Kızlarla flört etmediği için evlenemediğini sanan kişi, “Bu devirde İslam yaşanmalı mı?.." diye sorgulayabilir mi?

Tarih: 19.02.2012 - 04:42 | Güncelleme:

Soru Detayı
- Kızlarla fört etmediği için evlenemediğini söyleyen bir kişi, “Bu devirde İslam yaşanmalı mı, zamanı geçti mi, ben İslamı yaşadım, fakat kaybettim.” diyebilir mi? - Bu düşüncesinde haklı mıdır?
Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Şunu unutmamak gerekir ki, Allah’ın takdirinden başka hiçbir şey olmaz. Sebepler birer vesile olabilir, fakat hiçbir zaman gerçek etki sahibi, işi yönlendiren olamaz. Bu nedenle, haram bir işe girmediği, kızlarla flört yapmadığı için evlenemediğini iddia etmek şeytanın bir vesvesesinden ibarettir.

Fazla uzağa gitmeye gerek yok. Bundan 50-60 yıl önce bile bu memlekette insanların büyük çoğunluğu flört nedir bilmedikleri, haramdan bütün güçleriyle kaçındıkları halde, kaderin gösterdiği bir evlilik yapmışlardır.

Denilebilir ki, bugün evliliğe engel olan sebeplerin başında, kız-erkek flörtleridir ve kaçak güreşmeleridir. Çünkü, en serseri bir genç bile, eşinin namuslu olmasını ister. Bizzat kendisinin yakından gayrimeşru hareketini gördüğü birisini eş olarak alması pek zordur. Alsa bile, her zaman ona şüpheyle bakar ve bu sebeple de ailenin huzuru kaçar, sonuç boşanmaya çıkar. Bu gün boşanmaların en hızlı yaşandığı kesimler, flört yaparak evlenen ailelerdir.

- İslam her devirde yaşandığı gibi elbette bu devirde de yaşanır ve yaşanmaktadır. Bugün bütün dünyada dine yönelmelerin olduğu bilinmektedir. Bütün dinler arasında İslam dini kadar güzel başka hiçbir din, hiçbir sistem ve hiçbir doktrin yoktur. Dünyada her gün yüzlerce belki de binlerce insanın Müslüman olması bunun en bariz şahididir.

Kaldı ki, bütün dünya dinini terk etse, samimi olarak İslam’a inanmış bir kimsenin dinini terk etmesi asla söz konusu olamaz. Çünkü, birkaç yıl öncesine göre, İslam dinini bu gün çok daha kolay yaşamak mümkündür.

Diğer taraftan, insan ebedî bir saadeti kazanmak için birkaç yıl sıkıntı da çekse yine çok ucuz düşer. Biri veren bini kazanan zarar etmez. Ebedi cennet hayatını kazanma uğruna yüzlerce yıllık bir ömrü feda etmek en akıllıca bir davranış olur. Her bahaneyi bir mazeret gibi kabul edip dinden uzaklaşanların zararlarını düşünmek bile vicdanları derbeder eden bir hezeyandır.

Allah’ın emir ve yasaklarına bağlılığı bir zarar kaynağı gibi tasavvur edenlere şu ayet-i celileyi hatırlatmakta fayda vardır:

“Öyle insanlar vardır ki Allah’a, sırf bir hesaba binaen, imanla küfrün arasında bir yerde ibadet eder. Şayet umduğu faydayı elde ederse onunla huzur bulup sevinir, eğer bir sıkıntı ve imtihana mâruz kalırsa yüzüstü dönüverir. Dünyayı da âhireti de kaybeder. İşte besbelli olan hüsran budur.”(Hac, 22/11).

Ayrıca, bazı kimseler, asrın, zamanın, şartların ve insanların değiştiğini öne sürerek, kendi gaflet ve günahlarına bahane  üretebiliyor. Halbuki ölüm ve ötesi gerçeği, dipdiri ve değişmeden önümüzde duruyor. Bu zamanda insanlar gelişti ve değişti diye, ölüm ve kabir değişip başkalaşmıyor, aynı vazifesini yine görüyor.

Ölüm bin yıl önce yaşayan insanları nasıl alıp götürdü ise, aynı şekilde bizi de alıp götürecek. Bizim dönemimizde tren, uçak, araba gibi şeylerin bulunması, işlerin çok yoğun olması ve sosyal hayatın değişmesi ölümü durdurmuyor, kabrin ağzını kapatmıyor. Öyleyse nedir bu gaflet, nedir bu umursamazlık?..

İnsanları aldatan başka bir konuda da çevremizin gafletinin bizim gafletimizle örtüşmesi ve onu güçlendirmesidir. Yani herkes geçim derdine dalmış, herkes flört ederek evleniyor, herkes günaha giriyor deyip gafletimizi biraz daha kalınlaştırıp derinleştiriyor. Halbuki ölüm ve kabir, o çevremizi de yutuyor. "El ile gelen, düğün bayram..." mantığı, ölüm ve kabir için hiçbir zaman geçerli değildir.

Çevremizin yaşam tarzı ile değil, "Ölüm ve kabir bizden ne istiyor?" mefkuresi ile hareket etmeliyiz. Yoksa dünyanın boş ve fani işleri, ölümü yok etmediği ve kabir kapısını kapayamadığı gibi, kabirde ve kabirden sonraki hayatta da hiçbir faydası olmayacaktır.

Bu nedenle, çevremizin vereceği zararlardan korunmak ve toplumun aldatıcı tesirinden kurtulmak için en önemli çözüm, olumlu bir arakadaş çevresi edinmeketir. Şer ve kötülük saçan insanlar yerine, hayırlı insanlarla tanışmak, onlarla birlikte olmaktır.

Bunu yapamayan kimseler toplumun genel akışına karşı koyamazlar ve o selin içinde sürüklenir giderler. "Zaman değişmiş, asır başkalaşmış, herkes dünyaya dalmış." demekle de kendilerini teselli etmeye çalışırlar.

Unutmamak gerekir ki, aklı başında olan insan, ebedi hayatını, kısa ve geçici dünya hayatı için feda etmez...

Rabbimiz hepimizi hidayet yolundan ayırmasın, bizi kendine kul, Elçisine (asm) ümmet eylesin. Âmin.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun