Şafi mezhebine göre ezan ve kamet ile ilgili hükümleri nelerdir?
Ezan kelimesi sözlükte "ilân etmek, haber vermek ve bildirmek" anlamına gelir. Dinî ıstılahta ise "belli kelimeleri yüksek sesle telaffuz ederek farz namazın vaktini bildirmek"tir.Ezanın dinî bir şiar olduğu bütün müslümanlarca kabul edilmiştir. Ezan, namazın dışında olmakla birlikte namaz için sünnettir. Ezanın namaz için bir çağrı olduğu, Kur'ân-ı Kerîm ve sahih sünnetle bildirilmiştir. Kur'ân-ı Hakîm'de şöyle buyrulmaktadır: "Ey iman edenleri Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah'ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. " (Cum'a 62/9.)
"Siz namaza çağırdığınız vakit onu alaya alıp eğlence yerine koyuyorlar.’’ (Mâide 5/58.)
Hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur: "Namaz vakti geldiğinde biriniz sizin için ezan okusun.’’( Buhârî, Ezan, 17, 18, 49; Müslim, Mesâcid, 292, 293.)
Ezan, hicretin birinci yılında Medine-i Münevvere'de emredilmiştir. Dinin zaruri hükümlerinden biri olarak kabul edilir. Peygamber Efendimiz Medine'ye hicret ettikten sonra müslümanlar, namaz vakitlerini bilmekte güçlük çekiyorlardı. Bu işe bir çare bulmak maksadıyla toplanıp istişare ettiler.
Kimi, namaz vakti geldiğini bilmek ve cemaatten geri kalmamak için bir işaret veya sancak dikilmesini, kimi def veya çan çalınmasını, kimi de ateş yakılmasını teklif etti. Peygamber Efendimiz, hıristiyan âdeti olduğu için çan çalınmasını; Rumlar'ın âdeti olduğu için def çalınmasını; Mecûsîler'in âdeti olduğu için ateş yakılmasını reddetti. Sancak dikme önerisini de uygun bulmadı.Bu istişare toplantısında bir karara varılamadığından Peygamber Efendimiz (s.a.v) tasalı olarak meclisten çıkıp gitti. Onun tasalandığını gören Abdullah b. Zeyd de (r.a) tasalandı ve kalkıp evine gitti. Geceleyin rüyasında bir meleğin kendisine ezan ve kameti öğrettiğini gördü. Bu rüyasını Resûlullah'a anlattığında, rüyasına muvafık olarak vahiy de gelmişti. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz, namaz kılınacağı zaman ezan okunup kamet getirilmes emretti. (Buhârî, Ezan, 1; Müslim, Salât, 1; Ebû Davud, Salât, 27, 28.)
Ezan okumanın çok faziletli ve sevap bir iş olduğunu Peygamber Efen miz (s.a.v) şöyle ifade buyurmuştur:'İnsanlar ezanda ve birinci saftaki fazilet ve sevabı bilselerdi sonra ezanı okumak ve birinci safta yer almak için kura çekmekten başka çıkar) lu bulmasalardı mutlaka kura çekerlerdi." (Buhârî, Ezan, 9, 32, 73; Şehâdât, 30; Müslim, Salât, 129, 131; Tirmizî, Mevâkit, 52.)
"Kıyamet gününde müezzinler, insanların en uzun boyunlusu olacakı dır." (Müslim, Müsâfirîn, 81; Ahmed, el-Müsned, 5/312.)
Ezanın kelimeleri sırasıyla şunlardır:
Sabah ezanında iki defa "Hayye ale'l-felâh" dedikten sonra "Namaz uykudan hayırlıdır" anlamında iki defa,"es-Salâtü hayrün mine'n-nevm" demek menduptur. Bunu terketmenin mekruh olduğu hususunda ittifak vardır.
Beş vakit namaz ile cuma namazı kılınacağı zaman her mescidde ezan okunması erkekler için müekked sünnettir. Cenaze namazı, teravih, güneş tutulması ile ay tutulması ve bayram namazları için ezan okumak sünnet değildir.Bu namazlar kılınacağı zaman "es-salâtü camia" diyerek duyuru yapılır. Hz. Peygamber zamanında güneş tutulduğunda, namaz kılmak için "es-salâtü camia" diyerek duyuru yapılmıştır. (Şirbînî, Mugni'l-Muhtâc, 1/318, 320; Nevevî, el-Mecmû; 3/83.)
Yalnız başına gerek eda gerekse kaza namazı kılacak olan kişinin, -ezan sesini duysa bile- ezan okuması ve kamet getirmesi müstehaptır. Nafile namaz kılacak olan kişinin, İmam Şafiî'nin kadîm kavline göre ezan okuması müstehaptır. Bir rivayette anlatıldığına göre ashaptan Ebû Saîd-i Hudrî, Abdullah b. Abdurrahman b. Ebû Sa'saa'ya şöyle demiştir: "Senin, koyunları ve kır hayatını sevdiğini görüyorum. Koyunlarının yanında veya kırda bulunduğunda namaz için ezan okursan sesini yükselt. Zira müezzinin sesini duyan ins, cin ve her şey, kıyamet gününde o müezzinin mutlaka lehinde şahitlik eder." Böyle dedikten sonra Ebû Saîd sözlerini şöyle tamamlamıştır: "Ben bunu Resûlullah'tan (s.a.v) işittim."Bir kimse, üzerinde kazaya kalan birçok namazı kaza edecekse, bunların ilki için ezan okuması, tümü için yeterli olur. Aynı şekilde öğle ve ikindi ya da akşam ve yatsı namazlarını cem' ederek kılacak olan kişinin, bunlardan sadece biri için ezan okuması yeterli olur.Kadınlar cemaatle namaz kıldıklarında ezan okumazlar. Ama yüksek sesle olmamak kaydıyla kamet etmeleri onlar için menduptur. (Buhârî, Ezan 5; Nesâî, Ezan, 14; Mâlik, el-Muvatta', Nida li's-Salât, 5.)
Ezan ve kametle ilgili şartları şöyle sıralayabiliriz:
a) Vaktin girmiş olması. Vaktinden önce ezan okumak haram olduğu gibi, geçerli de değildir. Vaktinden önce okunan ezanı, namaz vakti girdikten sonra yeniden okumak gerekir. Ancak sabah ezanı bu hükmün dışında olup gece yarısından sonra okumak kaydıyla fecirden önce, yani seher vaktinde okunması müstehaptır. Fecirden sonra ise yeniden okunması sünnettir.
İmam Ebû Hanîfe ile Ebû Yusuf bu görüşe katılmamaktadır.
b) Ezan ve kametin Arapça okunması. Arap olmayan bir kişi, cemaat için değil de sadece kendi şahsı için okuyacaksa ve Arapça'yı da iyi bilmiyorsa kendi diliyle okuyabilir.
Hanefî ve Hanbelî mezheplerine göre ise ezan ve kametin Arapça 'dan başka bir dille okunması kesinlikle caiz olmaz.
c) Ezan ve kametin, cemaatin bir kısmına duyurulması. Yalnız başına namaz kılacak olanın da, okuduğu ezan ve kameti, içinden değil, kendine duyuracak kadar sesli okuması gerekir.
d) Ezan ve kametin kelimelerinin sırasıyla ve peş peşe okunması. Bu şartlara uyulmadan okunan ezanın yeniden okunması gerekir.
Hanefî ve Mâlikiler'e göre bu şartlara uymak sünnettir. Aksini yapmak, ezanı yeniden okumayı gerektirmez.
e) Ezanı tek kişinin okuması. Bir kısmını bir kişi, diğer kısmını başka bir kişinin okuması halinde okunan ezan sahih olmaz. Çünkü ezan bedenî bir ibadettir.
f) Müezzinin müslüman, akıllı, mümeyyiz ve erkek olması. Kâfirin, delinin, mümeyyiz olmayan çocuğun ve sarhoşun okuduğu ezan sahih olmaz. Çünkü bunlar ibadet ehliyetine sahip değildirler.Kadının ezan okuması geçersiz ve haramdır.
Ezan ve kametle ilgili sünnetleri şöyle sıralayabiliriz:
a) Müezzin, cünüp ya da abdestsiz olmamalı.
b) Müezzinin sesi gür ve güzel olmalı.
c) Ezan, minare veya mescidin damı gibi yüksek bir yerde okunmalı.
d) Mazeret yoksa ezan ayakta okunmalı.
e) Ezan kıbleye yönelik olarak okunmalı. Ama ezan okunan köy veya mahalle büyük ise müezzinin, sesini halka duyurabilmek için minare çevresinde dönmesi sünnettir.
f) "Hayye ale's-salâh" derken sağa, "hayye ale'l-felâh" derken sola dönmeli. Dönerken yüz ve boyunun çevrilmesi, göğüs ve ayakların ise kıble yönünde sabit tutulması.
g) Ezanın her cümlesinin başında biraz duraklamalı. Yalnız tekbirler bu hükmün dışında olup her tekbirin başında değil de iki tekbirin başında duraklamak sünnettir.
h) Ezan yavaşça, kamet ise süratle okunmalı.
i) Ezan tamamlanmadan namaza kalkmamalı.
j) Ezanda tercî yapılmalı. Yani şehadetle ilgili cümleleri yüksek sesle okunmadan önce müezzin bunları sessizce okumalı.
k) Sabah ezanı için camide iki müezzin bulunmalı. Biri fecirden önce, diğeri de fecirden sonra birer ezan okumalı. Bununla ilgili olarak Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz Bilâl gece bitmeden (fecir doğmadan önce) ezan okumaktadır. Öyleyse (oruç tutacağınız günlerde) İbn Ümmü Mektûm'un ezanını duyuncaya kadar yiyip içebilirsiniz." (Buhârî, Ezan, 13.)
Yukarıda sayılan sünnetlerine uymamak, ezanın mekruhlarıdır. Buna ek olarak ezanın başka bazı mekruhları daha vardır ki, onları şöyle sıralayabiliriz:
a) Fâsık kimsenin ezan okuması.
b) Kelimeleri yamultarak okumak (telhin).
c) Ezan okurken bir nağmeden diğerine geçmek (teganni).
d) Ezan okurken müezzinin, kelimeler arasına fasıla koyup konuşması.
Ezana karşılık vermek, yani müezzinle birlikte ezan kelimelerini tekrarlamak sünnettir. Bununla ilgili olarak Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "(Ezan okurken) müezzinin sesini duyduğunuzda onun söylediklerinin aynısını söyleyin." (Buhârî, Ezan, 7; Müslim, Salât, 10, 11; Mâlik, el-Muvatta Nida li's-Salât, 2.)
Müezzin okurken cünüp, hayızlı veya nifaslı da olunsa, ezan cümlelerinin aynısını okuyarak karşılık verilebilir. Yalnız "hayye ale's-salâh" ve "hayye ale'l-felâh" cümlelerinin aynısı tekrarlanmaz. Bunların yerine "lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh" denir. Aynı şekilde sabah ezanında "es-salâtü hayrün mi-ne'n-nevm" denildiğinde buna karşılık, "Doğru söyledin, iyi söyledin" anlamında "sadakte ve berirte" denir.
Hanefî mezhebine göre hayızlı veya nifaslı kadının ezana karşılık vermesi sünnet değildir. Çünkü bu durumdaki kadınlar ezana sözle ve fiille icabet etmekle yükümlü değildirler.
Eşiyle cinsel ilişkide bulunan veya def-i hacet yapmakta olan kişinin ezana karşılık vermesi gerekmez. Namaz kılmakta olan kişinin ezana karşılık vermesi mekruhtur. Namazda iken ezana karşılık vermek üzere "sadakte ve berirte", "hayye ale's-salâh" veya "es-salâtü hayrün mine'n-nevm" demek namazı bozar. Ama "lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh", "sadakallah" veya "sadaka Resûlullah" demek namazı bozmaz.Ders veren ve alan kişilerin ezana karşılık vermeleri gerekir. Okuyan, zikir halinde olan veya dersini müzakere eden kişilerin ezana karşılık vermeleri gerekir.
Hanefi mezhebine göre dinî ilimleri öğrenen veya öğreten kişilerin ders esnasında ezana karşılık vermeleri gerekmez.
Ezan okunması ve ezana karşılık verilmesi tamamlandıktan sonra şu duayı okumak sünnettir:
"Allahım! Ey bu tam davetin ve kılınmak üzere olan namazın rabbi! Efendimiz Muhammed'e vesile ve fazileti ihsan et. Onu, kendisine vaad ettiğin ma-kam-ı mahmûda ulaştır." (Vesile ve fazilet. Cennette iki yüksek makamın adıdır. Makam-ı mahmûd ise büyük şefaat makamıdır)
10. Müezzin Kamet Ederken Cemaatin Ayağa Kalkma Zamanı
Cemaatle namaz kılacak olan kişinin, kametin tamamlanmasından sonra farz namaz için ayağa kalkması sünnettir.
Hanefî mezhebine göre ise "hayye ale's-salâh" dendiği zaman ayağa kalkmak sünnettir.
Kameti duyan bir kimsenin aynı sözleri tekrarlaması, "kad kameti's-salâh" dendiğinde de "Ekamehallahü ve edâmehâ" demesi sünnettir. (Ebû Davud, Salât, 37.)
11. Ezan ile Kametin Arasına Fasıla Koymak
Ezan okuduktan sonra müezzinin, hemen kamet getirmeyip cemaatin mescide gelmesine kadar oturup beklemesi; ancak bu bekleyişi de fazilet vakti dışına çıkacak kadar uzatmaması sünnettir. Yalnız akşam ezanını okuduktan sonra hiç oturmaması gerekir. Diğer vakitler de ezanla kamet arasına, üç âyet okuyacak kadar az bir fasıla koyması sünnettir.
12. Namazdan Başka Maksatlarla Ezan Okunması
a) Yeni doğan çocuğun sağ kulağına ezan, sol kulağına ise kamet okumak tavsiye edilmiş olup sünettir. Hz. Fâtıma, Hz. Hasan'ı doğurduğunda Peygamber Efendimiz (s.a.v) Hz. Hasan'ın sağ kulağına ezan okumuştur.
b) Yangın çıktığında,
c) Savaşa başlandığında,
d) Yolcu uğurlarken,
e) Sara hastalığına tutulan kimsenin kulağına ezan okumak mendup-tur.(Zühaylî, el-Fıkhü'l-İslâmî, 1/720.)
13. Ezandan Sonra Salât Okumak
Ezandan sonra gerek müezzinin gerekse başkalarının Peygamber Efendimize salât okumaları menduptur. Nitekim bununla ilgili olarak Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "(Ezan okurken) müezzinin sesini duyduğunuzda, onun söylediklerinin aynısını söyleyin. Sonra da bana salât okuyun." (Buhârî, Ezan, 7; Müslim, Salât, 10, 11; Mâlik, el-Muvatta", Nida li's-Salât, 2.)
Bu hadis-i şerif genel nitelikte bir emir olduğundan hem müezzini hem de ezanı işitenleri ilgilendirmektedir.
BENZER SORULAR
- Ezanın uzatılarak okunmasında ölçü nedir, ezandan ölüler istifade edebilir mi?
- Müezzin ezan okurken neden ellerini kulağına götürür?
- Evde namaz kılarken ezan okumak gerekir mi? Hoparlörle ezan, merkezi ezan caiz midir? Ezanla ve kametle ilgili hükümler...
- Müezzin ezan okurken neden ellerini kulağına götürür?
- KAMET / İKAMET
- Evde namaz kılarken ezan okumak gerekir mi?
- Konuşmak, ezan ve kameti bozar mı?
- KAMET
- Ezanla İlgili Mes`eleler:
- Ezan okunurken, "Eşhedü enne Muhammede'r-Resullullah" denince, baş parmakların tırnaklarını öpmenin sünnet olduğuna dair bir bilgi var mıdır?