Kur’an-ı Kerim’deki yaratılışla alakalı bilgiler mucize midir?

Tarih: 27.04.2020 - 14:26 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Mikroskop geliştirilip, cenînin yaratılma ve gelişme safhaları tesbit edilene kadar, Kur’an-ı Kerim dışında hiçbir eser döllenmeden modern tıbbın anlattığı şekil ve muhtevada bahsetmemiştir.

Tıp tarihinde cenînin gelişmesiyle alakalı ilmi nazariyelerinin en güçlüsü “bodur cenîn” nazariyesidir. (Abdurrahim Hayrullah eş-Şerif, Şubuhat Havle Merâhili’l-Cenîn,http://quran-.com/quran/article/2309/) 

XVII. yüzyılda bulunan mikroskop 1940’larda gelişmiş haline kavuşana kadar cenînin bir tohumdan çıkan küçük bir ağaç suretinde geliştiği, ilk haliyle son hali arasında yalnızca büyüme noktasında bir farklılık olduğu zannedilmekteydi. (bk. Nayif Munir Faris, el-I’cazu’l-Ilmî fi’l-Kur’an-ı ve’s-Sunne, Mektebet-u İbn Kesîr, Kuveyt, 2011, I, 212.)

 Döllenmiş yumurtanın teşekkül ve gelişim merhalelerini görüntüleyen cihazların keşfinden önce tıp otoritelerinin önemli ihtilaf mevzularından biri, insanın erkeğin sperminden mi, yoksa kadının hayız kanından mı yaratıldığı idi.

Modern Tıp ise cenînin anne karnındaki gelişiminin bir defada olup bitmediğini, farklı merhalelerden geçerek doğum safhasına geldiğini söylemektedir. Buna göre cenîn hayız kanından yaratılmıştır. Sperm ise, mayanın sütü dönüştürüp peynir yapması gibi bir göreve sahiptir. Sütü dönüştürüp peynir yapan maya gibi, sperm de cenîn üzerinde döllenme dışında başka bir tasarrufa malik değildir. Ne var ki 1775 yılına kadar Batı’da ilmine güvenilen hiçbir tıpçı cenînin, erkeğin sperminin kadının yumurtasıyla karşılaşmasının bir sonucu olduğunu söylememiştir. (bk. http://quran-m.com/quran/article/2309.)

Mikroskop geliştirilip, cenînin yaratılma ve gelişme safhaları tesbit edilene kadar, Kur’an-ı Kerim dışında hiçbir eser döllenmeden modern tıbbın anlattığı şekil ve muhtevada bahsetmemiştir.

Yaratılmayla alakalı her iki görüşü de reddeden Kur’an-ı Kerim, on dört asır önce insanın, erkeğin spermi ile kadının yumurtasının karışımıyla oluşan bir nutfeden yaratıldığını bildirmiştir. (İnsan Suresi, 2.ayet.)  

İnsanın kadının rahminde “bodur ağaç” gibi değişmeden büyüdüğünün kabul edildiği bir zamanda Kur’an-ı Kerîm, cenînin bir merhaleden başka bir merhaleye intikal ederek yaratıldığını haber verdi. (Nuh Suresi, 13-14.ayetler.)

Bir oturumda Abdulmecid Zindani, ABD’li Anatomi Profesörü E. Marshall Johnson’a, Kur’an-ı Kerîm’in cenînin anne karnında bir anda değil, belli merhalelerden geçerek yaratıldığını ifade ettiğini söyleyince, ABD’li bilim adamı “Bu doğru olamaz.” der. Daha sonra ise ikili arasında şu çerçevede bir konuşma geçer; Zindani:

- Kur’an-ı Kerîm’in Miladi 7. asırda insanın anne karnında farklı merhalelerden geçerek yaratıldığını haber vermesi ayetlerle sabit bir mevzudur.

- Hayır! Bu doğru olamaz.

- Niçin bu hükmü veriyor, imkânsız olduğunu söylüyorsunuz? Kur’an-ı Kerîm’in bu mevzudaki ayetleri son derece açıktır; “Sizi annelerinizin karnında, bir yaratılıştan sonra başka bir yaratılışla (hâlden hâle geliştirip, dönüştürerek) üç karanlık içinde yaratır.” (Zümer Suresi, 6.ayet.); “Ne oluyorsunuz ki Allah'a büyüklüğü yakıştıramıyorsunuz. Hâlbuki O, sizi merhalelerden geçirerek yaratmıştır.” (Nuh Suresi, 13-14.ayetler.)

Bu ayetleri duyunca sarsılan ABD’li bilim adamı biraz düşündükten sonra, “Burada üç ihtimal var.” der ve şu hususları sıralar;

1. Ceninin merhale merhale yaratıldığını söyleyen Muhammed’in yanında yüksek teknolojiyle üretilmiş bir mikroskop ya da görüntüleme cihazı olmalı. Ondan istifade ederek cenîn üzerinde araştırma yaptı, kimsenin bilmediği sonuçlara ulaştı ve bize bu bilgileri verdi.

2. Kur’an’da bu bilgiler tesadüfen yer almıştır.

3. Muhammed, Allah’ın Rasûlü’dür.

Abdulmecîd Zindani, ABD’li bilim adamıyla ihtimalleri teker teker münakaşa eder ve nihayet ABD’li, Kur’an’ın i’cazını kabul etmek zorunda kalır.

Birinci ihtimale dair şunlar söylenebilir:

Allah Rasûlü’nün (s.a.v.) yaşadığı asırda insanlar ne büyüteçin ne de mikroskobun yapımı için gerekli olan sınaî alt yapıya sahipti. Ne Roma’da ne de İran’da mikroskop yapabilecek teknolojik bir alt yapı vardı. Buna göre Allah Rasûlü’nün  (s.a.v.) bir laboratuvar ortamında cenînin anne karnındaki gelişmeleri inceleyip merhaleleri tesbit etmesi daha sonra da bunları insanlarla paylaşması imkânsızdır.

İkinci ihtimal: Kur’an-ı Kerîm’in cenînin devrelerinden bahsetmesi tesadüf olamaz. Zira Kur’an-ı Kerim bir değil, birden çok ayette cenînin devrelerinden mücmel ya da mufassal olarak bahsetmektedir. Mevzunun çok sayıda ayette tafsîl edilmesi tesadüfî bir durum olamaz.

Üçüncü ihtimal: Zindanî cenînin rahimde geçirdiği devrelerden bahseden ayetleri okuyup izah edince ABD’li bilim adamı Kur’an-ı Kerim’deki malumatın tesadüfen olabileceği yönündeki iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu itiraf etmek zorunda kalır.

ABD’li Johnson, Kur’an-ı Kerim’deki yaratılışla alakalı bilgilerin tek isnat noktasının semadan gelen vahiy olduğu yönündeki üçüncü ihtimali kabul eder. (bk. Nayif Munir Faris, a.g.e., I, 213.)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun