Servet dağılımındaki adaletsizliğe İslami ölçüler nelerdir?

Tarih: 31.08.2023 - 20:01 | Güncelleme:

Soru Detayı

- İslam hukukuna göre servet ve mülkiyet dağılımının sınırı konusunda bilgi verir misiniz?
- Osmanlı döneminde bu konuda fıkha aykırı hareket edilmiş midir?
- Günümüzün en büyük problemlerinden biri olan gelir dağılımındaki adaletsizliğe karşı Kuran’ın ve Peygamberimizin koymuş olduğu kural ve ölçüler nelerdir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İslam’da ekonomik ve mali düzen konusunda özet bilgiler vermeye çalışalım:

İsrafsız Bir Ekonomi

İslam ülkesinin içe yönelik ekonomik faaliyet ve düzenlemelerinin amacı "akan nehirden abdest alırken dahi suyu boşa harcamama" titizliği içinde üretim, tüketim, tasarruf, yatırım ve dağılım faaliyetlerini, dünya hayatının amacı yönünde en makul ve verimli bir şekilde düzenlemek ve yürütmektir.

Mal ve Hizmet İhtiyaca Göredir

Mal ve hizmet üretimi ihtiyaca göre planlanır, kaide olarak özel teşebbüs tarafından yürütülür, üretime katılan unsurların gelirden payları adalet ve hakkaniyet kurallarına göre -tarafsız birimlerce- belirlenir, devlet altyapı hizmetleri ile özel teşebbüsün yetişemediği üretim alanlarını üstlenir, ayrıca dengenin bozulmamasına nezaret eder.

Tüketim Toplumsal ve Dünya Merkezlidir

Tüketimde savurganlığın önlenmesi, malın işe yaradığı müddetçe kullanılması, dengesiz ve aşırı tüketimin teşvik edilmemesi, ihtiyaç fazlası üretimin ihtiyacı olan toplum ve ülkelerde ekonomik ve insanî amaçlarla değerlendirilmesi ilke olmalıdır.

Üretim Yatırıma Dönüştürülür

Üretime katkısı olacak mal ve emek tasarrufu sağlanmalı ve bunlar ihtiyaç, kârlılık, verimlilik gibi kriterlerin dengeli değerlendirilmesi esasına göre yatırıma kanalize edilmelidir.

Kâra Zarar Katılım Vardır

Sermayenin zarara (rizikoya) katılmadan üretim, yatırım ve ticarete girmesi önlenmeli, ortaklıklarda kâra ve zarara katılma esas olmalıdır.

Halkın tasarruflarını toplayarak üretim ve yatırıma -kâr ve zararda ortaklık esasına göre- sevk etmek üzere kurumlar ve kuruluşlar oluşturulmalıdır. Bu ilkeye göre faaliyet gösteren, denemeleri yapılmış ve yapılmakta olan faizsiz yatırım, kalkınma, ihtisas ve bölgesel kalkınma bankaları devreye sokulmalıdır.

Devletin üretime bir unsur ile katkı sağlaması hâlinde kâr ve zarardan payını alması tabiidir.

Toplumsal Denge Esaslıdır

Sosyal adalet, hürriyet, ahlak ve fazilet toplumunun maddî ihtiyaçlarını düzenlemeye ve sağlamaya yönelik ekonomik hayatın genel dengelerinin bozulmamasına nezaret ve bu amaçla gereken tedbirlerin alınması dışında devletin ekonomik faaliyetlere müdahale etmemesi esastır.

Toplumun yüce amaçlarının gerçekleşmesi millî gelirin adil dağılımı ile bağlantılıdır.

Herkesin Faydasınadır

Adil dağılımın amacı, her şahsın emek ve katılımının adil karşılığını alması, üretime fiilen katılamayanların da yeniden dağılım yoluyla millî gelirden "insan, vatandaş, üretim dışında vazifeli... " olarak payını almasıdır.

Devlet karşılıksız para basamaz. Paranın mal ve üretim olarak karşılığının bulunması şarttır.

Zaruret Kadar Borç Alınır

İç ve dış borçlanmalarda zaruret ve "yorgana göre ayak uzatma" ilkelerine riayet edilir.

Gelirleri Helal Yoldandır

Devletin giderleri zekât, vergi ve diğer gelirler ile karşılanır.

Zekâtın hangi mallardan, hangi şartlarda, ne kadar alınacağı ve nerelere sarf edileceği bellidir. Devlet -ümmet adına- bunu gerçekleştirmekle yükümlüdür.

Zekât ve diğer gelirlerin ihtiyaçları karşılamaması hâlinde adil ve dengeli vergi kaynağına başvurulur.

İlave bilgi için tıklayınız:

İslâmiyet'in ekonomi sistemi, liberal ekonomiye benzer mi?

İslamiyete göre ekonomik sistemler, prensipler ve temel kurallar ...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 88
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun