İslamiyet’in şekilsel bir din olduğunu namazın rüku, secde gibi şekillerden ibaret olup yapılmadığında ibadetin de olmayacağını ama Hıristiyanlıkta şekil değil kalpteki sevginin önemli olduğunu söylüyorlar. Bu konuyu açıklar mısınız?
Değerli kardeşimiz,
Namazda yer alması zorunlu olan bütün şekiller, o şekiller esnasında yapılan kıraat, zikirlerin manasına eşlik etmektedir.
Örneğin, kıyam (ayakta durmak), bütün kâinatı yaratan, terbiye edene, yöneten, ayakta durduran manasına gelen, Fatiha suresinde yer alan “Rabbulâlemîn olan Allah” ifadesine eşlik etmektedir.
Rükû, Allah’ın azameti karşısında iki büklüm olmak manasını ifade etmektedir. Bu duruş, o makamda okunan ve “azamet sahibi / Ulu Rabbimi her türlü kusurdan tenzih ederim” manasına gelen “Sübhane rabbiye’l-âzîm” zikrine eşlik etmektedir.
Keza secde, insanın yüce Yaratıcısı olan Rabbinin yüceliği karşısında, organlarının en değerlisi, en yücesi olan yüzünü, anlını yere koyarak fiilen bir duruş sergilemekten ibarettir. İşte bir tevazu içerisinde sergilenen bu duruş bu makamda okunan ve “Yüceler yücesi olan Rabbimi her türlü noksanlıktan tenzih ederim” manasına gelen “Sübhane rabbiye’l-âlâ” zikrine eşlik etmektedir.
Bunun gibi, namazın fiilî hareketleri ile sözlü kıraat ve zikirleri büyük bir uyum içerisinde kulun Allah’a karşı gösterdiği saygı ve sevgiyi seslendirip ilan etmekte ve dil ile kalbin yanında organların da katıldığı bir kulluk armonisini icra etmektedir. Şimdi bundan daha güzel, daha samimî, daha mükemmel bir kulluk görevi olabilir mi?
Bununla beraber, Kur’an’ın bildirdiğine göre, Yahudî ve Hıristiyan dinlerinde de secdeli ve rükulü namaz vardır. Onlar bir çok yönden hakikî dinlerinden uzaklaştıkları gibi, bu ibadet şeklinden de uzaklaşmışlardır. Hatta bu gün bile bazı ülkelerde Hristiyanların bu şekilde namaz kıldıklarını bizzat gören ve -doğruluklarında asla şüphe etmediğimiz- bir kişiliğe sahip insanlar tarafından bize ifade edilmiştir.
Ayrıca ibadetin olması bir zorluk değil bir nimettir ve güzeldir. Yemeksiz havasız ve susuz bir insan düşülemeyeceği gibi ışıksız bir güneş de düşünülemez. "Yemek, içmek, hava almak zordur, öyleyse bunları yapmamak daha güzledir." diyen bir adam gördünüz mü? İbadet, ruhun gıdası ve ışığıdır.
Bütün bunların yanında ibadete ihtiyacı olan Allah değil bizleriz. Bir ilaca doktorun değil, hastanın ihtiyacı vardır. Kullar da manen hastadırlar. İbadetler ise o manevi hastalıklarımıza ilaçlar hükmündedir.
İlave bilgi için tıklayınız:
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Fatiha suresinin namazın her rekatında okunmasının, rükû ve secdenin yapılmasının iç anlamı nedir?
- Rükunun namazdaki yeri nedir?
- Namazda rükudan kalkarken, Semi'allahu limen hamideh, demenin hikmeti nedir?
- Hz. Adem ibadet eder miydi; mesela namaz kılar mıydı?
- İmanımızı, hayamızı nasıl güçlendiririz?
- Mevlana, Moğollara yönelik neden cihad etmemiştir?
- İslam sonradan gelmiş bir dindir, onun doğru din olduğu nasıl ispatlanır?
- Uzayda din ve ibadet var mıdır?
- İnsanlar gerçekleri gördükleri halde neden hala inanmıyorlar? Hristiyanlar kendi dinlerinin ne kadar çarpıtılmış olduğunu kendi kaynaklarından öğrendikleri halde neden hala Hristiyan kalıyorlar?
- SECDE