Alevilikte cem yapmak? Alevilikte yapılan cemin, kardeşlik ve ölünün arkasından yapılan dar kurbanının yapılmasının sakıncası var mıdır? Cemlerde dedelerinin ellerinin öpülmesi, önünde eğilip niyaz edilmesi günah mıdır?

Tarih: 22.11.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Alevi ve Bektaşilik’te, günümüzde icra edilen cem ayinleri ile ilgili yazılan pek çok makale ve kitap bulunmaktadır. Bu araştırmalarda cem ayinlerinin başlangıcı ile ilgili farklı görüşler ileri sürülmektedir.

Cemin toplamak anlamında Arapça bir kelime olması münasebeti ile cami ile aynı anlamda olduğunu söyleyenler olduğu gibi, İran kökenli olup içki meclislerinden geldiğini ifade edenler de bulunmaktadır. O veya bu bir tarafa cem törenleri içinde İslam’a uygun pek çok ritüellerin yanında İslam’ın ruhundan uzak olan bir takım görüntülerden de söz edilmektedir.

İslam’ın ibadet anlayışı Kur’an ve Sahih Sünnet’te ortaya konulduğundan, cem ayinlerinin içinde neyin ibadet neyin değil olduğu rahatlıkla anlaşılabilir. Ancak günlük yaşamımızda da sıkça örneğini gördüğümüz gibi, her türlü davranışımızın Sünnet’te yeri bulunmayabilir. Bunlar örf ve adetle ilgili olan şeylerdir. Bunları farz ve sünnetten önde tutup, ibadet gibi telakki etmek son derece sakıncalıdır. İbadet olarak değil de, birlik ve beraberliği tesis etmek ve devam ettirmek için -Allah ve Rasulünün (asm) kesinkes yasakladığı fiilleri işlememek şartı ile- icra edilmesinde bir sakınca bulunmayabilir.

Kurbana gelince, kurban Allah Teâlâ’ya yakınlık ve onun rahmetine kavuşmak için kesilir. Kurban kesmekle ilgili Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Biz sana Kevser’i verdik. Onun için Rabbine kulluk et ve kurban kes! Gerçekten ebter olan şüphesiz seni kötüleyendir.” (Kevser suresi)

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:

“Kimin imkânı olup da kurban kesmezse yanımıza, namazgâhımıza asla yaklaşmasın.” (İbn-i Mace)

Bir kimse ölen bir yakını için bayram günleri kurban kesebilir. Rivayete göre Hz. Ali kerremallahu veche Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin vefatından sonra her kurban bayramında iki koç alır, birini Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem için, birini de kendisi için kurban ederdi. Bu örnekten hareketle varlıklı Müslümanlar da yakınları için olduğu gibi Peygamberimiz için de kurban kesebilir. Zira Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve selleme iki alaca koç getirildi. Birisini keserken, “Bu Muhammed ve ehli beyt namınadır.” diğerini keserken “Bu ümmetimden kurban kesemeyenlerin namınadır.” dedi. (Ahmed Cemül fevaid)

Kurbanın ibadet niyetiyle kesilmesi şarttır. Kurbanda kesilen kurbanlık hayvanların et ve kemikleri ile beraber kesen kişinin takvası önemlidir. Allah Teâlâ:

“Onların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır. Fakat O’na sadece sizin takvanız ulaşır.” (Hac, 22/37) buyurmaktadır.

Kurbanla ilgili yukarıda ifade edilen genel hükümlerden hareketle, ölünün arkasından kesilen kurbanın bir sakıncası bulunmamaktadır. Zira kesilen kurban Allah için kesiliyor ve sevabı da vefat eden şahsa bağışlanıyor. Keza kesilmekte olan kurbanın eti hem eşe dosta ikram ediliyor, hem de fakir fukaraya dağıtılıyor.

Burada şu hususu beyan etmekte yarar bulunmaktadır: Yukarıdaki ayette de beyan edildiği gibi, genel olarak bütün ibadetlerde iyi niyet ve ihlâsın gerekliliğini ortaya koymaktadır. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir hadis-i şeriflerinde, amellerin kıymetlerinin niyetlere göre olduğunu, herkesin eline geçecek olanın niyetine göre olacağını, ifade buyurmaktadır.

Cem ayinlerinde dedelerin ellerinin öpülmesi ve önlerinde eğilerek niyaz edilmesini de aynı tarzda düşünmek uygun olacaktır. Yani İslam’ın koymuş olduğu genel hükümler ile özellikle amellerin niyetlere göre değerlendirilecek olmasıdır. İslam’da kimler kimlerin ellerini öpebilir bu belirlenmiştir. Ana baba ve kişinin hocası, öğretmeni gibi kişiler. Bu toplumuzda biraz daha çerçeve itibariyle geniş tutulmuştur. Amca hala, teyze, dayı gibi yakın akrabalar da bu kategoride değerlendirilmiştir. Yaşça ileri olanlar da ellerinin öpülmesinde bir sakınca görülmeyenlerin arasına dahil edilmiştir. Her ne olursa olsun, öpmekte bir zorunluluk bulunmamaktadır. Ancak el öpme konusunda kişiler kendilerini genel hükümleri de göz önünde bulundurarak tartmalı ve vicdanına danışarak bir yol çizmelidir. Dedelerin ellerinin öpülmesi konusunda da aynı tarzda düşünmek mümkündür.

Dedelerin önlerinde eğilmeğe gelince: Bu konuyu örf açısından değerlendirmek mümkündür. Örfümüzde bir kısım büyüklerin önünde eğilmek, sadece ve sadece bir saygı ifadesidir. Ancak karşıdaki şahsı ilahlaştırmak, tanrılaştırmak gibi bir niyet var ise, buna hiç kimse meşru olarak bakamaz. Kul yaptığı her tür işinde ölçülü davranmak zorundadır. Saygı ve hürmet ifadesi ve davranışında bulunmalı ancak, bunu belirli bir ölçünün dışına çıkarmamalıdır.

Allah için sevmek, Allah için buğzetmek, Allah’ın dışında hiçbir kulu kendisine ibadet edercesine üstün görmemek kulluğun gerekleri arasındadır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun