Peygamberimiz Hz. Muhammed 'in, buluşmak üzere anlaştıkları bir genci üç gün beklediği bilgisi doğru mudur?
- Doğru ise bir insan üç gün kesintisiz nasıl bekler?
Değerli kardeşimiz,
İlgili rivayet şöyledir:
"Bir genç, peygamberliğinden önce Allah Rasûlü (asm) ile bir alışveriş yapmış, biraz beklerse hemen getireceğini vaadederek oradan ayrılmış, ama sözünü unutmuş. Üç gün sonra hatırlayıp konuştuğu yere geldiğinde, onu aynı yerde beklerken bulmuş. Allah Rasûlü (asm), bu yaptığı karşısında kendisine serzenişte bulunmayıp sadece: 'Ey delikanlı! Bana zahmet verdin, üç gündür burada seni bekliyorum.' demiştir." (bk. Ebu Davud, Edeb, 82, h. No: 4996)
Hadisin senedinde yer alan Abdülkerim’in kim olduğu hususunda tereddütler vardır. Bununla beraber, Abdülkerim b. Abdullah b. Şakik olduğu görüşü ağır basmaktadır. Bu zat sikadır. Şayet bu kimse “Abdülkerim b. Abdullah b. Ebilharık” ise bunun hadisi delil kabul edilmez.(bk. Avnu’l-Mabud, ilgili hadisin şerhi).
Ebu Davud’un kanaati ise bunun Abdülkerim b. Abdullah b. Şakik olduğu şeklindedir. (bk. Ebu Davud, a.y.)
Bu hadisi İmam Gazalî de rivayet etmiştir.(İhya, 3/130). Hadisin tahricini yapan Zeynu’l-Irakî de hadisin senedi üzerinde tartışmaların olduğunu belirtir. (Büyük bir hadisi otoritesi olan) İbn Mehdi’ye göre, bu hadis rivayetinin senedinde yer alan İbrahim b. Tahman bu hadisi aktarmada hata etmiştir.(bk. Tahricu ahadis’l-İhya- İhya ile birlikte- a.g.y).
Bu durumda olayın doğru aktarılıp aktarılmadığına dair ciddî kuşkular vardır.
Bununla beraber, bu rivayetin doğru olduğunu kabul ettiğimiz takdirde, bu olayın mahiyeti ne olabilir? Bunu şöyle açıklayabiliriz:
Alimler, Hz. Peygamber (asm)'in orada alacaklısı olduğu Abdullah b. Ebi’l-Hamsa adındaki şahsı beklemesinin nedeninin, kendi malını almak için değil, verdiği sözünü yerine getirmek için olduğunu ifade ederler. Elbette bunda şüphe yoktur. Ancak, bunun nasıl mümkün olduğunu zihnimize yakınlaştırmak için şöyle düşünebiliriz.
Mümkündür ki; Peygamberimiz (asm) o kimse ile belli bir zaman diliminde buluşacakları konusunda anlaşmıştır. Adamın gelmediğini görünce o da çekip evine gitmiştir. Ertesi gün aynı saatte aynı yere gelmiş ve bir süre bekledikten sonra yine adamın gelmediğini görünce evine gitmiştir. Üçüncü günde Peygamberimiz (asm) yine aynı saatte aynı yere gelmiş ve adam bunu hatırlayıp oraya gelmiştir.
Peygamberimiz (asm) ona sertçe bir şey söylemeyip sadece “Üç gün / üç gecedir, burada seni bekliyorum gelmedin, bana hayli zahmet verdin.” demiştir. Bu ifadeden “üç gün veya üç gece” boyunca oradan hiç ayrılmadığı manasından ziyade, “üç gün veya üç gece peş peşe kararlaştırılan yerde belirlenen saatte gelip bir süre orada beklediği” şeklinde anlamak daha makul görünmektedir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Kadir Gecesi günü doğmak, insana nasıl bir avantaj sağlar?
- Peygamberimizin yirmi dört saati, yani bir günü nasıldı, nasıl yaşardı?
- Hristiyan ve Yahudilere İslam dininin hak din olduğunu nasıl anlatabiliriz?
- Namazı borcu olan, borcunu bitiremeden vefat etse ne olur?
- Kadınların kapı önleri ve yol kenarında oturmaları hakkında Resulü ne buyurmuştur?
- Zeyd müşriklerin putlar adına kestiğini yemekten kaçınırken, ismet sıfatlı Rasulullah neden kaçınmazdı?
- Hz. Aişe, "Resulullah Allah'ı gördü, diyen yalan söylemiş olur." buyurdu.(Buhârî) Bu konuda bir açıklama yapar mısınız?
- Sakal tıraşı olma veya sakal bırakmanın hükmü nedir?
- "Bir cariye bile Hz. Peygamber'in elinden tutardı,..” anlamına gelen hadisi açıklar mısınız? Hz. Muhammed'in kadınlara dokunmadığını biliyorduk?
- “Bir Müslümanın, yanında bulunmayan din kardeşine yapacağı dua kabul olunur." hadisini açıklar mısınız?