Neden eski kültürlerde tanrı isimleri birbirine benzer?

Tarih: 15.06.2022 - 09:50 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Her dinde olmasının sebebi nedir?
- Filistinlilerde (kenanlarda) astarte, Sümerlerde inanna, Babil'de ishtar, Asur ve Akkadlarda ashtar - ashtoreth - asherah - astoreth, Mısırlılarda isis - ashet - aset, Fenikelilerde tanit-ashtart - ashtaroth ve Samilerde anat olarak bilinen tanrıça. ningal ve nanna kızları, Beelzebub'un da torunu olarak bilinir.
- Yaratılıştan beridir var olduğu inancı, çoğu eski uygarlıkta farklı adlarla anılmasına neden olmuştur.
- Ayrıca Sümerlerin kendisine verdiği cennetin kraliçesi adı daha sonradan Hristiyanlar tarafından Meryem Ana için de kullanılmıştır ve yine Hristiyan bayramı olan paskalya (orijinal ismiyle easter) adı da yine ashtar'dan alınmadır.
- Ayrıca, Kabballah'ta onuncu ve sonuncu sefira, Malkut'un (krallık) tanrısal ismidir.
- Dünyamızla özdeşleştirilmiş bu son kürede tecelli eden tanrı görünümü, tanrının dişil yanı shekinah'tır. Asherah ismi shekinah olarak da bilinir ve Tevrat’ta geçerler. İslam’a geçişi ise sekinedir.
- Bir de aşurenin 10. gün kutlanması ve etimolojik olarak isim benzerliğinden aşurenin asherahtan geldiği iddialarında bulunuyorlar.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Evvela değişik kültürlerde Allah’ın aynı veya benzer isimlerinin kullanılması, Allah hakkında herhangi bir karışıklığa işaret etmez. Bilakis, Hz. Âdem’den beri insanlığa açılan vahiy kapısından kurulan iletişimin aynı kaynaklı olduğuna delâlet eder. 

- İnsanların kutsallığına binaen kendi aralarında da Allah’ın isimlerini kullanmalarının da kafa karıştıracak bir yanı yoktur. Örneğin Rauf, Rahîm, Kerîm, Alî, Hakîm, Hakem, Bedi’, Mevla ve benzeri ilahi isim ve unvanların, eskiden beri insanlar için de kullanıldığı bilinmektedir. Şu anda da İslam medeniyetinde bu isimlerin insanlar için kullanılmasının bir sakıncası olmadığı gibi, Eski Medeniyetlerde de kullanılmış olmasının hiçbir sakıncası yoktur.

Şayet insanlar bu isimler üzerinden yanlış bir mana çıkarmaya yönelirler ise, bu onların hatasıdır. Onları belki şirke götürür, fakat hakikate zarar vermez. 

Allah’ın zat-ı akdesine, isim ve sıfatlarının kutsiyetine aykırı olmamak şartıyla, insanlık tarihi boyunca kullanılan ilahi isimlerin varlığı, insanlık camiasına hakim olanın semavi dinler olduğunun kanıtıdır. Çünkü bu kutsal manalar ancak vahiy yoluyla gelen bilgilerden çıkarılabilir.

Yoksa aklın, fikrin bu tür gaybi bilgileri öğrenme imkânları yoktur.

Hatta sadece doğru olarak değil, yanlış olarak kullanılan bu isim ve unvanların delalet ettiği bir tek hakikat vardır, o da Allah ile insanlar arasında iletişim sağlayan vahyin gerçekliğidir. Zira akıl, “bir iğne ustasız, bir harf yazarsız, bir mahalle muhtarsız olamayacağı” gerçeğinden hareketle, bu harika kâinatın bir yazarı, bir ustası, bir yaratıcısı ve yöneticisi olduğunu idrak etse bile, her yönüyle mükemmel ve her açıdan güzel ve her bakımdan kutsal olan Zat-ı Akdes'in kutsal sıfat, isim ve unvanlarını bilmesi imkânsızdır.

Demek ki ateistler bu gibi haltlar işlemekle bir halt edemezler...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun