Kötü niçin yaratıldı?
Değerli kardeşimiz,
“Andolsun ki, biz insanı ruh ve bedence mükemmel yarattık, sonra da aşağıların en aşağısına indirdik; iman edenler ve salih amel işleyenler (iyi ve iyilik yapanlar) müstesna...” (Tin, 94/5-6)
Bu mealin metni olan ayetler Allah buyruğudur. Yine Allah buyruğuna göre o, insanı yaratıp yeryüzüne halife kılmak istediğini meleklerine bildirince onlar, “Biz seni hamd ile tesbih ederken, takdis edip dururken yeryüzünde fesat çıkaracak ve kan dökecek olan insanı oraya halife mi kılacaksın?” diyerek hayretlerini bildirmiş, bu iradenin hikmetini anlamak istemişlerdi. Yüce Yaratıcı da “Şüphe yok ki, ben sizin bilmediklerinizi bilirim.” (bk. Bakara, 2/30) dedi ve insanların kötüleri (fesatçı ve kan dökücüleri) olduğu gibi iyilerinin de olacağına ve “bahçıvanın, bir gül için bin hâre (dikene) su verebileceğine” işaret buyurdu.
“Yar içün ağyâra minnet etdügüm aybeyleme
Bâğ-bân bir gül içün min hâre hizmet-kâr olur.”
(Fuzûlî)
Kötü olarak yaratmadı, kabiliyet ve imkân verdi, iyi veya kötü olmanın seçimini yaratılana bıraktı, böylece dünya, kul bakımından bir imtihan yeri oldu.
Kâinat insanlar için, insanlar da kâmil insan için yaratılmışlardır. Her insan kâmil insan ve eşref-i mahlukat (yaratılmışların en şereflisi) değildir, fakat her insanda böyle olmak istidadı vardır. İnsan bu istidadı taşıdığı ve kâmil insan olmaya namzet olduğu için değerlidir; ancak bu kuvve halindeki değerini zayi eder, fiil hâlinde nefsin ve şeytanın peşine düşerse, imansızlık ve isyan yolunu seçerse kendini de zayi etmiş olur ve aşağıların aşağısına yuvarlanır.
Bu bilgilerde ve hükümde İslam filozofları, mutasavvıfları, kelamcıları ve fıkıhçıları arasında görüş birliği vardır. Eğer bir kimseden farklı bir ses çıkar, söz nakledilirse o kişi -İslami değerlere göre- ya sapmıştır yahut da sarhoştur; bu sarhoşluk ister içkiden olsun ister ilahi aşktan olsun -zahiri itibariyle- muteber olmaması bakımından sonuç değişmez.
Durum böyle iken “Yaratandan dolayı nasıl olursa olsun yaratılanı hoş görmek”; imanı, ahlakı, ameli, eseri ne olursa olsun bütün insanları bir bilmek, bir görmek, eşit saygı, sevgi ve değere layık telakki etmek İslam’a göre batıldır, yanlıştır, Yüce Yaratıcının buyruğuna ve hükmüne aykırıdır.
Sayısız ayet ve hadisi, “söyleyenin hâline ve maksadına göre birçok manası olabilen sözlere benzeterek” yorumlamak, eğip bükmek, yanlış hükümler çıkarmak yerine -yapılması gereken- kim olursa olsun kulun söylediğini, Allah’ın buyurduğunun ışığı altında değerlendirmek, bu sözleri o buyruğun çerçevesine sokarak anlamaktır.
Her insan -fiil hâlinde- iyi değildir, sevgi ve saygıya layık değildir. İnsanın iyisi ve kötüsü vardır, kötüler irşad ve ıslaha muhtaçtır. Bunu beden, ruh, zihin, ahlak eğitimcileri, mimarları yapacaklar.
Evet, biz insanı severiz, ama kabiliyetini zayi ederek kötü olana iyi demeyiz, kötü olanı bu hâliyle sevmeyiz, onu Yaratan’ı severiz ve Yaratan’ın verdiği iyi, kâmil, güzel insan olma kabiliyetini severiz.
İnsanı “Yaratandan ötürü sevmeyi” böyle bilir, böyle anlarız.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Öz şefkat İslami açıdan nedir?
- Eşimin Alevi ailesine karşı tavrımız nasıl olmalıdır?
- İnsanın doğuştan iyi ve kötü özellikleri olduğunu bildiren ayetler var mıdır?
- Ermişler her konuda hoşgörülü mü?
- Ruh da beden gibi yaşlanır mı? Bedenimiz önce bebek oluyor, büyüyor ve yaşlanıyor; o halde ruhumuz da mı bebek olup yaşlanıyor?
- İnsanın üstün yaratılmasını açıklar mısınız?
- İslam'a göre insanın konumu, insanın özellikleri nedir?
- Kur'an'da ve hadislerde insan-ı kâmil olmaya, yetenekleri geliştirmeye yönelik teşvik edici veya emredici ifadeler var mı?
- İnsanın bütün mahlukattan / yaratılmışlardan üstün olması hakkında bilgi verir misiniz?
- İnsan nedir? İnsan hem övülmüş hem de kötülenmiştir, bu nasıl olur?..