Ben sadece Kur'an'ın helal saydığını helal kılarım, ne demektir?
- Bu iki hadis çelişkili değil midir?
Bir hadiste Hz. Muhammed "Bana Kuran'ın bir benzeri daha verildi. Sakın sizi sadece Kuran' da bulduklarını helal - haram sayarken bulmayayım" derken, başka bir hadiste "Ben sadece Kuran'ın helal saydığını helal kılar haram saydığını haram kılarım." yazıyor.
- Bu bir çelişki değil midir?
Değerli kardeşimiz,
Soruda geçtiği şekliyle "Ben sadece Kuran'ın helal saydığını helal kılar, haram saydığını haram kılarım." anlamında bir rivayet bulamadık.
Muhtemelen şu hadis rivayeti kasdedilmiş olabilir:
Peygamber Efendimiz (asm), “Helal Allah'ın kitabında helal kıldığı, haram da Allah'ın kitabında haram kıldığıdır. O'nun susup bir şey söylemediği ise bağışladığıdır.” buyurmuştur. (İbn Mace, Etime, 60; Tirmizi, Libas, 6)
Bunun manası, haram ya da helal kılma yetkisi sadece Allah'a aittir demektir. İnsanlar O'ndan bağımsız olarak böyle bir yetkiye sahip olamazlar.
Allah bu yetkisini ya bizzat kendisi vahiy ile açıklar ya da elçisine açıklatır. Mesela der ki:
“Benim Resulüm tayyib olan şeyleri helal, habis olan şeyleri haram kılar.” (bk. A'raf, 7/157).
Tayyib; hoş, temiz ve yararlı, habis ise, pis, tiksindirici ve zararlı olandır.
Helal ve haram kılma Allah'ın hakkı olduğuna göre, burada "Peygamber'im de helal ve haram kılar." denmesi ancak, temiz ve pis şeyleri Allah'ın ona öğretmesi, onun da onların helal ya da haram olduğunu açıklaması anlamındadır. Yani onun helal ya da haram dediklerini, helal ya da haram kılan da aslında yine Allah’tır.
Bundan olacak ki, Allah onun helal ya da haram kılmasını onun doğrudan değil, temiz ya da pis olan şeyleri helal ya da haram kılması şeklinde açıklar. Yani temiz ya da pis olan şeyler vardır, o da ancak temiz olanların helal, pis olanların haram olduğunu duyurur. Çünkü bir şeyin temiz ya da pis olduğuna karar veren de yine Allah'tır.
Bunun bir anlamı şudur:
Peygamber kendiliğinden din koyamaz, dinin yegâne kaynağı Allah'tır. Bütün peygamberler söylediklerini ya doğrudan Allah'ın vahyi ya da O'nun onayı ile söylerler.
Diğer taraftan, bu hadiste vurgulanan önemli bir konu, Allah’ın kitabında zikredilmeyen şeylerin prensip olarak mübah kabul edileceğidir. “Her makamın bir makalesi var.” kuralı gereğince, burada Hz. Peygamber (asm)'in bir hüküm koyamayacağına değil, Kur'an’da yasaklanmayan şeylerin prensip olarak mübah olduğuna vurgu yapılmıştır. “Eşyada asıl olan ibahedir.” şeklindeki fıkıh kuralı da bu gibi hadislere dayanmaktadır.
Burada önemli bir nokta da şudur: Allah’ın Kur'an’da yasaklamadığı şeylerden sorup durmayın; sonra sorunuz sebebiyle hoşunuza gitmeyecek şekilde bazı şeyler yasaklanabilir.
Bu hadis tamamen şu ayetin bir nevi açıklamasıdır:
“Ey iman edenler! Açıklandığı takdirde hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın. Eğer Kur'an’ın indirilmesi esnasında onları sorarsanız, size açıklanır. Halbuki Allah onları bağışlamış, sizi onlardan muaf tutmuştur. Çünkü Allah gafurdur, halimdir / affı ve müsamahası geniştir.” (Maide, 5/101)
Demek ki bu hadisler arasında asla bir çelişki yoktur.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Furkan suresi 63-65. ayetlere bakarsak cehennemden çıkış yok gibi?
- Önderin hayali Hakk'ın zikrinden daha faydalıdır, sözünü nasıl anlamalıyız?
- Adem’i seçtim, ifadesi ne demek?
- Neden Kuran'ı tek esas kaynak kabul etmiyoruz?
- "Kulumu sevince gören gözü, duyan kulağı, …kutsi hadisini açıklar mısınız?
- Peygamberimizin haram kılma yetkisi var mıdır?
- Sürekli abdestli olmanın faydası nedir, sevabı var mıdır?
- Oyuncak domuzları çocuklarımıza almanın bir sakıncası var mıdır?
- Hadislerde haram kılınmış şeyler var mıdır?
- "Çekirge, denizdeki bir balığın hapşırığıdır." hadisini nasıl anlamalıyız?