Sihirbazlar bir anda nasıl yüksek imanlı kişiler olabiliyor?

Tarih: 25.07.2020 - 20:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Araf 124 Kesinlikle dönekliğinizden dolayı ellerinizi ve ayaklarınızı keseceğim, sonra topunuzu asacağım!
- Araf 125 Onlar şöyle cevap verdi: "(İyi ya), biz de Rabbimize kavuşmuş oluruz.
- Sorum şu ki nasıl oluyor da bu sihirbazlar bir anda böyle imanlı kişiler olarak "şüphesiz biz rabbimize kavuşmuş olacağız veya döneceğiz" gibi üstün imanlı takvalı kelimeler kullanabiliyorlar bir anda?
- Mesela birkaç ay geçip imanları daha da içselleşip Rabbimize döneceklerini söyleseler anlarım, ama yeni iman etmiş birisi direkt Rabbimize döneceğiz kelimesini nasıl o an daha tam içselleşmediği halde böyle bir şekilde kullanıyor?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Öyle anlaşılıyor ki, sihirbazların imanı şuhud derecesinde kuvvetli olmuştur. Nitekim, çok usta oldukları sihirbazlıkta yenilmiş olduklarını görünce, “Hemen secdeye kapanmış ve biz Musa ve Harun’un ilahı olan alemlerin rabbine iman ettik.” (A'raf, 7/120-121) demişler. Bir asanın / değneğin bütün hünerlerini boşa çıkarmasının başka bir izahı olmadığını kavramışlardır. Bu işin arkasında Musa’nın rabbi olduğuna gözle görür gibi iman etmişlerdir. Onun için iman etmekle kalmamışlar, aynı zamanda imanın coşkusuyla secdeye de kapanmışlardır.

- Nitekim bir sahabi bir anda iman eder öyle bir dereceye yükselir ki başka insanlar kırk yıl ibadetle ulaşamaz. O sihirbaz da o andan itibaren Hz. Musa’nın ashabı olmuştur.

Bir peygamberin sohbetinin tesirini görmek için Bediüzzaman Hazretlerinin şu ifadelerini okumakta büyük yarar vardır:

“Sohbet-i Nebeviye öyle bir iksirdir ki, bir dakikada ona mazhar bir zat, senelerle seyr ü sülûke mukabil, hakikatın envârına mazhar olur. Çünki sohbette insibağ (boyanma) ve in'ikas (yansıma) vardır. Malûmdur ki: İn'ikas ve tebaiyetle, o Nur-u A'zam-ı Nübüvvetle beraber en azîm bir mertebeye çıkabilir. Nasılki, bir sultanın hizmetkârı ve onun tebaiyetiyle öyle bir mevkiye çıkar ki, bir şah çıkamaz."

"İşte şu sırdandır ki, en büyük veliler sahabe derecesine çıkamıyorlar. Hatta Celaleddin-i Süyutî gibi, uyanık iken çok defa sohbet-i Nebeviyeye mazhar olan veliler, Resul-i Ekrem (asm) ile yakazaten görüşseler ve şu alemde sohbetine müşerref olsalar, yine sahabeye yetişemiyorlar. Çünki sahabelerin sohbeti, Nübüvvet-i Ahmediye (asm) nuruyla, yani Nebi olarak onunla sohbet ediyorlar. Evliyalar ise, vefat-ı Nebevî'den sonra Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ı görmeleri, velayet-i Ahmediye (asm) nuruyla sohbettir."

"Demek Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın onların nazarlarına temessül ve tezahür etmesi, velayet-i Ahmediye (asm) cihetindedir; nübüvvet itibariyle değil."

"Madem öyledir; nübüvvet derecesi, velayet derecesinden ne kadar yüksek ise, o iki sohbet de o derece tefavüt etmek lazım gelir.” (Sözler, s. 489)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 500+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun