Tarla ve mahsule harcanan para zekattan düşer mi?

Tarih: 26.05.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Tarım Ürünlerinin Zekâtı

Normal hallerde insanların gıdasına elverişli olup bozulmadan saklanması mümkün olan ürünler zekâta tâbidir. Bu ürünlerin meyve cinsinden olanları üzüm ve hurma; tahıl cinsinden olanlarıysa buğday, arpa, mercimek, nohut, pirinç, çavdar, bakla ve mısır gibi gıda maddeleridir. Bu ürünlerin zekâta tâbi oluşunun delili şu ilâhî buyruklardır:

"Bunlar ürün verince ürünlerinden yiyin. Hasat günü de hakkını (zekâtını) verin."1

"Ey iman edenleri kazandıklarınızın iyilerinden ve yerden sizin için çıkardıklarımızdan Allah yolunda harcayın. Kendinizin göz yummadan alıcısı olmayacağınız bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın ve bilin ki Allah, her bakımdan zengindir, övülmeye lâyıktır." 2

Bu iki âyet-i celilede hem toprak ve hem de ağaç ürünlerinin zekâta tâbi olduğu bildirilmektedir.

Yukarıda adı geçen ürünlerin zekâta tâbi olduklarının sünnetteki deliline gelince, Sevgili Peygamberimiz (asm), insanları irşat etmek üzere Yemen'e gönderdiği Muâz b. Cebel ile Ebû Musa-i Eş'arî'yi yolcu ederken onlara şu talimatı vermiştir:

"Sadece şu dört üründen zekât alın. Arpa, buğday, hurma ve kuru üzüm."3

Resûlullah (asm) salatalık, kavun, nar ve taze hurmayı da zekât dışı mallardan saymıştır.4

Şu halde üzüm veya hurmanın kurutulmuşu 5 vesk (653 kg. veya Irak ekolüne göre yaklaşık bir ton) miktarına ulaşırsa zekâta tâbi olacaktır. Ancak imam Ebû Hanîfe ile Züfer bu görüşe muhalefet ederek nisab miktarına ulaşmasını şart koşmamışlardır.5

Şunu da belirtelim ki, tarım ürünlerinin zekâta tâbi tutulabilmesi için, belirli bir kişinin mülkiyetinde bulunması şarttır. Mescidlere vakfedilmiş olan arazilerden elde edilen ürünler, sahih görüşe göre zekâta tâbi değildir.6

Diğer hayır kurumlarına vakfedilen arazilerin ürünleri de buna kıyaslanabilir.

Ancak Hanefî mezhebi bu görüşe muhaliftir. Hanefîlere göre vakıf arazilerinde yetişen ürünler de zekâta tâbidir.

Şeftali, nar, incir, elma, kaysı gibi meyveler ile zeytin, bal, pamuk ve safran gibi ürünler zekâta tabi değildir.

Hanefi mezhebine göre odun, ot ve kalem yapmada kullanılan kamış hariç, yerden biten her türlü bitki zekâta tâbidir. Bu görüşe dayanak olarak da şu hadis-i şerif gösterilmektedir:

"Yerin çıkardığı (bitirdiği) şeyde öşür vardır."7

Tarım Ürünlerinin Nisabı

Zekâta tâbi olan tarım ürünlerinin nisab miktarı 5 vesktir (653 kg.) Bu miktardan az olan hububat ve meyvelerden zekât verilmez. Her biri nisab miktarından az olan değişik ürünler, nisabı doldurmaları için birleştirilip toplanmaz. Meselâ 400 kg. buğday ile 300 kg. mercimek birleştirilmez.

Birinci yılın nisabı doldurmayan ürünü de, zekâta tâbi olsun diye ikinci yılın ürününe eklenmez. Her biri ayrı ayrı nisabı doldurmadıkça zekâta tâbi olmaz. Bu ürünlerde 5 vesklik (653 kg.) nisabın şart olduğunu Hz. Peygamber (asm) şöyle bildirmiştir:

"5 veskten az olan ürünlerde zekât yoktur."8

Tarım Ürünlerinden Verilmesi Gereken Zekât Miktarı

Zekâta tâbi olan ekin ve meyveler, herhangi bir ücret veya külfete ihtiyaç göstermeden yağmur, nehir, kanal veya barajla sulanıyorsa; nisaba ulaştığı zaman onda birinin (öşür) verilmesi gerekir. Şayet ekin ve meyveler, hayvan ile çekilen su veya motopompla yahut satın alınan suyla sulanıyorsa, yirmide birinin zekât olarak verilmesi gerekir. Bununla ilgili bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmaktadır:

"Yağmur, pınar veya göl suyu ile sulananda (ekin ve meyvelerde) onda bir; dolapla sulananlarda ise onda birin yarısı (yirmide bir zekât) vardır."9

Bu yöntemlerin her ikisiyle eşit miktarda sulanan ekin ve meyvelerin ise 1/15'i zekât olarak verilir. Her iki yöntemle sulanmakla birlikte sulamada ikisinden birine daha fazla ağırlık verilirse, ağırlık verilen yöntem esas alınır, diğerine itibar edilmez.10

Tarım ürünlerinin zekâtı, yapılan ekstra masraflar çıkarıldıktan sonra mı verilir?

Normalde her çiftçi ürününü yetiştirirken tohum, gübre, tarlayı sürme, ekme, biçme, sulama, ayıklama gibi masraflar yapar. Elde ettiği ürünün zekâtını verirken, yapmış olduğu bu masrafları hesaba katmadan brütü üzerinden mi, yoksa masrafları düştükten sonra neti üzerinden mi zekâtı vermesi gerekir? Fakihierin üzerinde ihtilâf ettikleri bu konuyla ilgili olarak İslâm Konferansına bağlı İslâm Fıkıh Kurulu, Cidde'de yapmış olduğu 6. dönem toplantısında almış olduğu 15 nolu kararında özetle şöyle demiştir:

Çiftçilerin ürünlerini yetiştirirken yapmış oldukları masrafları düştükten sonra mı yoksa düşmeden mi zekâtlarını vermeleri konusunda üç görüş ileri sürülmüştür:

1. Bütün masraflar düştükten sonra kalan kısmın zekâtı verilecek.

2. Masrafları düşmeden ürünün tamamı zekâta tâbi tutulacak.

3. Toplam ürünün üçte birini düşüp, üçte ikisinin zekâtı verilecek.

Toplantıya katılan üyeler, yapılan müzakereler sonucunda üçüncü görüşü benimseyerek; yapılan masraflara karşılık olarak toplam ürünün üçte biri çıkarıldıktan sonra kalan üçte ikilik kısmın, sulama türüne göre zekâtının verilmesi, yani yağmur suyuyla sulanıyorsa onda birinin, aletle sulanıyorsa yirmide birinin zekât olarak verilmesi gerektiğine karar vermişlerdir.11

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu da 7 Ağustos 2001 tarihli toplantısında yapılan müzakereler neticesinde; tarımsal ürünlerin zekâtında, elde edilen hâsılattan (gayri safi), ürün için yapılan günümüz tarım şartlarının getirmiş olduğu ekstra masraflar çıkarıldıktan sonra, geriye kalan ürünün nisab miktarına ulaşması halinde, tabii yollarla sulanan arazide 1/10, masraf veya emekle sulanan arazide 1/20 oranında zekât verilmesi gerektiği kararına varmıştır.

Tarım Ürünlerinin Zekâtını Vermenin Farz Oluş Vakti

Zekâta tâbi olan ekinin tanelerinin tamamı veya bazısı sertleşmeye başladığı zaman zekâtının verilmesi farz olur. Meyvelerin de tümü veya bir kısmı olgunlaşmaya başladığı zaman zekâtının verilmesi farz olur. Çünkü bu aşamaya gelmeden önce ekin ve meyveler, gıda maddesi sayılmaz ve azık olarak saklanmaları da mümkün olmaz.

Tanelerin sertleşmesi ve meyvelerin olgunlaşmasıyla zekâtı farz olan ürünlerin, zekât olarak verilmesi gereken miktarının hemen ödenmesi zorunlu değildir. Ancak yaş üzüm ve hurma kurutulduktan sonra zekâtı verilir. Nitekim ashaptan Attâb b. Üseyd (r.a) bu konuda şöyle bir rivayette bulunmuştur:

"Resûlullah (asm) bize, hurmaya tahmin biçtiğimiz gibi üzüme de tahmin biçmemizi ve zekâtını kuru üzüm olarak almamızı emretti. Tıpkı hurmanın zekâtını kuru hurma olarak aldığımız gibi."12

Zekâtının Verilmesi Vacip Olduktan Sonra Ekin ve Meyvelerin Satışı

Hububat tanelerinin sertleşmesi ve meyvelerin olgunlaşmasıyla toprak mahsullerinin zekâtının verilmesi vacip olduktan sonra, bunların satılması sahih olmaz. Ancak ürünün miktarı bilirkişilerce tahmin edilip hesaplandıktan sonra satılabilir. Çünkü bu belirlemeden sonra zekât miktarı, mal sahibinin zimmetine geçer ve ne kadar zekât vereceği kesinleşir. Ürün miktarının belirlenmesinden önce mal sahibinin o ürün üzerinde yeme, hibe etme ve benzeri tasarruflarda bulunması da caiz olmaz. Fakat yine tahminle belirlendikten sonra bu gibi tasarruflarda bulunabilir.

Dipnotlar:

1. En'âm 6/141.
2. Bakara 2/267.
3. Müstedrek. 1/401.
4. Şirbînî, Mugni'l-Muhtac, 2/82.
5. Nevevî, el-Mecmû 5/439.
6. Zühaylî, el-Fıkhü'l-İslâmî, 3/1883.
7. Zeylaî, Nasbü'r-Râye2/384.
8. Zeylaî, Nasbû'r-Râye, 2/384.
9. Tecrid-i Sarih Tercemesi. 5/32. 568
10. Tecrid-i Sarih Tercemesi. 5/290. s» Şirblnî, Mugnfl-Muhtâc, 2/87.
11. Zuhayiî, el-Fıkhü'l-İslâmî, 3/1893-1894.
12. Ebû Davud, Zekât, 13, Tirmizî, Zekât, 17; Nesâî, Zekât, 100

(Mehmet Keskin, Büyük Şafii İlmihali)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun