Zikir ve dualar devamlı mı olmalı?
Değerli kardeşimiz,
Ömer İbni Hattâb (ra)’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (asm) şöyle buyurdu:
« منْ نَامَ عَنْ حِزْبِهِ مِنَ اللَّيْل، أَوعَنْ شَيْءٍ مِنْهُ فَقَرأَه ما بينَ صلاةِ الْفَجِر وَصـلاةِ الظهرِ،كُتب لَهُ كأَنما قرأَهُ مِن اللَّيْلِ »
“Bir kimse, geceleri okuduğu zikir ve duasını okumadan veya tamamlayamadan uyur da sonra onu sabah namazı ile öğle namazı arasında okursa, gece okumuş gibi sevap kazanır.” (Müslim, Müsâfirîn 142).
Hadis-i şerifte geçen hizbten maksat, bir müminin bir gündüz ve gecede yerine getirmeyi alışkanlık hâline getirdiği ibadet ve taatler, dua ve zikirlerdir. Bunlar, farz ibadetler dışındaki nâfileler cinsinden olur. Hizb, namaz kılmak, Kur’an kıraati, dua ve niyâz, tesbihât ve çeşitli zikirler nevinden olur. Bunlardan biri veya birkaçı bir arada da olabilir. Aslolan ve istenilen, hizbin devamlılığı ve ihmal edilmemesidir. Şayet bu ibadetler herhangi bir sebeple yerine getirilemezse, daha sonra vakit geçirmeden telafi edilir.
Sağlık gibi hastalık da tabii bir hâdisedir. Rahatsızlanan kimsenin bazı görevlerini aksatması da tabiidir. Peygamber Efendimiz (asm), hadislerde gördüğümüz kadrıyla, rahatsızlandığı vakit, elinde olmadan gece ibadetini aksatmış, fakat ertesi gün bunları telâfi etmiştir. Bizlere de bir önceki gecenin sonuna kadar yerine getirilmeyen hizbin, bir sonraki günün öğle namazı vaktine kadar telâfisini tavsiye buyurmuşlardır.
Öte yandan, “İbadetim nasıl olsa aksadı, daha sonra yaparım.” diye onu ileri bir tarihe atmamalıdır. Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm), rahatsızlık veya uyku sebebiyle gece yapılamayan ibadetleri en uygun telâfi vaktinin ertesi günün sabah namazı ile öğle namazı arası olduğunu söylemekte ve gece okuyamadığı zikirlerini bu suretle telâfi eden kimseye, virdini gece okumuş gibi sevap verileceğini belirtmektedir.
Bu hadis-i şerif,
“Ve o Allah, öğüt almak veya şükretmek isteyenler için, gece ile gündüzü birbiri ardınca getirdi.” (Furkân 25/62)
ayeti ile uyum sağlamaktadır. Bu genel hükümden hareketle, gündüzün hizbini yapamayan gece, gecenin hizbini yerine getiremeyen de onu gündüz telâfi eder. Bu görüş, seleften Abdullah İbni Abbas, Selmân, Katâde, Hasan-ı Basrî gibi meşhurlardan nakledilmiştir. Hasan-ı Basrî:
“Geceleyin yapacağı ibadet ve taatten âciz kalana gündüzün evveli, gündüz yapacaklarından âciz kalana da gecenin evveli yeterlidir.”
der. Zamanı geçirilmiş ve kazaya bırakılmış ibadetleri ölüm gelmezden önce yerine getirmekte acele davranmak gerekir. Çünkü ibadetlerdeki gecikmede afetler vardır.
Rabbine samimiyetle ibadet eden bir kulun, elinde olmadan meydana gelen bazı gecikmeler sebebiyle hiçbir şey kaybetmeyeceğini belirten ve böylece Cenâb-ı Mevlâ’nın kuluna rahmet ve merhametini gösteren, üstelik insanın gönlünü ümitle kanatlandıran bir hadîs-i şerîf vardır. Efendimiz (asm) buyuruyor ki:
“Gece namaz kılmayı alışkanlık haline getirip de uykusuna yenik düşen hiçbir kimse yoktur ki, Allah Teâlâ ona namazını kılmış gibi sevap yazmasın. Üstelik onun uykusu kendisine sadaka olur.” (Ebû Dâvûd, Tatavvu 20; Nesâî, Kıyâmü’l-leyl 61).
Demek ki kul, sevabını Allah’tan bekleyerek ihlas ve samimiyetle yaptığı ibadetlerin mükâfatını, arada aksamalar bile olsa, mutlaka görecektir.
Özet olarak;
- Âdet edinilen nafile ibadet ve zikirleri, sürekli hâle getirmek gerekir. Gece ibadet etmek, belli dua ve zikirleri okumak insana büyük sevap kazandırır.
- Nafile ibadetlerin de kazası vardır. Herhangi bir özür sebebiyle zamanında yapılamayan ibadet ve taatleri, zikirleri kaza etmede acele davranmak tavsiye edilmiştir.
- Geceleyin kılınan nafile namazlar veya okunan Kur’an ve zikirler, bir rahatsızlık veya uykuya yenik düşmek gibi sebeplerle zamanında yapılamazsa, onları ertesi sabah ile öğle vakti arasında telafi etmelidir.
- Kaza edilerek yapılan ibadetlerin sevabı, vaktinde yerine getirilen ibadetlerin sevabı gibi tamdır. Elde olmayan sebeplerle bazı ibadetlerin zamanında ifa edilmemesi insanın kazanacağı sevabı azaltmaz. (bk. Riyazü’s-Sâlihîn Tercüme ve Şerhi, Peygamberimizden Hayat Ölçüleri, Erkam Yay., Hadis No: 155 ve 1188)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Gece yapılamayan nafile ibadet, gündüz yapılabilir mi?
- Her ekleme bir sadaka mı?
- Sen buna güç yetiremezsin... hadisini açıklar mısınız?
- Devamlı yapılan ibadet terk edilmez mi?
- Selman'ın Ebu Derda'ya misafirliği nasıl olmuş?
- Gücünüzün yettiği ibadet size yeter ne demek?
- Uykuluyken namaz kılınmaz mı?
- Günahları giderip dereceleri yükselten hayırlar nelerdir?
- Hanzala münafık mı oldu?
- "Temizlik imanın yarısıdır..." diye başlayan hadisi açıklar mısınız?