüğü tam olarak görür, her haksızlığı kayda geçirir, her acıyı tespit eder, her gözyaşının karşılığını kesinlikle verir.
Bizim “Allah nasıl dayanıyor?” sorumuz aslında şudur:
“Ben dayanamıyorum, Allah nasıl dayanıyor?”
Allah dayanmak zorunda değildir. Çünkü acıyı yaşayan biziz; Allah acı çekmez, ama acı çekenlere bunun karşılığını sonsuz rahmetle vereceğini garantiler.
Sonuç
Allah kötülüğü sevmez, ama imtihanın gereği olarak sınırlı süreliğine izin verir.
Allah izler, ama acı çekerek değil, adalet kurarak izler.
Mazlumların acısı karşılıksız kalmaz, bilakis onlar için sonsuz mükafat olur.
Çocuklara başına gelen kötülükler onların cennet mertebelerini yükseltir.
Zalimler için ise her kötülük, geciktirilmiş ama kesin bir cezadır.
Dünya adalet için bir ön mahkeme, ahiret ise tam hüküm yeridir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet