Kocası kendisinden razı olarak vefat eden kadın, doğrudan cennete mi girer?
- Kocası kendisinden razı olan kadın cennetlik mi?
- “Hangi kadın, kocası kendisinden razı olarak vefat ederse, cennete girer.” hadisini nasıl anlamalıyız?
- Bu kadın, örneğin namaz kılmıyor, oruç tutmuyorsa da cenente girecek?
Değerli kardeşimiz,
Ümmü Seleme (r.anha)’dan rivayet edildiğine göre ilgili hadis şöyledir:
« أَيُّما امرأَةٍ ماتَتْ وزوْجُهَا عنها راضٍ دخَلَتِ الجَنَّةَ »
“Hangi kadın kocası kendisinden razı olarak ölürse mutlaka cennete girer.” (Tirmizi, Rada, 10; İbn Mâce, Nikah 4)
Tirmîzî, bu hadis hasen gariptir, demiştir. (Tirmizi, a.y)
Esasen bu gibi hadisleri, diğer şartlarıyla beraber düşünmek gerekir. Yani, bir Müslüman kadın, Allah haklarını ve diğer kul haklarını yerine getirmekle beraber, kocası da kendinden razı olarak vefat ettiğinde, doğrudan cennete girer demektir. Yoksa, bu şartlar dikkate alınmadan hüküm verilirse hatalı olur.
Demek ki, kocası kendisinden razı olduğu halde ölen Müslüman kadın, kocası ile ilgili haklar konusunda bir hesaba çekilmeden cennete girmeye müstahak olmuş olur.
Ancak başka günahları var ise ya bunların bağışlanmasından veya bunlardan dolayı cezasını çektikten sonra cennete girer. “Şşunu yapan cennete girer” gibi genel ifadelerle ilgili hadisleri, bu şekilde yorumlamak gerekir.
* * *
Şu ölümlü dünyada aile yuvasında huzuru yakalamak erkeğin karısını, kadının da kocasını mutlu etmeye çalışmasıyla mümkündür.
Bu hadis-i şerifte, konuya sadece kadın açısından bakılmakta ve kocasını kendinden hoşnut ederek ölen bir kadının cennete gireceği belirtilmektedir. Cennet herkesin elde etmeyi düşlediği sonsuz mutluluk yuvasıdır. Bir kadın için bunun yolu, hayat arkadaşıyla güzel ve tatlı bir hayat sürmeyi hedef almak, böylece hem onu hem de kendini mutlu etmektir.
Bu nasıl mümkün olur?
Her erkek tabiatı, anlayışı, din ve dünya görüşü doğrultusunda karısından güzel davranışlar bekler. Becerikli bir hanım, kocasının huylarını, alışkanlıklarını ve kendinden beklediği davranışları kısa zamanda öğrenir. Atalarımızın dediği gibi “Aşını, eşini, işini bilir.” Meselâ evinin ve kendisinin temiz ve düzenli olmasına çalışır. Kocasını eve gelirken güler yüzle karşılar. İşe giderken onu güzel davranışlarla uğurlar. Yemeğini zamanında hazırlar; sofrada veya evinde kocasının sevip hoşlandığı şeyleri bulundurmaya gayret eder.
Kocasının alıp eve getirdiklerini beğenmese bile, ilk anda hoşnutsuzluğunu göstermez. Ne kadar ince düşünceli olduğunu söyleyerek önce onu rahatlatır. Daha sonra uygun bir zamanı kollayarak o konudaki asıl görüşünü belirtir.
Kocanın hoşnutluğunu kazanmak, bir kadın için çok önemli bir iştir. Bunu şu olayda bütün açıklığı ile görmek mümkündür:
Ashâb-ı kirâmdan Esmâ binti Yezîd adında bir hanım vardı. Çok güzel konuşurdu. Birgün hanım sahâbîler Esmâ’yı aralarında temsilci seçerek Peygamber Efendimiz’e (asm) gönderdiler. Merak ettikleri bir konuyu ondan öğrenmesini istediler.
Esmâ, Resûl-i Ekrem’in (asm) huzuruna giderek şunları söyledi:
- Anam, babam sana fedâ olsun, ey Allah’ın Resûlü! Ben kadınlar tarafından gönderilen bir elçiyim. Allah Teâlâ seni bütün erkeklere ve kadınlara peygamber göndermiştir. Biz sana ve senin Rabbine iman ettik. Fakat biz kadınlar olarak, sizin evlerinizde kapanıp kalıyoruz. Sizin cinsî isteklerinizi tatmin ediyoruz. Siz erkekler ise cuma namazı kılmak, câmilere ve cemâatlere gitmek, hastalara gidip hatır sormak, cenazelerde bulunmak, defalarca hac edebilmek, bunlardan daha faziletli olarak da Allah yolunda savaşıp cihâd etmek gibi üstünlüklerle bizi geçmiş durumdasınız. Şurası da muhakkakki erkek kısmı hac veya umre etmek, kâfirlerle savaşmak üzere evinden çıktığı zaman mallarınızı biz koruyor, iplik eğirip elbiselerinizi dokuyor ve çocuklarınızı besliyoruz. O hâlde biz kadınlar, o hayırlı işlerin ecir ve sevabında sizlere ortak olamaz mıyız?
Doğrusu Esmâ çok güzel konuşmuştu. Efendimiz (asm) onu sonuna kadar dikkatle dinledikten sonra yanında bulunan sahâbîlere dönerek:
“Siz, bir kadının dinî konulardaki sorularını bundan daha güzel ifade ettiğini hiç duydunuz mu?” diye sordu. Sonra da Esmâ’ya şunları söyledi:
“Ey hanım! Şunu iyice anla ve seni gönderen hanımlara anlat ki, kadın kısmının kocasıyla iyi geçinip onun hoşnutluğunu kazanması, saydığın o değerli ibadetlerin hepsine denk olur.”
Esmâ bu cevabı alınca çok sevindi ve “Lâ ilâhe illallah” diyerek oradan ayrıldı (İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-gâbe, VII, 19; Mehmed Zihni, Meşâhîrü’n-nisâ’, I, 36).
"Kadınların hatîbi" diye tanınan ve katıldığı Yermük savaşında, söktüğü çadırın direğiyle dokuz Bizanslıyı öldüren Esmâ hâtunun Müslüman kadınlara getirdiği bu mesaj çok önemlidir. Üzerinde iyi düşünmelidir.
Demekki bir kadın, kendine düşen görevleri yerine getirmekle, erkeklerin binbir zahmetle yaptığı birçok ibadeti bizzat yapmış gibi sevap kazanır. Zira kadının asıl vazifesi, kocasını memnun etmektir.
Aslına bakılırsa, kocasını mutlu etmek isteyen bir kadın, aynı zamanda kendisini de mutlu etmiş olur ve sonuç itibariyle iki mükâfatı birden kazanır: Hem dünyada mutluluk hem ahirette mutluluk.
Buna göre;
- Kadının en önemli görevi kocasını memnun etmektir.
- Kocasını mutlu eden bir kadın, doğrudan cennete girer. (bk. Riyazü’s-Sâlihîn Tercüme ve Şerhi, Peygamberimizden Hayat Ölçüleri, Erkam Yay., H. No: 288)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- Birden çok evlenen kadın cennette kiminle evlenir?
 - Esmâ bint-i Ebî Bekir (r.anha)
 - Kocası cehenneme giden kadın kocasını bekleyip onunla evlenebilir mi?
 - Kocasıyla kavgalı olan kadının duaları neden kabul olmaz?
 - Kocası vefat eden kadın evlenirse miras alabilir mi?
 - Aileme, anne baba ve kardeşlerime karşı görevlerim nelerdir?
 - AİLE
 - Kadının kocasına itaatini nasıl anlamalıyız?
 - Tesettüre girmeyen kadını boşamak gerekir mi? Eşim bana ve aileme saygı göstermiyor ve tesettürüne dikkat etmiyor. Evliliğimi devam edip etmemem konusunda nasıl karar vermeliyim?
 - Bir kadın çocuğuna ve kocasına bakmak zorunda mıdır?