Herkeste aynı akıl ve aynı ruh varken, nasıl oluyor da biri iman, diğeri inkar ediyor?
- Aklın yolu bir olduğuna göre, herkesin aynı sonuca varması gerekmez miydi?
- Ayrıca ''Aklını niçin kullanmadın?'' sorusunun muhatabı kimdir?
Değerli kardeşimiz,
- Öncelikle efade edelim ki, insanların ellerinde benzer şeylerin olması, hepsinin aynı şeyi yapacağı anlamına gelmediği gibi, benzer şeylerin kullanılmasının, aynı sonucu meydana getireceği anlamına da gelmez. Ellerinde bıçak ve ateş olan iki kişiden biri meyve keser, diğeri adam keser; biri yemek pişirir, diğeri evleri yakar.
- Diğer taraftan, imtihan masalarının, kağıtlarının, kalemlerinin hatta silgilerinin bile aynı olması, aynı şeylerin yazılacağı ve sonuçların hepsinin aynı olacağı anlamına gelmez. Herkes kendi iradesiyle ne isterse onu yazar veya yazmaz. Sonucu da kendine aittir. Aletlerin benzer olması yazıya ve sonuca etki etmez.
- Ayrıca unutmayalım ki, arı su içer bal akıtır, yılan su içer zehir akıtır.
- Ruh, akıl özürlüler ve çocuklar dahil herkeste vardır. Akıl ise imtihana tabi tutulan herkeste vardır.
- “Aklın yolu birdir” sözünden maksat, aklıselimin yolu birdir. Aklıselim olmayanların yolu binlerdir.
- Aklıselimden maksat, eğitimli, duygulardan uzak, heva ve hevese kapılmayanların aklıdır.
- İnsanlarda akıldan başka hisler/duygular da vardır. Duygular coşkun bir şekilde ön plana çıktığı zaman aklı dinlemezler. Kişi görünürde akıllı olduğu halde akıldan uzak işler yapar. Her insan kızdığı zaman hislerine kapılarak bazı sözler söyler veya davranışlar sergileyebilir. Birkaç dakika sonra, öfkesinin dinmesiyle yaptıklarından bin pişman olur.
- İnsanda akıl ile birlikte kuvve-i gazabiye (öfke kuvveti) ve kuvve-i şeheviye (nefsin istek kuvveti) de vardır. Adam öldüren, ökesine kapıldığı için öldürür. Hırsızlık eden, şehvetine (mala olan düşkünlüğüne) kapıldığı için hırsızlık eder. Buna yüzlerce şeyi katabilirsiniz…
- Akılla birlikte öfke ve şehvet duygularının varlığı adil bir imtihanın gereğidir.
Hisleri galip olanlar aklını kullanamıyorlar, onunla hareket etmiyorlar; aklını kullananlar ise hislerine göre hareket etmiyorlar. Onun için bazıları kaybediyor bazıları da kazanıyorlar. Demek ki herkeste akıl var, fakat herkeste akıl aynı seviyede işletilmiyor.
- Bir çobanla bir profesörün aklı fıtraten birdir. Fakat birinin eğitimli olduğu için düşünme ve muhakeme kapasitesi çok farklıdır. Bundan da anlıyoruz ki; akıl tek başına hak ve hakikati bulmayabilir. Çünkü, akıl icat edemez, yalnız var olanı keşfeder. Hakikati keşfetmesi için, ilmin ışığına ihtiyacı vardır.
İslam açısından ilmin ışığı vahiydir, Kur’an’dır. Vahyin ışığında eğitim görüp tahsil etmeyen bir akıl o konuda cahildir. Bir cahilin aklı fizik ve kimyayı bilemediği gibi, vahyin ışığında eğitim görmeyen bir akıl da o konuda cahildir, iman ve İslam’ın nurlarını keşfedemez.
- Önemli bir nokta da şudur:
İmtihanda adil bir süreç için ve hak yolunu bulması adına akla kapı açılır, fakat özgür iradesi elinden alınmaz. Bu sırrın gereği olarak, din imtihanında “çok seçenekli” sorular vardır. Onlardan biri doğrudur, diğerleri yanlıştır. Dünya imtihanında kazananlar yanında kaybedenlerin olduğu gibi, din imtihanın da kazananlar ve kaybedenler olacaktır...
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- İnsanların, ilk doğdukları anda nefisleri var mıdır?
- İslam dini mantık dini midir?
- Peygamberimizin mizacı nedir?
- Şeytanın haklı çıkması söz konusu olabilir mi?
- Meleklerin enaniyeti olmadığına göre, Cenab-ı Hakkı nasıl tanımaktadırlar?
- Cinleri kızdıracak şeyler nelerdir?
- Akl-ı mead / maad nedir? Akıl nasıl kullanılmalıdır?
- Akıl, kalp, vicdan, şuur, irade, idrak, ruh ve nefis gibi latifeleri ve işlevleri nelerdir?
- Kuran'da kalp ve aklın ayrı ayrı kullanılması ne anlama gelir?
- Akıl nedir ve nasıl kullanılmalıdır?