Namazda Allah'a söylenenlerin mantığı nedir? Bunlar bilinmesin diye mi Arapça okunuyor?
- Namazda Allah’a neler söyleniyor?
- Günde 5 vakit namaz kılanları ele alalım. Her gün 5 vakit Allah'a aynı şeyleri tekrarlıyorlar. Sübhaneke, Fatiha, İhlas, Kevser, Tebbet, Fil, Ettehiyyatü, Salli ve Barik en çok Allah'ın huzurunda söylenenler. Türkçe karşılıkları: “Biz sana kevseri verdik, o halde sen de Rabbin için namaz kıl, kurban kes. Asıl zürriyetsiz (soyu devam etmeyen) olan, sana buğzedenin (küfredenin) kendisidir.” Evet, aynen bu söyleniyor. Hem de günde 4-5 kez.
- Bir başka örnek: “Ebu Leheb'in iki eli kurusun. Kendisi de kurudu gitti. Ona ne malı ne kazancı yaramadı. O da, gerdanında bükülmüş bir ip olduğu halde odun hammalı olarak karısı ile birlikte alevli bir ateşe atılacaklar.” Bunlar Allah'ın huzurunda söylenecek sözler mi? Ne anlamı var, ne amacı var ki bunlar tekrarlanıp durulur?
- Devam edelim: "Görmedin mi Allah fil sahiplerine ne yaptı? Onların kötü planlarını boşa çıkarmadı mı? Onların üstüne ebâbil kuşlarını göndermedi mi? Ki o kuşlar, onların üzerlerine pişkin tuğladan yapılmış taşlar atarlardı. İşte bu atışlar onları, yenik ekin yaprağı gibi paramparça ediverdi."
- Ya şu salavatlara ne demeli: Allahım; İbrahim ve ailesine verdiğin salluyu (desteği, nimeti, değeri, saygıyı) Muhammed ve ailesine de ver. Allahım; İbrahim ve ailesine verdiğin zenginliği-bereketi Muhammed ve ailesine de ver. Bu dualar Türkçe yapılırsa, insanların anlayıp dinden vazgeçeceğini düşünüyorlar olmalılar ki Arapça konusunda bayağı ısrarlılar.
Değerli kardeşimiz,
- Bu sure ve duaların mealleri her yerde var ve özellikle de öğretiliyor. Sen bile öğrenmişsin. Demek ki, mesele, kimseden bir şey gizlemek değildir. Mesele, dinini yaşamaktır. Hz. Peygamber (asm)'e inananlar, onun “Ben nasıl namaz kılıyorsam, siz de beni gördüğünüz gibi namaz kılın.” manasına gelen sözlerinin doğruluğuna da inanırlar. O, bu sureleri ve duaları aslı olan Arapça’dan okuduğu için, her mümin de peygamberinin izini takip ederek onun gibi namazını kılmak istiyor.
- Dinsizlerin bu kuruntularına yer olsaydı, Türkçe’de ne tefsirler ne mealler ne ilmihaller diye bir şey yazılmazdı.
- Bu surelerin nasıl birer mucize olduğu hususunda bizim sitede bazı bilgiler var, oraya bakılabilir.
- Rahmet, bereket anlamına gelen salavatı “verdiğin salluyu” diye tercüme edenin Yahudice / İbraniceye kafasının çalıştığını gösteriyor. “Salli” kelimesi bir fiildir. Fiilin manasını bir isim gibi veren bir cahilin sözlerine nasıl itibar edilir. Onun verdiği anlama göre, şöyle bir cümlenin de kurulabileceğini düşünmek gerekir: “Allah’ım! Bize yemek yiyiyorum’u ver, bize dil öğreniyorum’u ver. Bize dinsizce yaşıyorum’u ver!” Dil kurallarının mantığını bile bilmeyen bir cahilin zırvalarıyla meşgul olmak abesle iştigal etmek anlamına gelir.
- Türkçülük maskesi altında dinsizlik yapanlar, eskiden de işbaşında idi. Fakat hüsrana uğradılar. Zira Türk milleti ve türk halkı bu dinsizce düzeneklerin farkındadır. Bediüzzaman hazretlerinin şu tespiti bu gerçeğin canlı bir belgesidir:
“Bundan (Bu risalenin te'lifinden) oniki sene evvel işittim ki, en dehşetli ve muannid bir zındık Kur'ana karşı sû'-i kasdını tercümesiyle yapmağa başlamış ve demiş ki: 'Kur'an tercüme edilsin, tâ ne mal olduğu bilinsin.' Yani, lüzumsuz tekraratı herkes görsün ve tercümesi onun yerinde okunsun diye dehşetli bir plân çevirmiş. Fakat Risale-i Nur'un cerhedilmez hüccetleri kat'î isbat etmiş ki: Kur'anın hakikî tercümesi kabil değil ve lisan-ı nahvî olan lisan-ı Arabî yerinde Kur'anın meziyetlerini ve nüktelerini başka lisan muhafaza edemez ve herbir harfi, on adedden bine kadar sevab veren kelimat-ı Kur'aniyenin mu'cizane ve cem'iyetli tabirleri yerinde, beşerin âdi ve cüz'î tercümeleri tutamaz, onun yerinde câmilerde okunmaz diye Risale-i Nur her tarafta intişarıyla o dehşetli plânı akîm bıraktı.” (Asa-yı Musa, s. 71)
- Bizim herkese ve bu soru ile Kur’an’a karşı su-i kasdını gösteren kişiye de tavsiyemiz, tövbe etmesi, imana gelmesi ve cehennemden kurtulmasıdır. Yoksa biz defalarca söylediğimiz bir gerçeği tekrar edebilecek kadar cesuruz; çünkü hak ve hakikati biliyoruz. O da şudur:
“Elde Kur'an gibi bir mu'cize-i bâki varken, başka bürhan aramak aklıma zaid görünür.
Elde Kur'an gibi bir bürhan-ı hakikat varken, münkirleri ilzam için gönlüme sıklet mi gelir?” (Nursi, Sözler, 365)
Bilgi için tıklayınız:
- Namazda okunan "Biz sana Kevser'i verdik" gibi ayetlerin mantığı nedir?
- Kevser Suresi'ndeki, "İnna e'tayna ke'l-kevser" ayeti Peygamberimizin nesline mi işaret ediyor?
- Tebbet Suresi tarihi bir olay olduğu halde neden namazda okunmaktadır?
- Kuran'da Allah neden beddua ve lanet etmiştir?
- Kureyş suresinin iniş hikmeti nedir?
- Salli - Barik duaları namazda neden okunur?
- İbadetlerimizi niçin Arapça yapıyoruz? Türkçe olarak yapsak olmaz mı?
- Neden Kur'an Dili Arapça'dır? Bunu milliyetçilik olarak düşünenlere ...
- Kuran mucizelerinden örnekler verir misiniz?
- Kur'an'ın mucizelik yönleri kırk tanedir deniliyor; bunu nasıl anlamak gerekir?
- Kuran'ın gaybten haber vermesi...
- Kuran'ın bilimsel mucizeleri...
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Namazda kıraati Arapça yapmak şart mıdır?
- Kur'an-ı Kerim'i anlamak için Arapça bilmek yeterli mi?
- Farsça'nın cennet ehlinin lisanı olacağına dair sahih rivayet var mıdır?
- Latin harfleri ile yazılan Kur'an-ı Kerim'i okumak caiz midir?
- Şafii mezhebine göre sabah namazının sünnetinde kunut duası ve bütün namazlarda veccehtu okunmalı mı?
- Namazda Türkçe dua etmenin bir sakıncası var mıdır?
- Namaz sırasında Türkçe olarak dua edebilir miyiz?
- Ben, Kur'an okuyarak insan oldum
- Namazda bir sureyi bırakıp başkasına başlamak namazı bozar mı?
- Kur'an-ı Kerim'i Türkçe mealinden okuduğumuzda da Arapça okuduğumuzdaki sevabı alıyor muyuz? Kur'an'ı okumaktaki amacımız anlamak ve öğrenmek değil mi?