Borcu öderken değer kaybını da ödemek farz mı?

Tarih: 09.08.2023 - 20:06 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Birinden 10 bin lira borç aldım, geri öderken enflasyon farkını vermemek bazı hocalar caiz değil diyor. Bunu galiba Ebu Yusuf’un içtihadına göre diyorlar: 
- Borcu öderken değer kaybını da ödemek farz mı? Birinden 10 bin lira borç aldım, geri öderken enflasyon farkını vermemek bazı hocalar caiz değil diyor. Bunu galiba Ebu Yusuf’un içtihadına göre diyorlar:
1) Ben 10 bin lira borcumu ödesem sonra karşı taraf da farkı nasıl olursa olsun belki faiz olacağını düşündüğünden, belki istemediğinden v.b kısacası talep etmediği sürece ben 10 bin lira versem farkı vermesem hakka girmiş olur muyum? Sonuçta karşı taraf talep etmedi. Karşı taraf talep ederse vermemek hak olur mu?
2) Bir de bazı borçlarda Ebu Yusuf bazı borçlarda diğer içtihatlar benimsenebilir mi? Yani bir arkadaşıma enflasyon farkı öderken diğerine enflasyon farkı ödememek caiz olur mu? Yoksa illa hepsinde bir içtihat mi benimsenmeli?
3) Bu enflasyon farkı konusunda pazarlık caiz olur mu? Yani 10 bin lira, enflasyon farkıyla 15 bin lira olduysa diyelim. Ben desem ki 12 olsun. sonra 12.500 de anlaşsak caiz mi?
4) Erken indirimde pazarlık caiz mi? Benim bildiğim caiz değil sanki, ama ben bunu anlamadım. Çünkü diyelim birinin bana 1000 lira borcu var. Borçlu dedi ki 800 lira olsun mu alacaklı da bunu kabul ederse caiz, Ama 2 inci fiyatı verse veya ortada buluşsalar caiz olmuyor mu? İllaki ilk fiyat veren kişinin fiyatı ya kabul edilecek ya da anca ilk fiyatı veren fiyat artıracak veya azaltacak. Yani bir taraf erken indirimde fiyat teklif ederse karşı taraf ona karşı bir fiyat verse pazarlık olacağından caiz değil mi? Yani borçlu 800 dese alacaklı 900 dese 900’de anlaşsalar veya ortak nokta 850 de anlaşsalar olmuyor mu? Veya hep ilk teklif veren mi artırmalı azaltmalı?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Soru 1:
Ben 10 bin lira borcumu ödesem sonra karşı taraf da farkı nasıl olursa olsun belki faiz olacağını düşündüğünden, belki istemediğinden v.b kısacası talep etmediği sürece ben 10 bin lira versem farkı vermesem hakka girmiş olur muyum? Sonuçta karşı taraf talep etmedi. Karşı taraf talep ederse vermemek hak olur mu?

Cevap 1:

Karşı tarafın bağışladığı bilinmedikçe enflasyon farkını ödemek borçtur; ödemeyen borçlu kalır.

Enflasyon farkının ödenmesi konusundaki mezhep içtihatları şöyledir:

Başlangıçta Hanefîlerde özellikle Ebu Hanife (ö. 150/767) ve Ebu Yusuf’un görüşü üzere vadeli bey‘ve karz gibi araya vade giren herhangi bir işlem münasebetiyle fülusun değer kaybetmesi durumunda zimmete taalluk eden bedelden başkasının ödenmeyeceği yani zimmetteki borcun mislinin ödenmesi gerektiği benimsenmiştir.

Buna göre para miktarı ve cinsinde ne üzerine anlaşma yapılmış ise o verilecektir.

Fakat daha sonra Ebu Yusuf, ilk görüşünden rücu ederek vadeli satışta akit günündeki kıymetin; borç akdinde ise fülusun kabzedildiği günkü kıymetin dirheme endeksle hesap edilerek ödenmesi gerektiğini savunmuştur. Yani bu görüşe göre vadeli alışverişte sözleşmenin yapıldığı andaki; borç işleminde ise alacaklıdan borç alındığı zamandaki fülusun sahip olduğu değer ile ödeme gününe kadar kaybettiği değer dirhemle hesap edilerek aradaki değer kaybı borç alınan asıl miktara eklenerek alacaklı kimseye ödenmelidir.

Kaynaklarda müfta-bih görüşün bu olduğu belirtilmiştir.

Galâ, Kesâd, Inkıta

Akdin başında “değer kaybı olursa” diye herhangi bir şart ya da kayıt olmamalı; ancak akit kurulduktan sonra enflasyon olması durumunda buna başvurulmalıdır. Yine borç, kabzedildikten sonra daha önce meydana gelen enflasyon farkı istenmemelidir.

Malikîlerde meşhur ve şaz olmak üzere iki farklı görüş vardır. Meşhur görüşe göre borca konu olan fels, akit kurulduktan sonra değer kaybına uğrarsa mislinin verilmesi gerekir.

Rahûnî’ye (ö.1230) ait şaz görüşe göre ise yine akit kurulduktan sonra meydana gelen değer kaybı, aşırı miktarda ise borç verilen felsin kıymeti verilmelidir…

Şafiîerde borç veya satım akdi kurulduktan sonra felsin değer kaybetmesi durumunda mislinin ödenmesi gerekeceği yönündeki görüş benimsenir.

Aynı şekilde Ahmed b. Hanbel (öl. 241/855) de dahil olmak üzere Hanbelîlerde fels gibi mislî bir şey borca konu olduktan sonra değer kaybetmesi halinde ödeme misli ile yapılır. Zira mislin misle benzerliği veya yakınlığı kıymete nispetle daha fazladır.

Ayrıca değer kaybının az veya çok olmasının da mislin ödenmesi hükmünü değiştirmeyeceği açıkça belirtilmiştir.

Bununla birlikte Hanbelî mezhebinde mislî bir borç verildikten sonra değer kaybına uğrarsa kıymet üzerinden ödeme yapılması gerektiği yönünde bir şaz görüş de bulunmaktadır. Bu ödemenin de borcun eda vaktine kadarki değer kaybı hesap edilerek yapılacağı belirtilir.

Diğer taraftan değer kaybı olayında misli ile ödemeyi gerekli gören görüşün sahih olduğu ve Hanbelîlerin çoğunluğunun böyle düşündüğü de zikredilmektedir.

Tüm bu bilgilerden anlaşıldığı üzere borç, satım vb. vadeli ilişkilerde enflasyon farkı meydana gelmesi durumunda mezheplerin baskın görüşü mislin verilmesi yani enflasyon farkı alınmamasıdır.

Bununla birlikte mezhep içi bazı görüşlerde kıymetin verilmesi de itibara alınmış ve enflasyon farkına itibar edilmiştir.

Mezheplerde içtihatlar böyle olmakla beraber bugün Hanefî mezhebinde fetvaya esas kılınan “farkın alınması” içtihadının uygulanması kaçınılmazdır. Aksi halde alacaklı zarar uğrar ki, bu, aşağıdaki genel kurala göre de meşru olmaz:

 “Zarar ve mukabele-bizzarar yoktur.” (Mecelle, mad. 19)

  “Zarar izale olunur.” (Mecelle mad. 20)

Soru 2:
Bir de bazı borçlarda Ebu Yusuf bazı borçlarda diğer içtihatlar benimsenebilir mi? Yani bir arkadaşıma enflasyon farkı öderken diğerine enflasyon farkı ödememek caiz olur mu? Yoksa illa hepsinde bir içtihat mı benimsenmeli?

Cevap 2:

Bu konuda farklı uygulama caiz değildir.

Soru 3: 
Bu enflasyon farkı konusunda pazarlık caiz olur mu? Yani 10 bin lira, enflasyon farkıyla 15 bin lira olduysa diyelim. Ben desem ki 12 olsun. Sonra 12.500 de anlaşsak caiz mi?

Cevap 3:

Bu konuda pazarlık caiz olmaz. Alacaklı kendi rızası ile bağışlamada (hibede) bulunabilir.

Soru 4: 
Erken indirimde pazarlık caiz mi? Benim bildiğim caiz değil sanki, ama ben bunu anlamadım. Çünkü diyelim birinin bana 1000 lira borcu var. Borçlu dedi ki 800 lira olsun mu alacaklı da bunu kabul ederse caiz, Ama 2 inci fiyatı verse veya ortada buluşsalar caiz olmuyor mu? İllaki ilk fiyat veren kişinin fiyatı ya kabul edilecek ya da anca ilk fiyatı veren fiyat artıracak veya azaltacak. Yani bir taraf erken indirimde fiyat teklif ederse karşı taraf ona karşı bir fiyat verse pazarlık olacağından caiz değil mi? Yani borçlu 800 dese alacaklı 900 dese 900’de anlaşsalar veya ortak nokta 850 de anlaşsalar olmuyor mu? Veya hep ilk teklif veren mi artırmalı azaltmalı?

Cevap 4:

Alacaklı, alacağının tamamını veya bir kısmını borçluya bağışlayabilir. Borçlu, bağışlamaya mecbur edemez.

Kaynaklar:

Zeynüddîn b. İbrâhîm b. Muhammed el-Mısrî İbn Nüceym, el-Bahrü’r-râik şerhu Kenzi’d-dekâik (Beyrut: Şeriketü Alâiddin, 1283), 6/219.
- Şeyh Nizâm vd., el-Fetâva’l-Hindiyye (Bulak: Dârü Sâdır, 1310), 3/106.
- Ebû Bekr Şemsü’l-eimme Muhammed b. Ebî Sehl Ahmed es-Serahsî, el-Mebsût (Beyrut: Dârü’l-Ma’rife, 1989), 14/29-30.
- Şihâbüddîn (Şemsüddîn) Muhammed b. Abdillâh b. Ahmed el-Ömerî el-Gazzî et-Timurtâşî, Risâletü bezli’l-mechûd fî tahrîri es’ileti tagayyüri’n-nukûd (Kudüs: Câmiatü’l-Kudüs, 2001), 59.
- Sirâcüddîn Ömer b. İbrâhîm b. Muhammed el-Mısrî İbn Nüceym, en-Nehrü’l-fâʾik şerhu Kenzi’d-dekâik (Beyrut: Dârü’lKütübi’l-İlmiyye, 2002), 3/540.
- Muhammed Emîn b. Ömer b. Abdilazîz el-Hüseynî ed-Dımaşkî İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr ʿale’d-Dürri’l-muhtâr (Beyrut: Dârü Âlemi’l-Kütüb, 2003), 7/55.
- Ebü’l-Fazl Celâlüddîn Abdurrahmân b. Ebî Bekr b. Muhammed el-Hudayrî es-Süyûtî, el-Hâvî li’l-fetâvî (Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, 2000), 1/95-96.
- Mansûr b. Yûnus b. Salâhiddîn el-Buhûtî, er-Ravzü’l-mürbiʿ şerhu Zâdi’l-müstakniʿ (b.y.: Müessesetü’r-Risâle Dârü’l-müeyyed, ts.), 362.
- Ahmed b. Abdullah b. Ahmed el-Ba’lî, er-Ravzü’n-nedî şerhu Kâfi’l-mübtedî (Dımaşk-Beyrut: Dârü’n-Nevâdir, 2007), 1/444.
- Ebû Muhammed Muvaffakuddîn İbn Kudâme, el-Muğnî (Riyad: Dârü Âlemi’l-Kütüb, 1997), 6/442.
- Muvaffakuddin İbn Kudâme vd., eş-Şerhu’l-kebîr (el-Mukniʿ ve’l-İnsâf) (İmbaba: Dârü Hicr, 1995), 12/336.
- Mustafa es-Süyûtî er-Ruhaybânî, Metâlibü üli’n-nühâ fî şerhi Gâyeti’l-müntehâ (Dımaşk: el-Mektebü’l-İslâmî, 1961), 3/243.
- Alâeddin el-Merdâvî, el-İnsâf fî ma’rifeti’r-râcih mine’l-hilâf (Kahire: Matbaatü’s-Sünneti’l-Muhammediyye, 1956), 5/126-127.
- Muhammed Emîn b. Ömer b. Abdilazîz el-Hüseynî ed-Dımaşkî İbn Âbidîn, Mecmûʿatü resâʾili İbn ʿÂbidîn (Dersaâdet: y.y., 1325), 2/60.
- Ebû Saîd Abdüsselâm b. Saîd b. Habîb et-Tenûhî Sahnûn, el-Müdevvenetü’l-kübrâ li’l-İmâm Mâlik b. Enes (Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1994), 3/50-51, 4/152-153.
- Şemsüddîn Ebû Abdillâh Muhammed b. Ahmed b. Arafe ed-Desûkî, Hâşiyetü’d-Desûkî ʿale’ş-Şerhi’l-kebîr (Mısır: İhyâü’l-Kütübi’l-Arabîyye, ts.), 3/45.
- Ebû Abdillâh Muhammed b. Ahmed b. Muhammed İlîş, Minehu’l-celîl ʿalâ Muhtasari’l-allâme Halîl (Beyrut: Dârü’lFikr, 1984), 4/531-532.
bk. Muhammet VARELCİ’nin makalesi; Türkiye İlahiyat Araştırmaları Dergisi 1/2 (2017), 106-120; Ayşe Nur Destebaşı, “Enflasyon ve Fȧz İlşk̇ṡ Üzeṙne İslaṁyet Açısından Bir Değerlenḋrme”, Enderun Dergisi 2/1 (2018), 32-37.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun