VÜCUD HÜCRELERİ TESADÜFÜ REDDEDER

Prof. Dr. İsmail İŞLEK
Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İstanbul.
[email protected]

     Vücudumuz 100 trilyon hücreden müteşekkil muazzam bir şehir gibidir. Bu hücreler vazifelerini mükemmel bir surette nizam ve intizam içinde vücudun genel maksatlarına uygun olarak yapagelmektedirler. Kısa ömürleri içinde kusursuz vazife yaparak yerlerini yeni hücrelere bırakırlar. Yeni hücreler de hiç acemilik göstermeden ilk gününden mükemmelce vazifelerini ifa ederler. Bu kusursuz devamlılık vücudun hayatının idamesine sebeptir. Bedenimizdeki milyonlarca vazife yapılırken asla tesadüfe, ihmale, hataya rastlanılmaz. Bu kusursuz intizam evrimin esası olan kendi kendine olma, tesadüfen olmayı reddeder. Burada vücudumuzdaki harika işleyişin birkaç numunesini vermek istiyoruz.

      Akyuvarların Görevleri Tesadüfen Olamaz

     Bedenimizin savunma hücreleri olan akyuvarlara yaratıcı tarafından verilen görev; mikropları yutarak parçalayıp yok etmek, yaşlanmış, hasarlanmış veya kanserleşmiş hücrelerin programlanmış hücre ölümünü (apopitoz) uyarmak veya parçalarını yutarak temizlemektir. Bu sistemde tesadüfe ve kendi kendine oluşuma yer yoktur.

    Apopitoz

    Apopitoz, programlanmış hücre ölümüdür. Hücre kendi ölümünde aktif pay sahibidir (Hücre intiharı) (Harakiri). Eğer bir hücrede mikropların yaptığı ağır bir hasar varsa, ya da DNA’larında mutasyon denilen kanserleşme adımı başlamışsa savunma hücreleri bu hasarlı hücrenin apopitoz ile ölümünü uyarırlar. “Öl” emrini alan hücre kendi kendini kısa zamanda parçalayarak fagositer (yutucu) hücrelerin yutacağı şekilde küçük parçalara ayrılır ve yutulurlar. Burada harika olan nokta savunma hücrelerinin DNA’daki milyonlarca genleri tanıyıp hasarlanmış DNA’ları tespit edebilmeleridir. Apopitoz yeterli yapılamazsa: otoimmun hastalıklar (lupushast gibi) veya kanser türleri gelişir, vücutta hücrelerin yenilenmesi zayıf kalır.

     Bu şuursuz, gözü, işitmesi, kudreti olmayan aciz hücrelerin bunu mükemmelen yapabilmeleri bu hücrelerin yaratıcısının ne mükemmel ilim ve sanat sahibi olduğunu gösterir. Apopitozis sistemini ancak vücuttaki tüm hücrelerin antijenlerini tanıyan, bilen onu idame ettiren külli bir irade kurup devam ettirebilir.

    Sindirim Sisteminde Teceddüd (Yenilenme)

     Ağızdan anüse kadar olan sindirim yolunu içten kaplayan epitel hücreleri yoğun bir sindirim faaliyeti içinde olmakla beraber, her 5-7 gün içinde yenilenmektedir. 5-7 günlük ömrü olan bu hücreler harika olan çeşitli enzim salgılama, sindirim, emilim faaliyetini en mükemmel bir intizam, en güzel bir mevzuniyet içinde kusursuz yapmaktadırlar.

    Mide yediğimiz gıdaları sindiren %20 hidro klork asit (HCL) salgılar. Midenin iç epitel hücre tabakası bu kuvvetli asitten, mukus denilen sümüksü bir madde ile sıvanarak korunur. Midedeki salgı bezi içindeki Şef hücre; pepsinojen, lipaz, Pariyetal hücre ise; hidro klork asit ve intrensek faktörü salgılamakla görevlidir. Parietel hücre tarafından üretilen intrensek faktör; B12 vitaminine anahtar-kilit modeline uygun şekildedir ve B12 vitamini ile birleşerek emilmesini sağlar.

     Parietal hücre B12 vitamin molekül şeklini nasıl tanımakta ve ona uygun intrensek faktör üretebilmektedir? Burada tesadüfe yer yoktur. Vücut dışından bir külli nazar sahibi, ilim ve kudret sahibi ancak bunu öğretebilir veya bu hücreyi yaratır.

     Bu hücreler kısa zamanda yenilenmesine rağmen doğduğu ilk günden itibaren acemilik çekmeden muhteşem bir biyokimyacı olarak bu maddeleri üretip vücuda elzem olan gıda maddelerinin sindiriminde görev alırlar[1],

     Düşünün beşer olarak biz bu hücreleri ve ürettikleri pepsinojen, lipaz,  hidro klork asit ve intrensek faktör maddelerini 12000 yıllık bilinen insanlık tarihinde son 100 senede keşfetmişiz ancak. Onlar binlerce yıldır aynı vazifelerini kusursuzca mükemmelce 3-5 günlük kısa ömürlerinde yapagelmekteler.

     Kısa ömürlü, aciz, şuursuz bu hücrelerin vazifelerini en güzel surette yapmaları, yaratıcısının mükemmel sonsuz ilim, kudret ve sanatına işaret eder.

     İnce Bağırsağın İç Yüzey Vilusları

     İnce bağırsağın iç yüzeyinde milyonlarca küçük parmaksı çıkıntılar vardır. Bu çıkıntılar iç barsak emilim yüzeyini artırmaktadır. Bu parmaksı çıkıntılar olmasaydı, bağırsağın iç yüzeyi düz olsaydı 7-8 metre uzunluğunda olan ince bağırsağın aynı emilimi yapabilmesi için 40 metre olması gerekirdi. Yüce yaratıcı’nın her yerde uyguladığı az yerden çok tasarruf etme kuralını burada da uyguladığını anlıyoruz. Bu çıkıntıların üzerindeki epitel hücreleri 3 günde yenilenmekle beraber, her gelen yeni hücre bütün sindirim vazifelerini tam hakkıyla yapmakta protein, karbonhidrat, yağların parçalanmış moleküllerini, vitaminleri, mineralleri tanımakta, onları içine alıp arkasındaki lenf ve toplardamarlara geçirmektedir.

     Yeni doğan ve ömrü üç gün olan bu hücreler, bu molekülleri nasıl tanıyıp emme görevini ifa etmekteler, zararlı maddeleri geçirmemekteler? Bu emilim görevini kusursuz yapmalarında tesadüf, kendi kendine oluş ihtimali asla olamaz. Onlar bu yapı ve görevleriyle mükemmel bir sistem kurucusunun eseri olduklarına şahitlik etmektedirler     

     Kemiklerde Yenilenme

     Kemik dinamik bir organdır. Hayat boyu yapım (formasyon) ve yıkım (rezorbsiyon) arası denge ile yapılanması devam eder. Osteoblastlar kemik yapımında, osteklastlar da kemik yıkımında görevli hücrelerdir.

     Osteoblastın vazifeleri;

  • Kemik teşekkülü,
  • Kemik proteini %90 tip 1 kollajeni üretme,
  • Kemik matrix proteini salgılama,
  • Osteokalsin ve osteonektin yapımı (bu ikisi kalsiyum bağlar),
  • Kemik siyaloprotein 1, 2, osteopontin ve trombospondin (çoklu yapışkan proteinler) proteoglikanlar, alkalin fosfataz salgılama.

     Kemiklerin mikro mimarisi adeta bir gökdeleni andırmakta her odasında (lakün) bir osteoblast oturmakta ve devamlı yeni kemik üretilmesinde görev yapmaktadır.

     Osteoklastlar ise yıpranmış, vazifesini yapamayan veya kırılan zedelenen kemik dokularını eriterek, emerek temizlemekte ve arkasından gelen osteoblast da yeni kemik dokusu üretmektedir.

     Lakününde oturan ve kemik yapımında görevlendirilen osteoblast, yani kemik yapım hücrelerinin,   kılcal damarlar ile oksijen, protein, mineraller, su, ihtiyaç duyduğu her türlü gıda maddesi ayağına getirilmekte, o da mükemmel kemik dokusu üretmekte ve işe yaramayan artık maddelerini de toplardamarlar vasıtasıyla uzaklaştırabilmektedir.

     Burada görüldüğü gibi, akılsız ve şuursuz kemik yapım hücrelerinin harika işleri kendi başlarına yapmaları nasıl mümkün olacaktır? Elbette bunların arkasında sonsuz ilim, irade ve kudret sahibi Allah’ın varlığı akıl gözüyle görülecektir.    

    Osteoblast Dengesi

    Osteoblastlar kontrolsüz devamlı kemik yapan hücreler değildir. Aksine çok sebepli kontrol altında işlerini yaparlar. Tiroksin, östrojen, PTH, TGF-B, IGF-I, büyüme hormonu osteoblastın kemik yapmasını uyarırken, kortizon, kalsitonin, baskılamaktadır[2].

      Osteoklast Dengesi

     Protpom kod protein, Karbanhidraz II, kortizon IL-1, IL-6, TNF, PTH, IGF-I, tiroksin, Katepsin K osteoklastın kemik yıkmasını artırırken, büyüme hormonu, kalsitonin, PTH, IGF-1osteoklastin kemik yıkımını azaltır.

     Osteoklastinin Vazifeleri

      Kemiği eritip yok etme, rezorpsiyondur. Aktive olma sebepleri: travma, kemik hücrelerinin hücre yaşlanması, apopitoz ile kemik hücrelerinin ölmeleridir. Rezorpsiyon sonucunda o bölgede osteoblast faaliyeti başlar, yeni kemik dokusu gelişir.

    Özetle hücrelerimiz bizim son yüz yılda bir kısmına vakıf olduğumuz, halen keşfedemediğimiz yüzlerce faaliyetleri yapabilmekte, bizim yapamadığımız hassas molekülleri üretmekteler. Ömürleri kısa olmasına rağmen doğdukları ilk günden itibaren en mükemmel ve kusursuz olarak bu görevleri yerine getirmektedirler. Bu vazifelerini yaparken tüm vücuttaki nizam ve intizama tâbi olarak o dengeyi bozmamaktalar. Tüm bunlar bedenimizde tesadüfün, kendi kendine teşekkülün olmadığını göstermekte, sonsuz bir ilim, irade, kudret ve sanat sahibi yüce yaratıcının varlığını hatırlatmaktadır.

     Bedenimizin savunma hücreleri olan akyuvarların vazifeleri; mikropları yutarak parçalayıp yok etmek, yaşlanmış, hasarlanmış veya kanserleşmiş hücrelerin programlanmış hücre ölümünü (apopitoz) uyarmak veya parçalarını yutarak temizlemektir. Bu sistemde tesadüfe ve kendi kendine oluşuma yer yoktur. Apopitozis sistemini ancak tüm vücudu tanıyan bilen onu idame ettiren külli bir irade kurup devam ettirebilir.

     Ağızdan anüse kadar olan sindirim yolunu içten kaplayan epitel hücreleri yoğun bir sindirim faaliyeti içinde olmakla beraber her 5-7 gün içinde yenilenmektedir. 5-7 günlük ömrü olan bu hücreler harika olan sindirim, emilim faaliyetini en mükemmel bir intizam, en güzel bir mevzuniyet içinde kusursuz yapmaktadırlar. Bu mükemmel devri daim tesadüfen kendi kendine oluşamaz ve gelişemez. Ancak külli bir irade ilim kudret sahibi kurar ve devam ettirebilir.

     Midemizdeki parietal hücreler hidro klork asit ve B12 kofaktör (intrensek faktör) salgılamaktadır. Hidro klork asit (HCL) çok tahrip edici bir asit olmakla birlikte kendini üreten hücreye ve mideye zarar vermemektedir. Parietel hücre tarafından üretilen intrensek faktör; B12 vitaminine anahtar-kilit modeline uygun şekildedir ve B12 vitamini ile birleşerek emilmesini sağlar.

     Parietal hücre B12 vitamin molekül şeklini nasıl tanımakta ve ona uygun intrensek faktör üretebilmektedir? Burada tesadüfe yer yoktur. Vücut dışından bir külli nazar sahibi, ilim ve kudret sahibi bunu öğretebilir veya bu hücreyi yaratır.

     Kemiklerimizde her gün olan yenilenme faaliyeti içinde osteoblast hücreleri yeni kemik teşekkülünde görev alırken, osteoklastlar da yaşlanan ve travma geçiren kemik kısımlarını yıkmaktadırlar. Kemiğin yenilenme ve yıkılması muvazene içinde her an devam edegelmektedir.

     Vücudumuzda her an olagelen bu hadisat içinde son derece ince ve hassas ve harika muvazeneleri vardır. Bütün bunlar, ‘Her şeyin dizgini elinde ve her şeyin anahtarı yanında ve bir şey bir şeye mâni olmuyor, umum eşyayı bir tek şey gibi kolayca idare eden bir tek Hâlık-ı Adl-u Hakîmin mizanıyla, kanunuyla, nizamıyla terbiye ve idare oluyor’ hükmünü bilmüşahede göstermektedir.


[1] Histoloji Text and Atlas, Çeviri, Mh. Ross 2011.
[2] Tüzün, İ. Kâinattaki Dengeler ve Allah, 2017, Urfa.

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Okunma sayısı : 500+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun