Allah beni gerçekten annemden daha mı çok seviyor?

Tarih: 19.02.2018 - 01:09 | Güncelleme:

Soru Detayı

​- Allah gerçekten beni annemden bile daha mı fazla şefkatli?
- Bu konuda inanamadım ve şüpheye düştüm. Şüphemi giderebilir misiniz acaba?
- Yani Allah kullarını, onların annelerinden daha mı çok seviyor, daha mı çok şefkatli?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Evet, Allah sizi, değil kendi annenizden, dünyadaki bütün annelerin sevgisinden daha fazla seviyor, hepsinin şefkatinden daha şefkatli.

Allah bize ruhundan üflemekle, sonsuz okyanus olan isim ve sıfatlarından bir damlacık mesabesinde dahi olmayan kısmını bize vermiş ve hikmetine binaen bir imtihan meydanı açmış ve önümüze iki yol çıkarmış:

Birinci yol, sırat-ı müstakim olan Allah’ın bizim için çizdiği yoldur. Burada “yok” hükmündeki bize yüklenen isim ve sıfatlarla, kainatta olan biten mükemmellikleri tefekkür ederek, bize bu muhteşem özellikleri veren, bütün isim ve sıfatları mutlak kemalde olan Allah’ı, Kuran’ı ve Hazret-i Muhammed’i (asm) bulmamız ve böylece bizden istenenleri yerine getirip, geçici Dünya hayatına aldanmayarak, ebedi ve asıl olan ahiret hayatımızı kurtarmamızdır.

İkinci yol ise, dalalet yolu olan, bizdeki özellikleri kendimizden bilip, “ben” deyip, Allah’ı ve taleplerini tanımayarak, âdeta isyan ederek, dünya hayatına dalarak, ebedi ve asıl olan ahiret hayatımızı mahvetmektir.

İşte birinci yola giden müminler, Allah’ın kendilerine yüklediği isim ve sıfatlarla kıyaslama yaparak kendilerinin “hiç” olduklarını görür ve böylece O’nu tanır, bilir ve anlarlar.

Mesela, birisini görünce merhamet ederiz, merhamet edene de gıpta ederiz; peki ya Allah? Onca canlı, cansız varlık, trilyonlarca, hatta sonsuz, her an hepsine muazzam bir merhametle yaklaşan kim? Bizim az evvelki merhametimiz O’nun merhameti yanında “hiç” hükmünde kalmadı mı?

Aynı şeyi Allah’ın bütün cemal ve celal sıfat ve isimlerine uygulasak, bir taraftan hiçliğimizi, aczimizi, fakrımızı, cahilliğimizi anlarken, diğer taraftan Malik, Aziz, Gani, Alim, Kadir, vb. kimmiş hemen idrak ederiz ve Sübhanallah diyerek O’nu tesbih ederiz.

Bu kısa açıklamadan sonra gelelim o elleri, ayakları öpülesi bir tanecik annelerimize.

Varsayalım ki;

Annemizin taleplerini yapmıyor ya da tabiri caizse çoğunda isteksiz olup veya kaytarıyoruz. Öte taraftan, annemiz bizi her gün beş defa huzuruna çağırıyor ve gitmiyoruz! Hatta yemeğini yiyoruz, evinde kalıyoruz, hastalanınca bize bakmasını istiyoruz, harçlık istiyoruz, çamaşır ve ütümüzü yaptırıyoruz, vb. bütün bunlara rağmen de onun annemiz olduğunu dahi inkar ediyoruz.

Annemiz buna kaç gün dayanır? Bir gün? Üç gün? Belki azami bir hafta!!!

Böyle hayırsız, kötü ve âdeta şeytani bir evlat yıllar sonra özür dilese dahi annesi onu nasıl affetsin?

İşte, bırakın beş defa namaza çağırmayı, daha yapmadığımız, eksik yaptığımız, bile bile yanlış yaptığımız neler var Allah’a karşı. Sadece bizim mi? Bütün insanların. Hatta O’nu tanımayan, inkar eden dahi var!

Altmış senesi mutlak küfürde geçen, üstelik yapmaması gereken her şeyi neredeyse yapmış bir insana, nasuh bir tövbesi ile beyaz bir sayfa açabiliyor oysa Allah.

Annemizin şefkati bize göre çoktur, doğru, ama buradan hareketle bir de Allah’ın şefkatini bir görmeye çalışalım, mukayese kabul eder mi?

Öte taraftan sadece bizim değil, sadece insanların da değil, dünyada gelmiş geçmiş bütün annelerin sinelerine o şefkati koyan kim?

Bu şekilde tefekkürümüzü genişletirsek o zaman, Allah’ın hiçbir mahluk veya mahluklar ile mukayese dahi edilmeyecek derecede ne kadar şefkat sahibi yani Rauf olduğunu belki daha iyi idrak edebiliriz.

İlave bilgi için tıklayınız:

Allah kullarını niçin seviyor?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun