Gözünü haramdan çeken, kalp huzuruna mı erer?

Tarih: 18.11.2023 - 12:39 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Bir hadiste, güzünü haramdan çekenin kalbinde duyacağı bir ibadet verilecekmiş, böyle bir hadis var mı, haramdan uzak duran nasıl huzura erer?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Evet, bir hadis-i şerifte, “Kadınları gözle süzmenin, iblisin oklarından zehirli bir ok olduğu bildirilir ve haramdan gözünü çeviren kimseye, Cenab-ı Hakk'ın lezzetini kalbinde duyacağı bir ibadet bahşedeceği müjdelenir.”(1)

Demek ki, terk edilen her haram kalbe bir huzur, rahatlık ve mutluluk verdiği gibi, bir ibadet neşesi de kazandırmaktadır. Zira haramı terk etmek farz olduğundan, her haramın terki aynı zamanda bir farz sevabı vermektedir. Bu farzı yerine getirenin kalbi de ona göre huzur elde etmiş olur.

Şu hâlde, kalbimizde olan sıkıntıların, aslında işlediğimiz günahlardan meydana gelmektedir. Ağzı yaralı olanın yiyeceği yemekten zevk alamadığı, kolu kırık olanını kolunu kullanmaktan acı duyduğu gibi, günahlarla yaralanan bir kalp de zevk alamaz, huzur bulamaz, aksine acı hisseder ve sıkıntı çeker.

İşte bu hadis, harama bakma günahından uzak duranın kalbine verilecek huzur, neşe ve ibadet zevkine dikkat çekmektedir.

Ayrıca günahın zehirli bir oka benzetilmesi de son derece mandardır. Zehir sadece girdiği organa değil bütün bedene yayılır ve zehirler. Aynen bunun gibi gözden veya başka organımızdan giren bir günah da bütün ruhumuza ve onun duygularına, hislerine zarar verir.

Özetle, her haram bir zehirdir, ondan sakınmayan elbette acısını kalbinde duyar, o zehirden uzak duranın kalbi de huzurlu ve mutlu olur.

Demek ki haram bakış da bir zehirdir, ilk önce ondan uzak durmalıyız.

Bu gerçeklerden dolayı Kuran-ı Kerim, bir ayetinde, "Zinaya yaklaşmayın."(2) buyurur. İlk bakışta da görüldüğü gibi "Zina yapmayın." tarzında bir ifade yerine "Zinaya yaklaşmayın." ifadesi tercih edilmiştir. Bunun sebebi yasaklananın sadece zina değil, zinayla birlikte zinaya yaklaştırıcı her şeydir. Bu nedenle başka bir hadis-i şerifte sadece tenasül uzvunun değil, gözlerin, ellerin, ayakların da zinası bulunduğu bildirilmekte, tümünden kaçınma gerektiğine dikkati çekilmektedir.(3)

Her ne kadar bu zinalar tenasül uzvuyla yapılan zina derecesinde değilse de ona basamak ve vasıta olabilecek çapta birer günah olduğu için açıkça yasaklanmışlardır.

O hâlde öncelikle gözler haramdan korunmalıdır. Ta ki göz zinasına girmesinler. Nitekim başka bir ayette, müminlerin bu durumlara düşmemeleri için gözlerini bakılması haram olan şeylerden korumaları emredilmektedir.(4) Peygamberimiz (asm) de Hz. Ali'nin (ra) şahsında, "Ey Ali! Arka arkaya bakma. Birinci bakışa hakkın vardır. Ama ikinci bakışa hakkın yoktur."(5) buyurarak, daha sonra gelebilecek tehlikelerden gözü korumaya yöneltmektedir. Çünkü ikinci ve üçüncü bakışlar özellikle yapıldığı için nefse değişik duygular gelebilir, şehvet hissi uyandırabilir.

Kişi her ne kadar "Ben nefsime güveniyorum." dese de zaruret olmadıkça birden fazla yapılan bakışlar manevi tehlikeleri davet edebilecek özelliktedir. Kıyamet günü bütün gözlerin ağlayacağı, ancak üç gözün ağlamayacağı, ağlamayan üç gözden biri de "Allah'ın bakmayı yasakladığı şeylerden sakınan göz" olduğu bildirilir.(6)

Görüntülü, görüntüsüz, gölgeli, gölgesiz, canlı cansız müstehcen neşriyatın iman ve ahlaki yapımıza hücum ettiği bir zamanda, müminlerin gözlerini daha bir titizlikle haramdan korumaları gerekmektedir. Açık saçıklık bir taraftan samimi hürmet ve muhabbeti yok edip aile hayatını zehirlerken, diğer fertlerin de ahlakını çökertmekte, ruhî çöküntü ve alçalışa sebep olmaktadır.

Bediüzzaman Hazretlerinin ifadesiyle,

"Nasıl ki merhume ve rahmete muhtaç bir güzel kadın cenazesine nazar-ı şehvet ve hevesle bakmak, ne kadar ahlakı tahrip eder, öyle de ölmüş kadınların suretlerine veyahut sağ kadınların küçük cenazeleri hükmünde olan suretlerine hevesperverâne bakmak, derinden derine hissiyat-ı ulviye-yi insaniyeyi (insandaki yüce duyguları) sarsar, tahrip eder."(7)

Harama bakmaktan kaçınan Allah'ın emrine uymanın zevkini yaşar, nefsin alçak, hainane düşünce ve duygularından uzaklaşır.

Harama bakmaktan çekinmeyen, gözünü Allah adına değil de nefis hesabına kullanan onu değerden düşürtmekle kalmaz, bahsi geçen manevi zevkten de mahrum kalır.

Kısacası bütün organların zinası vardır. Dil de el de ayak da hatta kalp de zina yapar:

“Gözlerin zinası bakmak, dilin zinası da konuşmaktır. Nefis temenni eder ve şehvetlenir. Tenasül uzvu da ya nefsin bu isteğine uyar ya da uymaz ve reddeder.”(8)

Görülüyor ki bir çarpıklık söz konusudur. Organları fıtrî vazifeleri dışında kullanma, maksatlarına ters istikametlere yönlendirme tehlikeli boyutlara yöneltmekte, maddi ve manevi hüsrana sebep olmaktadır.

Kaynaklar:

1) Müsned, 5/264.
2) İsra, 17/32.
3) Müsned, 2/343, 344, 372, 411.
4) Nur, 24/30.
5) Ebû Davud, Nikah: 43; Tirmizî, Edeb: 28.
6) et-Terğib ve't-Terhîb, 3/35.
7) Sözler, s. 381.
8) Buhari, İstizan 12.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun