Kur'an'da, boşandıktan sonraki iddet süresi neden önce dört küsur ay, sonra bir yıla çıkmıştır?

Tarih: 15.12.2012 - 09:26 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Eğer ki bu ayet nesh olmuş ise, neden önceki hüküm hâlâ kitabımızda duruyor?

- Eski olan bir hükmün şimdiki insanlara ne gibi faydaları var?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İlgili ayetlerin mealleri şöyledir:

“Sizden vefat eden erkeklerin eşlerinin evlenebilmeleri için dört ay on gün iddet beklemeleri gerekir. Onlar bu sürelerini tamamladıktan sonra, meşrû surette kendi haklarında verecekleri karardan ötürü size bir sorumluluk yoktur. Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.” (Bakara, 2/234)

“Sizden geride eşlerini bırakarak vefat edecek kocalar, eşlerinin bir yıl süre ile evden çıkarılmayıp bıraktıkları maldan geçimlerini sağlamasını temin edecek şekilde vasiyette bulunsunlar. Şayet bunlar kendiliklerinden çıkarlarsa, bu durumda meşrû surette yapacakları şahsî davranışlarından dolayı size vebal yoktur. Allah üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibidir.” (Bakara, 2/240)

Birinci ayette kocası vefat eden bir kadının beklemesi gereken iddet süresinin dört ay on gün olduğu belirtilmiştir (doğum yapıncaya kadar bekleme zorunluluğu olan hamilelik dışında). İster küçük ister büyük yaşta olsun; ister aybaşı hali yaşamış olsun ister olmasın, iste karı-koca hayatı yaşamış olsun ister olmasın, bütün bu durumlarda, kocası ölmüş kadının iddet süresi  alimlerin ittifakıyla dört ay on gündür. (krş. V. Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslamî, 7/638)

Alimlerin büyük çoğunluğuna göre, ikinci ayetteki “vefat edecek kocalar,  eşlerinin bir yıl süre ile evden çıkarılmamaları...” ile ilgili hüküm, önce nazil olmuş, daha sonra  aynı surenin 234. ayetiyle neshedilmiştir. (bk. Şevkanî,  İbn Aşur, ilgili ayetin tefsiri)

Ancak, Kur’an’ın tertibine göre, nesh edilen ayetin nesheden ayetten daha önce olması bu görüşün kabulünü zorlaştırmaktadır. Nüzul bakımından bu ayetlerden birincisinin ikincisinden sonra olduğunu söylemişlerse de bu durum, delille izahı zor bir husustur. (İbn Aşur, a.g.y)  Bu sebeple bu iki ayet arasında neshi söz konusu etmemek daha uygundur. (el-Cezairi, eyserü’t-tefasir, ilgili ayetin tefsiri)

Bunun daha makul görülen izahı şu olmalıdır: Bu ikinci ayet, iddetle alakalı değil, vasiyetle ilgilidir. Yani bu ayette zahiren ölüme yaklaşan erkeklerin eşleri için bir yıl kadar bulundukları evden çıkarılmamaları ve nafakalarının verilmesi hususunda vasiyet etmeleri tavsiye edilmiştir. Bu tavsiye vacip değil, menduptur. (bk.Reşit Rıza, el-Menar, el-Meraği, ilgili ayetin tefsiri)

Özetle, ilk ayette kocası ölmüş bir kadının uyması zorunlu olan iddet süresinin dört ay on gün olduğu belirtilmiştir. İkinci ayette ise, kocasının vasiyet etmesi durumunda ev ve nafaka karşılığında beklemesi mendup olan bir yıl söz konusudur.

Bu açıdan bakıldığında bu iki ayettin hükümleri birbirini tamamlara mahiyettedir. Her halükârda kocası vefat eden kadının dört ay on gün kalması şarttır. Kocasının tavsiye ettiği ev ve nafakaya razı olursa, bu takdirde bir yıl kalması gerekir. Şayet dört ay on günden sonra evi ve nafakayı almam derse kadının dışarı çıkmasında bir sakınca olmaz. (bk. el-Menar, a.g.y)

Bu sebeple iki ayet arasında bir çelişki söz konusu değildir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun