Zahir (r.a) hakkında Efendimiz (s.a.v): "Zahir bizim çölümüzdür, bizse onun şehriyiz" buyururken neyi iltifat yapmaktadır?

Tarih: 23.12.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Peygamber Efendimiz (a.s.m.), engelli sahabelere iltifatta ve ikramda bulunmuş, onlarla şakalaşmış, onların sosyal hayata katılımlarını sağlayan kolaylıklar getirmiş, meslekî anlamda ve istihdam boyutuyla yeni imkânlar sağlamıştır.

Mesela; Hz. Abdullah’a hem müezzinlik hem de yöneticilik görevi vermiştir. Bacağından sakat olan Hz. Muaz bin Cebel, bizzat Peygamberimiz (asm) tarafından Yemen valisi olarak tayin edilmiştir.

Peygamberimiz (asm)’in, toplum içinde hiçbir sosyal statüye sahip olmayan ve horlanan engellileri, şefkatli bir yaklaşım ile bu durumdan kurtarmıştır.

Bunlardan biri de Hz. Zahir’dir.

Zahir bin Harun adlı bu zat, çölden hediyelerle birlikte Resûlullah (asm)’a gelirdi. Resûlullah da ayrılacağı zaman Zahir’in ihtiyaçlarını tedarik ederdi. Resûlullah: “Zahir bizim çölümüzdür, biz de onun şehriyiz” buyururdu. Sert yapılı ve biraz da yakışıklı olmayan bir adam olmasına rağmen onu severdi. Bu ifade, “Zahir, bizim çölde yaşayanımızı temsil eder, biz de onun şehirde yaşayanını temsil ederiz” anlamına gelir.

Bu iltifatı şu noktalardan anlamak mümkündür:

Hz. Peygamber (a.s.m) -o anda orada bulunan insanlara- o yaşlı, bedevî adamla karşılıklı hediyeleştiklerini ilan ediyor. Bu ise, o kimseye büyük bir onur kazandırıyor. İşte bu bir iltifattır.

Hz. Peygamber (a.s.m) bu çok küçük çaptaki -karşılıklı- hediyeleşmeyi anlatırken, onu öyle güzel bir üslupla anlatıyor ki, kendisini onunla aynı kefeye koyuyor. “O bizim çölümüz” derken, o şahsın -kendileri için- çölde yetişen yiyeceklerin bir ambarı gibi gösteriyor, ona olan ihtiyacını ima ediyor ve böylece onun getirdiği şeylere değer veriyor. “Biz de onun şehriyiz” demekle de, kendisinin de şehirde bulunan eşyayı ona hediye ettiğini vurgulamakla, aralarında bulunan dostluğa işaret etmiştir. Bundan daha büyük bir iltifat olabilir mi?

Bir gün Resûlullah (asm), ürünlerini sattığı sırada Zahir’e yaklaşmış ve arkadan ona sarılmıştı; Zahir arkasına dönemiyor, kim olduğunu göremiyordu. “Bırak gideyim, kimsin sen?” dedi. Fakat arkasına döndüğünde Resûlullah (asm)’ı görünce sırtını Resûlullah’ın göğsüne yasladı. Resûlullah: “Kim bir köle satın alacak?” dedi. Zahir; “Ey Allah’ın Resulü! Allah için, işe yaramaz bu mal!” deyince, Resûlullah (asm) şöyle cevap vermişti: “Hayır; Allah indinde, senin değerin yüksektir.”

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun