Hakimler sadece şeriat ülkesinde mi adil olurlar?
- Bu hadis şeriatın olduğu yer için mi geçerlidir?
“Hakim/kadı üçtür. Birisi cennete diğer ikisi ateştedir."
- Bu hükme göre hakimlik savcılık mesleğinin durumu ne?
- Peygamber Efendimiz (asm) ben adil bir kral zamanında doğdum sözünü Nuşirevan için söyledi mi?
- Söylediyse Nuşirevan Allah'ın hükmü ile mi hükmetti?
- Günümüzde adalet ancak Kuran-ı Kerim ile mi sağlanır?
Değerli kardeşimiz,
İlgili hadis şöyledir:
“Kadılar / hakimler/ yargıçlar üç sınıftır. Birisi cennette, diğer ikisi ateştedir. Cennette olanı, hakkı bilip onunla hüküm verendir. İnsanlar arasında bilgisizce hüküm veren ile hakkı bilip hükümde haksızlık yapan ise ateştedir." (Ebû Dâvud, Akdiye, 2; İbn Mâce, Ahkâm, 3)
Buradaki “KADI” sözcüğü Arapça dilindeki “hakim / hükmeden / hüküm veren” manasınadır.
Bu husus sadece şeriatla hükmeden yerlerde değil, aynı zamanda gayriislamî bütün ülke ve sistemlerde de geçerlidir. Çünkü zulüm ve adalet yalnız Müslümanlar için değil, başkaları için de söz konusudur. Örneğin, Almanya’da, Amerika’da bir yargıç veya bir hakim, verdiği hükümde haksızlık ederse, o da bu zulmün cezasını görür.
Bu hadiste, İslam ve İslam dışı bir sistemin mukayesesi değil, mutlak olarak bir yetkilinin verdiği hükümde, haklı veya haksız kararının durumu nazara verilmiştir.
Özetle, bugün dünyanın neresinde olursa olsun, hükmün yetkilisi olan, bütün savcılar, hakimler, yargıçlar bu hadisin hükmüne dâhildir.
“Zulmedenler hariç Ehl-i kitap ile güzellikle mücadele edin...” (Ankebut, 29/46)
mealindeki ayette ehl-i kitabın da zalim olan ve olmayanların olduğuna işaret edilmiştir. Bu ifadede zımnen gayri müslimlerin de adil ve zalimlerinin olduğuna dikkat çekilmiştir.
Nuşirevan ile ilgili hadisin sahih bir senedinin olmadığı âlimlerce kabul edilmiştir.
Kanaatimizce şayet rivayet sahih olsaydı, manası doğru olabilirdi. Çünkü dünyaca adaletiyle meşhur olmuş bir kimsenin “adil” olarak vasıflanmasının bir mahzuru olmasa gerektir. Nitekim, İslam’da bazı konularda aranan şartlar arasında İslam'la birlikte adalet vasfı ayrıca aranmıştır.
Demek ki en büyük adalet yeri İslam olmakla beraber, onun dışında da zulüm ve adalet olabilir. Kaldı ki bu gözle görülen bir realitedir.
Hülasa: Şu bir gerçektir ki, insanların kıymeti Allah tarafından değer ölçüsü olarak kabul edilen iman ve İslam’ın vasıflarıyla orantılıdır. Bu vasıflar -mümin, kâfir ayırımı olmaksızın- kimde bulunursa bulunsun bir değer ifade eder. Örneğin, doğruluk, çalışkanlık, ilim-irfan imanın bir vasfıdır. Bu vasıflar kâfirde de bulunsa yine değerlidir. Bunun aksine, yalancılık, tembellik, cahillik küfrün birer vasfıdır. Bunlar bir müminde de olsa yine kötü ve değersizdir.
İlave bilgi için tıklayınız:
- Avukatlık, savcılık ve hakimlik mesleğini öğrenmek ve icra etmek ...
- Kadı, yani hakim ve yargıçların üçte ikisinin cehennemlik olduğuna ...
- Gayri müslim bir ülkede avukatlık yapmanın hükmü nedir ...
- İslam mahkemesinde hakimin, bilerek şeriata aykırı hüküm vermesi ...
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Kadı, yani hakim ve yargıçların üçte ikisinin cehennemlik olduğuna dair hadisi şerif var mıdır?
- KADI, KADILIK
- YARGI (KAZÂ)
- Avukatlık, savcılık ve hakimlik mesleğini öğrenmek ve icra etmek caiz midir?
- Günümüz hukukunda Yargıtay, Danıştay var. İslam hukukunda kaç mahkeme olurdu?
- Mezhepler Dosyası
- İslam hukukunda, cezalar için belli bir zaman aşımı var mıdır?
- DA'VÂ
- İslam mahkemesinde hakimin, bilerek şeriata aykırı hüküm vermesi küfür müdür?
- Bütün adil ravilerin ta'dil sebepleri açıklanmış mıdır?