Şafii mezhebine göre, kaza orucu borcu olan kimse, nafile oruç tutabilir mi?

Tarih: 05.02.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Üzerinde kaza orucu bulunan kişinin, zimmetten kurtulmak için bu kaza oruçlarını tutmakta acele etmesi ve başladıktan sonra da peşi peşine sürdürme­si müstehap olur. Böyle yapmaz da kaza oruçlarını tutmayı geciktirir veya peşi peşine değil de aralıklı olarak tutarsa, sahih olmakla birlikte menduba muhale­fet etmiş olur.

Hanefi mezhebine göre ramazanın tutulmayan veya bozulan orucunu, belli bir vakte bağlı olmaksızın geniş zaman içinde kaza etmek vaciptir. Kaza­ları ikinci Ramazan ayının girişine kadar erteleyen kişi günahkâr olmaz.

Yalnız meşru mazereti olmaksızın Ramazan orucunu kasten bozan kişi­nin, bunu acilen kaza etmesi vaciptir. Ayrıca bir sonraki Ramazan'a, geçen Ramazan'dan kazaya kalmış günler sayısınca yaklaşılmış ise, bu takdirde kaza­ya kalan oruçları acilen tutmak da vacip olur. (Şirbînî, Mugni'l-Muhtâc, 2/187.)

Zimmetinde Ramazan orucunun kazası bulunan kişinin, bu orucunu kaza etmeden nafile oruç tutması mekruhtur.

Bir kişi zimmetinde bulunan kaza oruçlarını tutmaz da ikinci Ramazan ayı girerse, bu durumda kazaya ek olarak fidye vermesi de gerekir. Fidye, her bir günün orucu için bir fakire yemek yedirmektir.

Hanefi mezhebine göre bir sonraki Ramazan ayı girinceye kadar kaza oruçlarını tutmamış olan kişinin fidye vermesi gerekmez. Bu geciktirme bir mazeretten ötürü olsa da olmasa da aynı hükme tâbidir.

Fidye, ancak ikinci Ramazan'ın girişinden önce kaza etme imkânı bulup da kaza etmeyen kişinin üzerine vacip olur. Kaza etme imkânını bulmadan bir sonraki Ramazan ayına girilse bile fidye vermek gerekmez. Kaza oruçlarını tu­tamamış olan kişinin fidye borcu, yılların tekerrürü ile katlanarak artar.

(Mehmet Keskin, Büyük Şafii İlmihali, s. 328)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

esad_88

İmam-ı Rabbani hazretleri, bid’at-i hasene’yi kabul etmiyor gibi göstermek yanlıştır. O sadece verilen ismi uygun bulmuyor. Mesela bid’at için pislik dense, iyi pislik, kötü pislik diye ayırmamalı diyor, madem yapılan iyi bir şey ise ona sünnet-i hasene = iyi iş demeli, bid’at kelimesini güzel işlere bulaştırmamalı buyuruyor.
Dine aykırı bir şeymiş gibi, sanki bir problemmiş gibi bunu gündeme getirmek yanlıştır

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun