Niye zorla evlendirme oluyor?

Tarih: 06.03.2022 - 08:56 | Güncelleme:

Soru Detayı

1. Hanefi mezhebi hariç diğer mezheplerde bir baba isterse kız çocuğunu zorla evlendirebilir. Peki İslam niçin kadına değer vermiyor, kadının haklarını savunmuyor niye ona seçme hakkı vermiyor? Niye zorla evlendirme oluyor?
- Bu konuda Ensar’dan Hidame’nin kızı Hansa ile ilgili bir hadis rivayeti nakledilir. Bazıları bu hadise göre kızın rızası yoksa babası evlendiremez diyor. Ben Şafii mezhebindeyim.. İmam Şafi’nin o hadisten haberi yok muydu yani İmam Şafi, Maliki, Hanbel, diyor ki baba isterse kızı zorla evlendirebilir. İslam alimleri arasında babanın küçük bakire kızı rızaları alınmaksızın evlendirebileceği konusunda çoğunluğun ittifakı bulunmaktadır. (Ebû Zehre, el-Ahvâl, s.114) Hanbelî hukukçulara göre baba, küçük bakire kızını dengi olan birisiyle evlendirmek istediğinde, kız kabul etmese dahi, bu nikah akdi geçerlidir. (İbn Kudâme, el- Muğnî, VII, 379)
- Ne yani şimdi İmam Ahmet’in o hadisten haberi yok muydu? İmam Malik ile İmam Şafii ve İshak'a göre ise bir baba bulûğa ermiş olan kızını zorla evlendirebilir. Ehli sünnetin hepsi hak mezhep değil midir? 3 mezhep kızın zorla evlendirilebileceğini savunuyor. Ve benim mezhebim de Şafii. Şafii neden böyle hüküm koyuyor? İslam neden kadına hak vermiyor, zorluyor?
2. Bir diğer sorum şu:
Resulullah (s.a.v)'ın zaman zaman birleştiği bir cariyesi vardı. Hz. Aişe ve Hz. Hafsa (cariyeye temasını önlemek için) peşini bırakmadılar. Sonunda Resulullah (s.a.) bu cariyeyi nefsine haram etti. Bunun üzerine: "Ey Peygamber, sen zevcelerinin hoşnutluğunu arayarak, Allah'ın sana helal kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun?..." diye başlayan Tahrim suresi nazil oldu." Ravi: Enes Kaynak: Nesai, İşretu'n-Nisa, 4, (7, 71)
- Bu hadis sahih midir? Kaynak verir misiniz? Sahihse nasıl anlamamız gerekiyor?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bu müçtehitler ayet ve hadisleri böyle yorumladılar, böyle hüküm çıkardılar diye “İslam’da kadın neden zorlanıyor…” demek doğru değildir.

Doğru olan bu; zorla (kız istemediği halde) yapılan evlendirmenin sahih olduğu hükmünü, içtihadını sahiplerine ait kılarak “şu âlime, bu alime göre…” demektir. Çünkü o âlimlerin içtihatları İslam olduğu gibi farklı sonuç çıkaranların içtihatları da İslam’dır.

Ayrıca bu evlendirmenin, kızın faydasına olma gerekçesi de şarttır. Daha da önemlisi, iznini almadan evlendirilen küçüklerin ergen olunca nikâhı bozma haklarının bulunduğudur (hıyâru’l-büluğ).

İkinci sorunuza gelince:

Tahrim suresinin 1-5. ayetlerinin iniş sebebi olarak tefsir ve hadis kaynaklarında zikredilen olaylarla ilgili rivayetler ayrı ayrı ele alındığında, konuya ışık tutar nitelikte olmakla beraber, Taberi’nin belirttiği üzere ayetlerin ifadesine bağlı bir yorum yapmak daha isabetli görünmektedir.

Buna göre 1. ayetten çıkan mana şu olmaktadır:

Hz. Peygamber (asm) esasen helal olan bir şeyi kendisine yasaklamıştı; Allah Teâlâ tarafından, eşlerinin hatırına veya onlar sebebiyle kendisini böyle bir mahrumiyete itmesinin doğru olmadığı bildirilmiş, 2. ayette de böyle bir karar yemin eşliğinde verilmiş olsa bile, üzerinde sebat edilmesi uygun olmayan yeminlerden vazgeçip, kefaret ödeme tarzında şeri bir yol bulunduğu hatırlatılmıştır. (bk. Mâide 5/89)

Yasağın konusu cariyesine yaklaşmama, bir şeyi yememe veya içmeme olabileceği gibi başka bir şey de olabilir. Hz. Peygamber (asm) Efendimizin kendisi için koyduğu bu yasak kararını alırken yemin edip etmediği kesin olmamakla beraber, yemin ettiğine dair bazı rivayetler bulunmaktadır.

Bunlarda geçen “îlâ” kelimesi, bir kısım âlimlerce Bakara suresinin 226. ayetinde geçen anlamıyla "belirli süre eşlerine yaklaşmama yemini" olarak, bazılarınca ise mutlak anlamda bir yemin olarak anlaşılmıştır.

Bu ayetlerin inmesini takiben Resulullah’ın (asm) yemin kefareti ödeyip ödemediği kesinlik taşımamaktadır; ödediğine dair rivayet de farklı biçimlerde (dinî vecîbe olan yemin kefareti, ihtiyaten yaptığı bir tasadduk veya bir şükran ifadesi olabileceği şeklinde) değerlendirilmiştir.

3. ayette sözü edilen eşlerle ilgili rivayet farkları bulunmakla beraber, kendisine sır verilen eşin Hz. Hafsa, bu sırrın kendisine açıldığı eşin Hz. Aişe; dolayısıyla 4. ayette kendilerine hitap edilen iki hanımın bunlar olduğu genellikle kabul edilir. (bk. Taberî, Elmalılı, Derveze, ilgili ayetlerin tefsiri)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun