"Kişi kabre konulduğunda, namazı, orucu, yaptığı iyilikleri onu korur." anlamında bir hadis var mıdır?
"Kişi kabre konulduğu zaman, namazı sağ tarafına, orucu sol tarafına, okuduğu Kur'an ve zikir de baş tarafına, zekat ve sadaka da ayak tarafına bir melek suretinde geçer ve azap meleklerine karşı o kabirdeki kişiyi korur."
- Bu bir hadis midir; hadis ise bunları nasıl anlamamız gerekir?
Değerli kardeşimiz,
Evet, bu anlamda hadisler vardır:
“Cenaze mezara konduğu zaman kendisini teşyi edenlerin daha ayak sesleri kesilmemiştir ki, melekler gelir kendisine soru sorarlar. Tam o dakikada nûrânî bir şey gelir onun baş ucuna oturur. Bu onun namazıdır. Bir başka nûrânî şey ayak ucuna oturur. Bu onun sair hayrat ve hasenatıdır. Bir başka nûrânî şey onun sağ tarafına oturur. Bu onun orucudur. Bir başka nûrânî şey sol tarafına oturur bu da onun zekatıdır. Bunlar, sağdan ve soldan kabrin onun kemiklerini sıkmasına (canını yakmasına), sıkıntılar vermesine karşı onu korurlar.” (bk. Abdürrezzak, Musannef, 3/582, 583; Heysemî, Mecmeu’z-Zevaid, III, 51)
Bir başka hadiste ise “Mahşer'de insanın, yaptığı hasenat ve hayratla korunacağı.” (Müsned, 6/352) haber verilir.
Ayrıca, “kişinin kabirde, mahşerde, zebanilerin elinde, mizanda, sırat köprüsünde kişinin değişik amellerinin kendisini müdafa edeceğine ve kurtuluşuna vesile olacağına” dair hadisler de vardır. (bk. İbn Kesir, İbrahim Suresi 27. ayetin tefsiri)
Diğer taraftan İbn Kesir,
“Allah, iman edenleri hem dünyada hem âhirette o sabit söz üzerinde sağlam bir şekilde tutar. Zalimleri ise şaşırtır. Allah elbette dilediğini yapar.” (İbrahim, 14/27)
mealindeki ayetin tefsirinde, konuyla ilgili birçok hadis rivayet etmiş, ancak bunlardan bir kısmının zayıf olduğuna da dikkat çekmiştir.
Kur'an, “Her insanın amelini boynuna doladık; kıyamet günü onun için, açılmış olarak bulacağı bir kitap çıkarırız.” (İsra, 17/13)
buyurur. Peygamber Efendimiz (asm) de
"Namaz nur, sadaka bürhandır." (Nesei, Zekat 1; Müslim, Taharet 1)
buyurarak namazın bir nur, sadakanın da bir burhan halinde temessül edeceğini ve iki bahadır civanmert gibi insanı muhafazaya çalışacağını haber verir.
Demek ki, "Kabir ve ahiret alemleri; amellerimizin, hayatımızın ve maddi-manevi her şeyimizin çeyiz sandığıdır.” Bir gelinin çeyizlerini içine koyduğu sandık gibi, ebedi vatanımız ve baba yurdumuza gittiğimiz zaman, namazımızı, orucumuzu, zekatımızı, hayrat ve hasenatımızı orada temessül etmiş olarak bulacağız.
Buna göre, müminin her bir ameli, ahiret alemlerinin her birinde ayrı ayrı temessül edecek; kimi yerde o, mümini bela ve musibetlere karşı koruyacak, kimi yerde de onun karşısına bir Cennet yiyeceği veya diğer Cennet nimetlerinden biri olarak çıkacaktır.
Müminin her ameli, arşa yükselir. Nitekim Allah’ın Elçisi (asm),
“Arş-ı A'zamın etrafında daima arı sesi gibi sesler duyulur. Sizin tesbih, tehlil, tekbir ve tahmidleriniz, vızıltılar halinde Allah'ın arşının etrafında tıpkı oğul veren arı şeklinde vızıltılar çıkartır. Ve bunların tek dilekleri de sahiplerinin affedilmesidir.” buyurur ve ekler: “Rabbinizin yanında böyle şefaatçilerinizin bulunmasını istemez misiniz?” (Müsned, 4/268-271)
Ağzımızdan çıkan her kelime, her ses, dalgalanıp arşa yükselecek ve arşın etrafını ihata ederek orada arı sesi gibi ses çıkaracak ve hakkımızda şefaatte bulunmaya çalışacaktır. Bir tek kelimenin karşılığı böyle olursa, farzları yapmanın, haramlardan sakınmanın karşılığının ne kadar büyük olacağı hayal bile edilemez..
İşte, keyfiyeti meçhul olmakla beraber, bu ve benzeri hadisler bize, misal aleminde, kabir ve ahiret alemlerinde bazı levhalar anlatmaktalar.
Mallarımız temessül edecek, Allah katında kıymet ifade eder değerleriyle hakkımızda şefaatçi olacaklar. Zekatını, sadakasını, öşrünü vermediğimiz mallarımız ise yılanlar, çıyanlar halinde temessül ederek yine misal aleminden levhalar halinde bize sunulacak, eza ve ve cefa yapacaklar. Bir ayette bu hakikat anlatılırken şöyle buyurulur:
"Allah'ın kereminden kendilerine verdiğini cimrilik edenler, onu kendileri için hayırlı sanmasınlar. Hayır, o kendileri için şerlidir. Cimrilik ettikleri şeyler, kıyamet günü boyunlarına dolandırılacaktır. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.” (Âl-i İmran, 3/180)
“Bir mü'minin, malının zekatından vermesi gereken şeyi vermediği takdirde, bu mal ahirette onun karşısında yaşlılığından ve dehşetinden başının tüyü dökülmüş, dehşetli bir yılan halinde temessül edecektir.” (Nesai, Zekat, 2),
“Onun iki tane de dişi vardır. Kişiyi ağzından veya avurdundan ısırırlar.” (Buhari, Zekat 3)
anlamındaki hadisler de buna dikkat çekmektedir.
Özet olarak diyebiliriz ki, yaptığımız her şey, konuştuğumuz her kelime, aldığımız her nefes; ya hayır ya da şer; ya iyi ya da kötü olarak ya dünyada ya da kabirde, mahşerde, ahiret alemlerinde karşımıza çıkacaktır. Kim ne ederse kendine eder.. Hiçbir şey zayi olmayacak, ya mükafat ya da azap olarak karşılığını bulacaktır. (bk. Muhtasarı Tecrîdi Sarih Ter. ve Şerhi, 4/637; İbn Kayyum, Er-Ruh; İhya'ü-Ulûm'ud-Din, Beyanü Kelâm'il-Kabri-lil Meyyit)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
BENZER SORULAR
- ÂHİRETE İMAN
- Cemaatle namaz kılarken cemaatin de yapması gerekenler nelerdir?
- İmam cemaate dönerken sağdan mı soldan mı döner?
- Uyanık halinde Resulullah'ı görmek
- KABİR HAYATI
- Âhirete îmanın meyveleri
- Ölüm sonrası hayatı anlatır mısınız?
- Ölüm yokluk mudur; bilgi verir misiniz?..
- Öldükten sonra hayat nasıl olacak?
- Kabirde imtihan anındaki fitne nedir?