Ölümü Allah yarattıysa neden sorumlu olalım?
Hz. Osman'ın katli hâdisesine iştirak edenlerden bazıları, Hz. Osman'ı kendilerinin öldürmediğini, onu öldürenin Allah olduğunu ileri sürmüşlerdi. Evini muhasara ettikleri zaman ok atarken, Hz. Osman'a:
- Bu okları sana attıran Allah'tır, diyorlardı. Hz. Osman (ra) onlara şu güzel cevabı vermişti:
- Allah'a iftira ediyorsunuz ey yalancılar…
Değerli kardeşimiz,
Bu sorudaki bilginin sahih kaynağına rastlayamadık.
Ölümü yaratan Allah’tır, ancak öldürmeyi isteyen ve ölüme vesile olan insandır; elbette ölüme neden olan kişi sorumlu olur.
Demek ki, işlediği günahın sorumluluğunu -haşa- Allah’a fatura etmek, yalandır, iftiradır. Nitekim “Sana gelen her iyilik Allah'tandır, sana ne kötülük dokunursa kendindendir...” (Nisa, 4/79) mealindeki ayette insanın bu özelliğine dikkat çekilmiştir.
İnsan Allah’ın yaratmasından değil, kendi yaptıklarından sorumludur. Yaratma noktalarının zorunlu olduğu bir konuda, icat / yaratma noktalarının Allah tarafından yaratılması, insanı sorumluluktan kurtarmaz. Çünkü imtihana tabi tutulmuş insanın kendi gücü dâhilinde olan şeyleri yapması, onun bu işleri yapmaya çok hevesli ve azimli olduğunu gösterir. Onun bu samimi isteğini, gücünün yetmediği yerlerde ilgili noktaları yaratmak suretiyle bu arzusunun tahakkuk etmesine katkı sağlamak, söz konusu imtihanın adilce cereyan etmesine bir yardımdır.
Mesela: Bir tüfek alıp ağzına mermi veren, bir kişiye nişan alıp onu öldürmek maksadıyla tetik çeken ve bedenine kurşun sıkan bir kimsenin yapacağı bu kadardır. Bu adam, kendi iktidarına göre, söz konusu adamı öldürmek için ne gerekiyorsa, hepsini yapmıştır.
Burada yaratmaya ihtiyaç duyan nokta, vurulan kişinin canının çıkması ve ölmesidir. Allah’ın bu canı alması, imtihan nokta-i nazarından adaletin ta kendisidir. Çünkü bu adam, bütün gücünü sarf ederek karşıdaki adamı öldürmek gibi bir tercihte bulunmuştur. Özgür iradesiyle yaptığı bu eylemin tam tahakkuk etmesi için “ölümü yaratmaya” ihtiyaç vardır. Bunu yaratmak, kişinin özgür iradesine yardımdır, kader ve kaza kanunu genel hukuk prensibi bakımından adaletin ta kendisidir.
Şayet Allah buna rağmen bu adamın ölümünü yaratmazsa bu durum, adaletin ötesinde ilahi bir lütuftur, bir kanun-u atadır. Yani, insanın kötülük yapma arzusunu yerine getirmek için yaratılmaya muhtaç noktaları icat etmek, kâinat çapında cari olan ve sünnetullah denilen umumi kanunlara uygun olduğundan adaletin bir tezahürüdür. Bu arzusunun yerine getirilmemesi, Allah tarafından genel cari kanunların icra edilmemesi, hususi bir lütuf ve ikramdır.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Acaba cehenneme gidecek insanların ruhunda, kötü ruh kaynağı gibi bir yerden eklenmiş bir parça olma ihtimali var mıdır?
- Hasan Basri Allah'ın takdirini ret mi ediyor?
- İnanmaya Direnen Birinin Son Soruları
- İnsana, yaratılmayı ve imtihan olmayı isteyip istemediği sorulur mu?
- Öz babamdan bile sorumlu tutulmazken, ilk babamız Adem’in günahından neden sorumlu tutuluyorum?
- Allah'ın küllî iradesi ile insanın cüzî iradesi nasıl bağdaştırılabilir?
- Habil, neden kardeşinin cehenneme gitmesini istiyor?
- Yaratan, yarattığını yargılar mı? Yarattığını yargılıyorsa O, Yaratan olabilir mi?
- Muhtaç bırakıldığımız nimetlere şükretmek zorunda mıyız? Muhtaç bırakan da Allah veren de Allah, neden şükredelim?
- Kişinin kendini beğenmesi ve kendi görüşünde ısrar etmesi cahillik midir?