Maide suresi 93. ayette iman, salih amel ve sakınmak, neden tekrar edilmiş, hikmeti nedir?

Tarih: 09.05.2019 - 20:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

Soru 1: Maide 93 de neden kısaca iman edip günahlardan kaçınıp ve imanlarını ve iyiliklerini sürdürenler için değil de uzun uzun birkaç defa tekrar edilmiş?
- Kısaca söylenmemesinin hikmeti nedir?
Soru 2: Kuran’da neden birçok ayette günahlardan kaçınmayla ilgili ayet indirilmiş?
- Yani bir defa günahlardan kaçının değil de birçok yerde günahlardan kaçınılması vurgulanmış? Bunun hikmeti nedir?
Soru 3: Aynı ayetin benzerinin tekrarlanması yerine daha çok bilimsel veya farklı kıtalardan ülkelerden bahsedilseydi olmaz mıydı diyen bir deisti nasıl ikna edebilirim?
Soru 4: Maide 95. ayeti açıklar mısınız lütfen?
- Diyanetten tefsirini okudum hiçbir şey anlamadım. Diyanette harem, ihram, gibi şeyleri anlayamadım ve neden bu Maide 95’de kişi av hayvani yüzünden evcil hayvan ödüyor? Ve kime ödüyor bunu nereye ödüyor? Evcil hayvan denildiği kurban mı?
- Sizden ricam biraz daha açık bir Türkçeyle her 4 soruma da cevap vermenizdir. Azerbaycanlı olduğum için bazı kelimeleri anlamakta güçlük çekiyorum.
- Lütfen sorularımın hepsini etap etap cevaplayın. Allah razı olsun teşekkürler.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Cevap 1:

İlgili ayetin meali şöyledir:

“İman edip salih amel işleyenler, sakınırlar, inanırlar ve salih amel işlerlerse; sonra sakınır ve ihsan ederlerse; daha önce tatmış olduklarından dolayı bir sorumluluk yoktur. Allah, ihsan edenleri sever.” (Maide, 5/93)

İman edip yararlı işler yapan kimseler bundan böyle (Allah´tan) korktukları, imanlarında sebat ettikleri, yararlı işler yapmaya devam ettikleri, sonra sakındıkları ve imanlarında iyice sağlamlaştıkları, yine sakınmakla beraber her yaptığını güzel yapan kişi mertebesine erdikleri takdirde, daha önce (haramı) tatmalarından ötürü kendilerine bir günah yoktur. Allah iyi davrananları sever.

Bu ayetin nüzul sebebi içki yasağıdır. Maide 90. ayette içkinin yasak olduğu bildirilmiştir. Bunun üzerine, bazı sahabiler -haram kılınmadan önce- içki içip de şu anda ölmüş olan yakınlarının, tanıdıklarının durumunu merak ettiler. Ayrıca kendilerinin de -haram olmadan önce- içki içtiklerinden ötürü sorumlu olup olmadıklarını soruşturmaya başladılar. Bunun üzerine Maide suresi 93. ayet nazil oldu. Bu ayetin açıklaması şöyle olabilir:

“Sizden iman edip salih amel işleyen kimselere, daha yasaklanmadan önce içki içmiş olanlara bir günah yoktur. Yeter ki  hayatta olanlar, bundan böyle de imanlarında sebat gösterip günahlardan sakınıp salih amel işlesinler..”

Bu kayıtta şu dikkatli not vardır:

“Eski günahların düşmesi, kişinin konumuna bağlıdır. Eğer bir kimse Allah ve resulünü tasdik edip, bundan böyle de Allah’tan korkar, ilahi emir ve yasaklara riayet ederse, geçmiş günahları affolunur.”

Özellikle sonra “İman ettikleri Allah’tan korktukları ve rızasını talep ettikleri için,  farzların yanında ‘İhsan’ kısmına giren nafile, sünnet ibadetleri de yaparlarsa, bilsinler ki, Allah yalnız onları affetmekle kalmaz aynı zamanda onlara muhabbet de eder.

Ayette üç defa “Allah’tan korkmayı” ifade ede takva kavramı kullanılmıştır. Bunlardan her birisinin ifade ettiği mana farklıdır. Ayetteki sıralamaya göre şöyle açıklayabiliriz:

a) İlk ittika / takva, Allah’ın emirlerini kabul edip tasdik etmek ve ona göre salih amel işlemeye yöneliktir.

b) İkinci ittika / takva, tasdik ve imanda sebat etmek, onları değiştirmek ve bozmaktan uzak durmaya yöneliktir.

c) Üçüncü ittika / Takva, ihsanla alakalıdır. İhsan ise, farzların yanında nafile, sünnet denilen ibadetleri de yapmaktır. (krş. Taberi, ilgili ayetin tefsiri)

Bu konuda diğer bazı görüşleri  şöyle sıralayabiliriz:

a) Birinci ittika, gereken salih amelleri yaptıran takva. İkincisi: İmandan gelen takvada devam etmek ve sebat göstermek. Üçüncüsü: Kul hakkına girmemekle birlikte onlara iyilik yapmak.

b) Birinci ittika, bu ayet inmeden önce (içki hariç) diğer bütün günahlardan sakınmak. İkinci ittika, Maide 90’da geçen, içki içmekten, kumar oynamaktan, puta tapmaktan, fal oklarını atmaktan uzak durmak.. Üçüncüsü ittika, küfürden, büyük ve küçük bütün günahlardan sakınmak..

c) Ayette üç defa zikredilen ittikadan / takvadan maksat, iman ve takvanın ehemmiyetine dikkat çekmek ve insanları teşvik etmektir. Ayrıca haram olmadan önce içki içip da sonra ölen veya şehit düşen sahabenin çok güzel bir hal üzere öldüklerine işaret etmek, iman takva ve ihsan hasletlerinden dolayı onları övmektir. (bk. Razi, ilgili yer)

Cevap 2:

Dünya, şeytan, nefis, kötü çevre gibi birçok faktör insanların doğru yoldan kaymaları ve günah işlemeleri için telkinde bulunuyor ve zemin hazırlıyorlar. İmtihanın gereği olarak insanda var olan kötü duygular da bu kötü yola girmeye oldukça iştahlıdır. Özellikle, kuvve-i şeheviye, gazabiye ve behimiye, insanı sık sık fücur işlemeye, zulmetmeye, hayvan gibi istediği şekilde yaşamaya çağırıyorlar.

Bu düşmanların tuzağına düşmemesi için, Kur'an’da insanlar çok defa uyarılıyor. Her an bu düşmanların telkinleri tekrar ettiği için “dikkat!” çeken uyarılar da tekrar ediliyor.

Bediüzzaman Hazretlerinin şu ifadeleri de konumuzu aydınlatmaktadır.

“Sebeb-i kusur tevehhüm edilen tekraratındaki lem'a-i i'caza bak ki: Kur'an hem bir kitab-ı zikir, hem bir kitab-ı dua, hem bir kitab-ı davet olduğundan içinde tekrar müstahsendir, belki elzem ve eblağdır. Ehl-i kusurun zannı gibi değil... Zira zikrin şe'ni, tekrar ile tenvirdir; duanın şe'ni, terdad ile takrirdir; emir ve davetin şe'ni, tekrar ile te'kiddir. Hem herkes her vakit bütün Kur'anı okumaya muktedir olamaz. Fakat bir sureye galiben muktedir olur. Onun için en mühim makasıd-ı Kur'aniye ekser uzun surelerde derc edilerek her bir sure bir küçük Kur'an hükmüne geçmiş."

"Demek, hiç kimseyi mahrum etmemek için Tevhid ve Haşir ve Kıssa-i Musa gibi bazı maksadlar tekrar edilmiş. Hem cismanî ihtiyaç gibi, manevî hacat dahi muhteliftir. Bazısına insan her nefes muhtaç olur. (Cisme hava, ruha Hu gibi). Bazısına her saat (Bismillah gibi) ve hâkeza... Demek tekrar-ı âyet, tekerrür-ü ihtiyaçtan ileri gelmiş. O ihtiyaca işaret ederek ve uyandırıp teşvik etmek, hem iştiyakı ve iştihayı tahrik etmek için tekrar eder. Hem Kur'an müessistir. Bir din-i mübinin esasatıdır ve şu âlem-i İslâmiyet'in temelleridir ve hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeyi değiştirip, muhtelif tabakatın mükerrer suallerine cevabdır. Müessise, tesbit etmek için tekrar lâzımdır. Te'kid için terdad lâzımdır. Teyid için takrir, tahkik, tekrir lâzımdır. Hem öyle mesail-i azîme ve hakaik-i dakikadan bahsediyor ki; umumun kalblerinde yerleştirmek için çok defa muhtelif suretlerde tekrar lâzımdır.” (bk. Mektubat, On Dokuzuncu mektup, birinci Zeyl, s. 204-205)

Cevap 3:

Daha iyi olsaydı elbette Allah öyle yapardı. Demek en iyisi böyledir. Bir ayetin manasını pekiştirmek için onu tekrar etmek Amerika’dan bahsetmekten bin kat daha faydalıdır.

Kaldı ki bu tür soruların sonu gelmez..

Kur'an’ın Allah’ın kelamı olduğuna -peşinen- inanmayanların durumu ağlamak isteyen bir çocuğun durumu gibidir. Çikolata ister verirsiniz. Elma ister verirsiniz. Balon ister verirsiniz. Fakat bunların hepsi bahane, tatmin olmasını ağlamakta bulur...

Ateist veya deist olan birisi de Kur'an’a iman etmeyi vicdanı istediği halde, o bahaneler arayıp kendini tatmin etmeye çalışırsa, binler vesveseden kaynaklanan ihtimallerle avunmaya çalışır...

Bununla beraber, insanlık camiasında önem verilen "medeniyet harikaları" denilen teknolojik keşiflerin ürünlerinin Kur'an’da hakları kadar yer almışlardır.

Çünki medeniyet-i beşeriye harikalarının hakları, değerleri, Kur'an’da yer aldıkları kadardır.

Zira Kur'an’ın asıl vazifesi: Allah’ın kâinatı yaratması, yönetmesi, tanzim ve tedbiriyle ilgili olan "daire-i rububiyet"in kemalât ve şuunatını (mükemmel icraatını) ve buna mukabil kulların vazifesi olan kullukla ilgili "daire-i ubudiyet"in vazifelerini ve ahvalini talim etmektir.

Öyle ise şu havarik-ı beşeriyenin (insanlık camiası için harika olan teknolojik konuların) o iki dairede hakları; yalnız bir zaîf remz, bir hafif işaret, ancak düşer. Çünkü -örneğin- bir robot bir mikrop kadar, bir uçak bir sivrisinek kadar sanatlı değildir. Onlar, daire-i rububiyetten haklarını isteseler, o vakit pek az hak alabilirler. (bk. Sözler, s. 265)

Kur'an’daki tekrarlar, onun ders verdiği Allah’ın harika icraatları ve insanların da kulluk görevlerinin talimi ile alakalıdır. Yani eften-püften konular değildir. Allah hakimdir, her şeyi hikmetle yapar. Medeniyet harikalarından küçük bir işareti yeterli görmesi, Kur'an’ın bu hikmetinin bir gereğidir.

Cevap 4:

İlgili ayetin meali şöyledir:

“Ey iman edenler! İhramda iken avlanmayın. İçinizden kim ihramlı iken bilerek av hayvanı öldürürse, onun cezası, Kabe'ye gönderilerek orada kurban edilmek üzere, öldürdüğünün misli bir davardır ki, bu da sizden iki adil kişi tarafından hükme bağlanır veya yoksulları doyurmak şeklinde bir kefaret yahut ona denk gelecek şekilde oruç tutmaktır, tâ ki, yaptığı işin vebalini tatsın. Geçmişte kalanı ise Allah affetmiştir. Fakat kim tekrar eskiye dönerse, Allah bunun öcünü ondan alır. Çünkü Allah'ın kudreti her şeyden üstündür; O kötülükleri cezasız bırakmaz.” (Maide, 5/95).

Bu ayette hac farizasından / görevinden bahsediliyor. Hacca giden kimsenin uyması gereken bazı kurallar vardır.

Mesela: (Mikat) denilen belli bir yerde ihrama girmesi lazımdır.

İhram sözcüğünün iki anlamı vardır:

Birincisi: Hacca giden kimsenin bazı şeyleri kendine haram kılmasıdır. Bu haram/yasak olanlar arasında Harem bölgesinde (Kâbe ve civar yerlerinde) avlanmamaktır. Şayet böyle bir yasağı çiğnerse cezasını ödeyecektir. O da ayette ifade edilmiştir.

İkincisi: Bu haram kılmaya niyet ederken, bu niyetinin dışa yansıyan bir simgesi olan dikişsiz bir elbise / bir bez giymektir.

Bu konuyu meallerden değil, fıkıh kitaplarından ve ilmihallerden öğrenmek daha uygundur. Çünkü orada konu detaylı bir şekilde açıklanmıştır.

İlave bilgi için tıklayınız:

Kur'an' da bazı kıssaların, ayetlerin ve cümlelerin sık sık ...
Kur'an'ın tekrar tekrar evrenin yaratılışındaki hikmetlere değinmesi ...
Kur'an'da tekrar edilen Hz. Musa ve Hz. Hızır hadisesi nedir ...
Kur'an'da, elektrik, televizyon, uçak, dvd ve cep telefonu gibi ...
Kur'an'da bahsedilip, bilimde henüz ispatlanamayan şeyler var mı ...
Kur'an-ı Kerim'de bilimsel keşiflerden bahsediliyor mu?..
Kur'an'ın bugünkü bilimin gösterdiği harikalara işaret etmediği ...
En'am sûresi, 59 ayette; "Yaş ve kuru her şey Kitab-ı Mübin'de vardır ...
Hac İbadeti...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun